Köpeklerin havlaması, uğursuz gece baykuşları,
korku kabusları, kader savruluşları bitti...
İçime öyle bir deniz çektim öyle bir deniz çektim ki...
Havuzundan kurtarılmış bir nilüfer çiçeğiyim şimdi...
Ve İstanbul...
İstanbul seninle coşan bir çocuk...
Sonsuzluğun bahar dalları gözüne iz çektiğinde,
Bulutsu serinliğin düşerdi Ay'ın düşüne.
Hiç kimsenin açmadığı,açamadığı kapının
Arkasındaki saklı Su'ydun sen.
Ruhun,martıların ayak izlerini takip ettiğinde,
Sıcak duygular ellerinde,
Unutmak kolay diyordun ya
Kolaymış meğer
Unuttum adını, her harfini unuttum...
Yumuşacık saçlarını,
Ela gözlerini unuttum ben.
Bir kum saatine hapsolmuş bedenim
Öyle bir hayat ki benimki;
Narin bir çınar ardına gizlenmeye çalışan,
Nefes aldıkça oksijensiz kalan...
Hapsolmuş, terkedilmiş bir ruh benimki;
Gidene dur demeye gücün yetmez bazen
Giden gidecektir zaten
Bazen tutamazsın kendini, aşık olursun.
Sevene sevme diyemezsin.
Seven sever zaten...
İçin sızlar her ölümden sonra
İzmir görünüyor pencerenden...
Yıllar boyu hayalini kurduğumuz,
Küçük, sevgi dolu yuvamızı kondurduğumuz...
Akıyor dalgalar umursamaz bir tavırla...
Bulutlar rüzgara karşı koyamıyor; herkes dalgın...
Sen; durmuşsun pencerenin pervazında,
Yaşlanıyorum; ama aynalarda göremediğim bir genç kız var içimde...
Bir zamanlar yolunu aşındırdığım
okulumun yerinde şimdi bir market,
evimin yerinde yel değirmenleri,
bahçemde kavak yelleri...
Uzağında kaldım her şeyin,
Senin, sevgilinin, buluştuğumuz ilk sahilin...
Ellerim boşlukta kaldı, kollarım yokluğu sardı.
Kabullenemedim bir türlü gidişini, yok olup devrilişini...
Bırakıp gittin yani şimdi beni, öyle mi?
Sen gittin, hatıraların kaldı...
Daha silemediğim, silmeye korktuğum mesajların...
Atamadığım çiçeklerin...
Aldığın o minik hediyelerin...
Yazmaya çalıştığın şiirlerin..
İçinde saklısın hala...
Üstüme çöktü hüzün, kurtarın beni kuşlar
Adımı unuttu dostlar, siz hatırlayın kuşlar.
Zaman ustanın elinde yaşlandım kuşlar,
Aynalardaki genç kızı siz gösterin kuşlar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!