Sen en uzun Şubat'sın sevdiğim
Haftanın dokuz günü.
Yedi mevsim yaşanır
bir yılda sende;
Yetmiş yedi saat
topu topu bir günde.
Sana baharlar getirdim.
Çocuk yıllarımdan arttırdığım
bir dolu bahar.
Sana güneşler getirdim
Yaz sıcağım,
Zeytin çiçeğim,
Kaç zamandır suskun, kaç zamandır yoksun'um, bilmiyorsun.
Sana ışıkları sönmüş kentlerden bahsetmeyeceğim.
Ne gözü yaşlı boyacı çocuklar, ne saksıda yetiştirdiğim çiçeklerim,
Ne biletçi kadın olacak bu yazımda.
Kaç zamandır suskun, kaç zamandır yoksun'um, bilmiyorsun.
Ne martılardan bahsedeceğim, ne simit satan çocuklardan.
Tüm kalabalığını al, gel şimdi,
şu anda.
En çocuk bakışını,
en içten sevmelerini al, gel,
yoksa ağlayacağım.
Gecenin bu kör saatinde,
Baharım tükendi sen gittin diye
Söndü güneşlerim, gülüşlerim...
Kapalı kapılar, içim karanlık
Başladı gidişlerin, iç çekişlerim.
Sana da, bana da bak kıydılar
Senin hasretinle yanar dururum
Sen iste yüreğimi yerden yere vururum
Gelmezsen ölümdür, yaşayamam, kururum
Gelirsen ot bitmez dağlara sor beni.
Ecelim ol gel gülüm, ölümüm senden olsun
Hadi git!
Baharımı götür ardından.
Sırtlan güneşimi,
Aydınlığımı.
Hadi git!
Ölümünü bana bırak.
Adını binlerce kez ünledim,
Antibiyotik kokulu, kirli sarı duvarların arasında.
Yalnızlığımı paylaşamamamın o utanç verici ağırlığını taşıyorum şimdi.
Oysa hiç yalnız kalmaz, mutlaka seni anlatacak bir ölümlü bulurdum ben.
Ölümsüz aşkım hatrına
Manasız yalnızlığım için
Böyle olmayacak
Bu yol benim değil
Üzerinde adım yazmıyor.
İlle de ayrılığı seçiyorum
Bana başka çare bırakmıyor.
Böyle olmayacak
Dilerim ömründen silinsin ömrün
Aşkım ile yansın, tutuşsun gönlün
Tanrı’dan dileğim, bin parçaya bölün
Sen benim ömrümü tükettin sevdiğim
Kapına gelmesin eşin dostun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!