Yüreğimden dökülenlerdir Ebru’ya…
Ebru ki Ben yani Ebru(ben) li
Artık, hiç savunmasız yüreğimin rengini almaktadır aziz denen kutsi Su! .
Ebru’yu O'nun içindeki güzellik okyanusuna düştüğü şekilde, nefeslendiği, vücut bulduğu şekilde dillendirmek istedim.
Güzellik kendini kıskanır mı?
Su perilerini kıskandıran Narsisustan bile güzel! .
Ki;
Belki de Türkçe’nin en güzeli! mana ummaniyetine açılmaya en güzel kapı, belki de duygusal fırtınalardan bizi karşı kıyıya yıpranmadan geçirecek tek yelken veya bir kanattır ebru! ! !
Peki; bizim ‘güzelimiz’ kendini suya nakış oluşundan, renk oluşundan, desen, hayat oluşundan kıskanır mı?
Ebruben-
lirik bir yansıma! ..
Mâna koridorlarımızdaki ruh estetikliğinin aynalaşması hiç şüphesizlikteki teslimiyetliğe,
tek noktadan başlayıp sonsuz hazzı barındıran bir AŞK ve devam edegelen bilgelikteki bir sakinlik,
bir soyluluk,
bir mana devinimi…
Suya nakış,
Suya yazılan şiir,
Su’da resmedilen Mucize, tıpkı gönüllere taht, semalara merdiven Kur’an BİR’in sırrı çoğalımları gibi…
Ebru, belki de; Narsizmin suya yansıyan silüetini bir tablo haline getirmek, silüete can vermek, suya düşen ayın şavkını dillendirip ruha aksettirip manaya raksettirmek en güzel aşk-ı endamlardan, en bilge anlardan.
Bir ruh estetikliği…
bir alevin hiç etkisizce havayla dansı …
suya rengarenk atılan duyguların imzası …
rüyanın suya aksi sedası...
adeta, güneşin dağ sırtlarına edası.
ziyadesiyle maddenin maddede iflası!
Belki de ‘Güzelmiş’ deyip de yanından terki diyar edilmeyen ender güzelliklerden bir tanesi, sessizliğin çığlığı, lisanın lallığı - kifayetsizliği, toprağa düşen gölgenin ıslaklığı Ebru.
Yine belki de dinginliğimizin kaftanı-libası…
Ne garip! ! ruhumuza nasılda dillenmekte? .. Üstelik hiç ses tonuna aşinalığımız olmadığı biçimde.
Var mıydı ruhumuzun kulağı, olabilir miydi yüreğimizin rahlesinde bir inleyen kaside, kanımsı bir nakarat, duyumsanması gereken bir oksijen renginin belirtisi…
Ebru: Dip dalgaların ahengi, dip dalgaların semâzeni ve döne döne sarhoşu ruh alemimizin, mana mazgallarının dingin meyi.
Cennet ırmaklarının uysalca renklendirilmiş ve şırıltısının nefesindeki NEY’i.
Aşk estetikliğinin suya iltihak edişindeki bir yürek damlası, sonun sonsuzluk karşısında son dansı...
Yoksa Ebru: gönül sesimizin rengi miydi? ...
Ah ne vardı!
Bakışlarımdaki seni bekleyiş
ebru olarak işlenseydi
dingin bir su olan yüreğine..
hani ayın şavkı düşerdi ya,
çapkın yakamozlu sulara
hani vardı ya-
sîna çölündeki sessizlik işte öylece...
Bir sessizlik deryasıdır içim...
Orkun IşıkKayıt Tarihi : 7.8.2007 17:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ebru resmi, Dokuz Eylül Üniversitesinde öğrenim görmekte olan Burçak Kamez ve arkadaşlarının ilk ebru çalışmalarındandır. Bu yazıyı öğrenim gördükleri bölümde gündemlerine aldıkları için buradan kendilerine teşekkürlerimi sunarım...
Haketmiş derim sevgili Orkun....Bence geç bile kalınmış ebrusuyla yürekleri fethetmeye...
Sevgilerimle...
Cennet ırmaklarının uysalca renklendirilmiş ve şırıltısının nefesindeki NEY’i.
Aşk estetikliğinin suya iltihak edişindeki bir yürek damlası, sonun sonsuzluk karşısında son dansı...
Yoksa Ebru: gönül sesimizin rengi miydi? ...
ebru bencede gönül sesimizin rengi. Ne kadar güzel anlatmış kalam ve yürek ebruyu. Teşekkür ediyorum bu güzel yazıyı paylaştığınız için.
Kaleminiz ve yüreğinizi kutluyorum. saygıl ve sevgiler
KUTLARIM SN IŞIK
TÜM YORUMLAR (16)