mutsuzluk çukurunda it gibi çırpınırım.
hani bugün de aylardan ağustos,
sıcak ne berbat bir sıcak!
çayın yanında bir sigara dahi içemem şu ağustosta!
oysa basittir formül;
bir insan bir insanı öpebilir.
O gün ve dün
hatta bugün ve yarın,
namluların uçlarını çevirdiler bana.
korkmadım Nigar,
ağzımda taşımıyorum artık korkuları.
yanak içlerim hep yara,
Bir pencere önü çiçeği diyorum,
ne kadar özgürdür?
ne kadar ilerisini görebilir?
kuşlar geçti buralardan
sürü sürü,
tek tek bazen..
hastayım bu aralar,
yoksa senden değil yorgunluğum
bilirsin,hiç de yormamıştın beni zaten
kafam cinayet alanı son zamanlarda
şu bakkal amcanın hikayesini dinlemiştik ya birlikte,
Nasıl bir daralma içimdeki anlatamam bayım.
İnanın bana huzuru kaybedeli çok oldu.
Belki de zaman durmalıydı çamurdan kurabiyeler yaparken ben.
Ta o zamanda kısılıp kalmalıydım.
Öyle olmadı...
Seni tanımanın verdiği bir onurla yaşamaktayım.
içimde uzun bir yol gibi mutsuzluk
ve hep penceremde uğuldayan rüzgar
bir asi çocukluk üstümde ki
durmadan bitmez istekleri
kışın yaz ister,yazın kış..
tüm bakkalara sahip olmak ister
Bir akşam ben iyi değilim
Ki bu önceki akşamlardan farklı değil
Göğü izlemek istedim,
Fakat.. fakat..
Bir hastalık var
Biliyorum var
hayat güzeldir,
hayat kötüdür.
sen de belki güzel,
belki de çirkinsin.
her şey zıttıyla beraberdir der diyalektik yasası
yani hayat hem güzel hem kötü
Kimilerin elleri hiç nasırlaşmaz
elleri nasır doğarlar.
yani büyük bir mücadele
yani bir yaşam kavgasıyla başlar bazı hikayeler
mesela Afrika'da doğmak gibi.
ya da Junko olarak gelmek dünyaya.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!