Ebabil Türküsü Şiiri - Hamza Kaplan

Hamza Kaplan
95

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Ebabil Türküsü

Bir bedevi bakışı, muhtaç bir damla suya
Yaratanın aşkıyla iner beklediğimiz
Şimdi gebe kâinat, Yûsuf gibi kuyuya
Müjdeyle gelmekte, yâr gibi özlediğimiz
Gül kokulu teninden köprü kurar dünyaya
Tüm ukba karşımızda aşkla izlediğimiz

Dağdağalı hırıltı, bâtıl tapınaklarda
Çırpınır son haddinde, kucak kucak nefretler
Yıkılır bütün bâtıl, nurdan hafakanlarda
Pelikan bakışında saklı bütün hicretler
Keşke rüzgarın olsam, en kızıl şafaklarda
En zirvede sen varsın; ayrılık ve hasretler

Doğduğun gün ayrıldı, hüznü bitti güneşin
İhtiyar yeryüzüne, nur indi maveradan
Secdedeydi yıldızlar, yoktu benzerin, eşin
Örümcek zuhur etti, iplik iplik Hira'dan
Rüyasındaydın her an,Dımeşkli bir keşişin
Hüzünlü bir bakışa, gizlemişti Yaradan

Sükûta bürünürken, en şiddetli efganlar
Katreler gökyüzünden günahkar gönüllerde
Hancının tapındığı, is dolu kara hanlar
Yakıldı hep ne varsa, puta dair çöllerde
Şimdi bu eşsiz sözü, bilmem ki kimler anlar
Şarkısı mırıldanır, nur sesli bülbüllerde

Ebabiller türkünü haykırır maveradan
Kabenin damındadır,semalardaki mescit
Yüzünü çevirmiştir artık tüm masivadan
Yangın dedikleri şey, yalnız küçük bir kibrit
Peygamberler haykırır hep 'Kubbetüs-sahradan'
Durma ey aziz nefes, sonsuz şehirlere git

Duy sesimi kalbinle, sensiz dilim lâl oldu
Efendisi dünyanın, en gizemli intizar
Senin elinden zehir, insanlığa bal oldu
Sana özenip durdu, bütün cümle ahu-zar
Geçici gidişinle, dünyaya bir hal oldu
Gittiğin günden beri, hayat mezarlardan dar

Islak bakışlarında eridim bir mum gibi
Çatladı sabır taşı, esrarlı bir rüyada
Tepemden esti rüzgar, ensemden vurdu tipi
Üşüdüm sensizliğe, en güneşli havada
Şimdi ahkam sahibi, tilki soyundan hippi
Senin nazarın vardır, her baktığım aynada

Bir kelebek hüznüyle seyrettim olanları
Pusuya düşmüş ceylan ihanetten bihaber
Kulağımı patlattı kubbelerin çanları
İsterdim ki, kapında bana da kıtmirlik ver
Yıkıldı birdenbire yeryüzünün hanları
Ansızın zindan oldu, doğup büyüdüğüm yer

Hicreti arzuladım bir ateş gibi yanan
Büyüdükçe büyüdü içimdeki sensizlik
Bülbüller sürgün olmuş, katil kargalar sultan
Şeytandan daha çirkin bu zelil dengesizlik
Bir yetimdi hatıran karşısında ağlayan
Sabır imtihanıydı, bu büyük çaresizlik

Mihenk taşı ölç artık, göğün sınırı nedir
Kaldırımda yırtıldı bizim ahlak perdemiz
Yağmur yerine indi, en sığ düşüncede kir
Ninemin duasıydı kalan, saf ve tertemiz
Tüm dünya sustu, yalnız biz haykırdık:''Allah bir''
Hep seni anlatmaktı, tek ve bütün gayemiz...

Mahcup bir eda çöktü sensizlik damarıma
Ulur şimdi pervasız, ulu orta çakallar
Hissettim hakikati, yaktım kendi nârıma
Ahenk dedikleri şey, kahvelerdeki fallar
Mirasımız kayboldu, ağladım zararıma
Mevsim tersine döndü, kırıldı bütün dallar
Ebedin vuslat vakti, göçtüm öz diyarıma
Değeri olmaz sensiz, siyahtır; aklar, allar.

31 EKİM PERŞEMBE 2013

Hamza Kaplan
Kayıt Tarihi : 1.11.2013 13:16:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hamza Kaplan