Bakmamalıydım göğe yıldızlar küçülüyordu
Dönmemeliydim kaçtığım yere unutmalıydım
Eşyalarda gözümde bir başka ufalıyordu
Sonra dedim kendime ben olmamalıydım
Düşlerim silkelenip yakıldılar hunharca
Önümde bilmediğim dillerden örülü bir yol,
Kimisi “Aşk” diyor kendince,
Kimisi bir başka şey…
Her merdiven çıkışımda anımsıyorum,
Bu yaşa kadar nasıl geldiğimin.
Hiçbir önemi yok gelmişim işte diyorum,
Kabarınca dalgalar,
Gözlerimize dolardı kumlar.
Ellerimizde kumruların gözyaşı,
Sinerdi huzurumuza hafakanlar.
Ne bir deniz feneri ışık olur ,
Ne de karanlık ihtiyarlanırdı
Ölü karanlıklar bırak bana
Işığı inkar eden yanıyla...
Bilmediğin sızıları fırlat,
Örsemde bitsin bütün ağrılar.
Hiçbir şey konuşmamalıyım,
Ki yoğunla laf etmiş olayım,
Umduğum kadarını yaşayamadan,
Yaşadığım kadarı bir şekvaydı zamana.
Bir ters bir düzdü oysa ilmikler,
Bense hep tersini ördüm hayalin.
Ellerim bir mahfilin üstünde,
Ve kuruyorum ben kendi düşümün,
Zamanıdır benzemezliğin,
Duyulmayan dillerde,
Bilinmeyenlerle,
Betimlenmişlerin benzerliğinde
Solukları kurutmanın vakti.
Kaşıkları daldırmak vakti bulutlara,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!