Kasîde
Gamzen ne dem ki tiğ çekip hûn-feşân olur
Uşşâk-ı dil-figâra ecel mihribân olur
Çeşmin o Kahraman-ı gazab-nâkdir senin
Kim hışmı zâil olsa dahi bî-emân olur
Kim gördü böyle Hindû-yı mest-i kemin-küşâ
Kim bir hadengi âfet-i can-ı cihan olur
Müjgânlarınla seyreden ol ebruvanı der
Birden bu denlü tir nice der-kemân olur
Gamzen suâle başlasa uşşâka her müjen
Gûya lisân-ı hâl ile bir tercemân olur
Gamzen görür itâb ile öldürdüğün bizi
Durmaz girişme dahi ana hem-zebân olur
Bu nâz u nigâh-ı tegâfül ki sende var
Hızr olsa âşıkın sebeb-i terk-i cân olur
Sen böyle nâz u şîve satınca gedâlara
Narh-ı metâ-ı derd ü belâ râygân olur
Yeksân ise yanında seven sevmeyen seni
Hûbâna bu muâmeleden çok ziyân olur
Râzî değilse ger buna nâmûs-ı dilberî
Uşşâka derse böyle ihânet yamân olur
Her nâ-mahâlle ruhsat-ı nezzâre ya neden
Bir gün demez misin ki mahallinde kan olur
Dil bu hevâ ile kafes-i teng-i sînede
Mânend-i mürg-i bâl-şikeste tapân olur
Kim gülşen-i ruhunda vere nağmeye karâr
Tâ ol zamân ki bâğ-ı cihân pür-hazân olur
Fikreyleyince dâm-ı girih-gîr-i zülfünü
Bir hâlet elverir ki kafes gülsitân olur
Zülfün mü ya gezende siyeh mâr-ı hambeham
Kim pâsbân-ı genc-i nihân-ı miyân olur
Yahut hümâ şikâr edici şâhbâzdır
Dâim hevâ-yı sayd ile bî-âşiyân olur
Gâhi halka durur pîç ü tâb ile
Tuğr-yi hükm-i pâdişah-i hüsn ü ân olur
Gâhî ki deste deste yatur yerde gûyiyâ
Çârûb-ı âsîstân-ı memâlik-sitân olur
Ol safder-i yegâne ki tâb-ı mehâbeti
Cevşen-güdâz-ı Tehmeten ü Kahramân olur
Diller döyer mi görmeğe cenk içre nîzesin
Ol dem ki hûn-ı düşmen ucundan revân olur
Saflar düzüp hücûm edicek hayl-i düşmene
Dehşetle âsumân u zemîn pür-figân olur
Oklar sihâm-ı kavs-i kazâdan nişân verir
Peykân-ı tîr ise ecel-i nâgehân olur
Evc-i hevâda sıyt-ı çekâçâk-ı tîğdan
Âvâz-ı ra'd u sâika reh güm-künân olur
Sensin o saf-şiken ki yazılsa menâkıbın
Her muhtasar rivayeti bir dâsitân olur
Hakka benem ol nâdire-perver ki her sözüm
Bir tuhfe gibi elden ele armağân olur
Kayıt Tarihi : 10.10.2001 10:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Adam bir kese altının hatırı için Allah'ın muhkem ayetlerindeki hükümlerini bile tekzip etmeye cür'et etmiş ve mübalağada/abartmada sınır tanımayarak halt üstüne halt işlemiş, neticede de, Allah ona bu dünyada layık olduğu cezayı hicvettiği bir paşanın eliyle verdirmiştir. Ahiret yurdunda hali nice olur onu ancak Rab teala hazretleri bilir.
(Vezir Murat Paşa'ya)
Gamzen ne dem ki tiğ çekip hûn-feşân olur
Uşşâk-ı dil-figâra ecel mihribân olur
Yan bakışın kılıç çekip kan dökmeye başlayınca, yüreği yaralanan âşıklara ecel bile acıyıp ona şefkatli bir dost olur.
Yan bakışlı, süzgün süzgün bakan güzelin gözkapaklarının kenarlarında ince bir çizgi oluşur. Bu çizgi kılıca benzetilir. Sevgilinin acımasızlığı işte bu bakışlarla ve gamzelerini kılıca dönüşmesiyle (aşığın algısı, mazmundur) başlayıp, kılıç misali aşığının kalbini parçalar. Ecel bile sevene acır da, sevgili sevdiğinin kalbini yaralamaktan, onun kalbini kanatmaktan geri durmaz.
*
Bu nâz u nigâh-ı tegâfül ki sende var
Hızr olsa âşıkın sebeb-i terk-i cân olur
Bir yandan nazlanan, işve, cilve yapan ve bir yandan aşığını gömezden gelen bu tavırlar, davranışlar ki sende var, bu halinle senin aşığın Hızır bile olsa onun da ölümüne sebep olur.
Burada mübalağalı bir benzetme var. Hızır, imdada koşan, zorda kalanlara yardımcı olandır. Hızırı bile öldürmesi, aşığının ne hallere düşebileceğini anlatmada abartılı da olsa güzel bir benzetme şeklidir.
*
Gâhi halka durur pîç ü tâb ile
Tuğr-yi hükm-i pâdişah-i hüsn ü ân olur
Sevgilinin saçları bazen kıvrım kıvrım, halka halka olduğunda sanki, güzellik ve çekicilik padişahının fermanının tuğrasına (mühür) benzer.
Sevgili, güzellik ülkesinin, gönül ülkesinin sultanıdır. Aşığına hükmünü bildirecek bir fermanın altındaki mührü gibi durmaktadır yüzünde.
Aşka bağlılık, aşkla ölüm fermanı.
Halka halka saçlar, padişahların fermanlarındaki mührün kıvrımlarına, halka halka işlenmiş yazılarına benzetilmiş.
*
Ol safder-i yegâne ki tâb-ı mehâbeti
Cevşen-güdâz-ı Tehmeten ü Kahramân olur
O, tek başına savaşlardaki safları yarıp geçen vezirin heybeti, gücü, Tehmeten ve Kahraman'ın (İran destan kahramanları) zırhlarını eritir.
(Vezir Murat Paşa’ya övgü)
*
Sensin o saf-şiken ki yazılsa menâkıbın
Her muhtasar rivayeti bir dâsitân olur
O safları yarıp geçen Murat Paşa! Senin yaptıklarını, başarılarını yazmaya kalksak, her başarının özeti bile bir destana, menkıbeye dönüşür.
Yine Vezir Murat Paşa’yı mübalağalı bir şekilde tavsif ediyor. (bu övgülerin sonunda bir kese altın gelmiştir…)
*
Hakka benem ol nâdire-perver ki her sözüm
Bir tuhfe gibi elden ele armağân olur
Benim her sözüm, nadir rastlanan, çok az bulunan, söylenmesi hiç de kolay olmayan özelliktedir. Öyle ki bir armağan gibi, sevgililerin veya birbirine hediye vermek isteyenlerin verebilecekleri en nadide hediye olur.
Benim her bir şiirim herkes için verilebilecek en güzel hediyedir. Her bir sözüm mücevher niteliğindedir.
Şair bu beyitte kendini övüyor.
Kasidenin bölümlerinden şairin kendini övdüğü “Fahriye” bölümünden bir beyittir.
*
Nef’i, divan şiirini, yumuşak sesinden sıyrıp erkekçe edaya, söyleyişe, seslenişe dönüştüren, yüksek perdeden ve korkusuzca duygularını ve düşüncelerini dile getiren bir şairimizdir.
Hicivleriyle ünlüdür.
Hiciv yazmamak için padişaha söz vermesine rağmen Bayram Paşa’yı çok ağır şekilde hicvedince, Nef’i Bayram Paşa’nın insafına bırakılır ve boğdurularak cesedi denize atılır.
“Gökten nazire indi siham-ı kazasına
Nef'î diliyle uğradı Hakk'ın belâsına.”
Bundan ötesi ders vermek gibi olur.
Mükemmel bir KASİDE örneği.
Üslubuyla, ahengiyle, vezniyle, sanatlarıyla ve kasidenin bölümlerinin mükemmel işlenişiyle örnek bir divan şiiri.
Büyük şairimize, hiciv ustasına rahmet diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla.
Hikmet Çiftçi
22 Şubat 2014
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
solmayacak bir gülistana hazan ne, bahar ne?
gün geceden arî değil ve rûzigârdan tül
geceyi güne ekleyene perşembe ne bazar ne?
tükenmişse ömür yolda, kırılmışsa bir gönül
sıdk ile yürüyene aşkta, sefer ne hazar ne?(S.B.)
TÜM YORUMLAR (5)