Pkk Güneydoğu’da çeşitli yerlerde anlı şanlı Mehmetçik’imizle uğraşadursun, F16 uçaklarımızla it dalaşına giren yunan jetleri ve Irak Şii liderine kadar uzayan bir sürecin sorumluları –mesela, tabi, Barzani- de derinden derinden sinsice ilerlemeye çalışıyorlar. Sadece bu mu? Hava sahamızı ihlal eden, çuval olayının müsebbebi de değil mi, hatta Eşref Bitlis ve Muavenet olayından da bundan sorumlu değil mi? Sadece ıPkk, ya da desek bile Irak, Anafartalar çarşısında Büyükanıt’ı hedef almaya çalışabilir mi. Bunu düşünce, hafsala kavrar mı? Bu işlerin ardında kimin, hangi mihrakların olduğu ayan beyan. İzmir’d Pazar yerini hedef alan mantalite ya da Teziç’e bulaşan şey, farklı mı sanki bunlar. Rnekler o kadar çoğaltılabilir ki şu birkaç sene zarfınca –ne konuşmak istiyorum artık ne de düşünmek bu konularda. Manisa ve Çanakkale mitinglerinin o günlerinde Kanaltürk’ü çeşitli illerde kapatan anlayış, miting meydanlarına gelecek Türk insanı otobüslerine eşkiyalar gibi geçiş izni vermemeye çalışanlar, elektriklerle oynayıp; yeri geldiğinde, Atatürkçü Düşünce derneği’nin
-12 mi 13. mü her neyse- çıkan bina asansörünü dahi bozmaktan çekinmeyen iblisler bu ülkeye değil başbakan, başbakan yardımcısı dahi olamaz. Nerden mi anlıyoruz. Çünkü Cumhurbaşkanı olamadı. Çünkü bu ülkede Atatürk’ün geçmişi vardır, şeriatın yeri neresidir o da belli. Hatta isterse bunu Ross Wilson bile alabilir –şeriatı. Sarkozy sakızının buna karşı çıkacağını hiç sanmıyorum. Amerika’da bir dönem küçücük çocuklara dinsel anlamda head bang yaptırtan kimdi çok merak ediyorum. Ross Wilson kellesi miydi acaba! Belki de ceyar Ralston’dur kim bile. Yalnız ceyar unutmasın bir süre sonra dünyada da petrol kalmayacak. Ve güneş ve hidro enerjilerimizle yaşamaya başlayacağız. Su konusunda barışa yanaşmayıp savaşa yeltenecek bir davranış, su’yun asıl özünü reddediyor dmektir ki bunu ne yazık ki Hasankeyf’e davranışında tayipte; ve eski de olsa, Hitit Heykeli’ne tavrında Gökçek’te de görmüş bulunmaktayız.
Dünya’nın üstünde konuşması gerektiği bir konu var, gene büyük savaşların dönemi gelse insanlık bir şekilde el ele verip de toparlanma yolunu seçebilecek mi. Çünkü normali, hiç değilse, budur. İnsan tabiatı da bu gibidir. İnsan toplumsal olarak birbirine yaslanır. Ama şu bilinsin ki bunu esaret adına yapmayacak kişi de Türkiye. Asla bu olmaz. Çok ölen olur gerekirse ama her şey gene rayında gidecek. Bunu Batı bilir. Son olarak şunla bitireyim bari, şu iktidar boşluğunda bile Amerika Ankara’ya kadar burnunu uzatmasına rağmen Irak’tan da daha çok başarısız oldu ve sonuç alamadı. Ne Büyükanıt öldü ne Vecdi Gönül. Bu olanlarla tuhaf bağdaşımlar yapıyorum ama demeye gerek var mı. Herkes inkar edebilir gerekirse ama gerçek bir. Bu vatan çok hain gördü çok daha kahraman, bu sebeplerde alaşımımız son derece kestirilemez ve sıkıdır. Bizi kimse kardeşliğimizdenbile demiyorum ‘birliğimizden’ geri döndüremez, bunu demeye gerek var mı ki ya.Bunu bir plan uğruna kotarmadık biz, içimizden geldiği gibi… bunları bulandırmak isteyenler utansın ne diyeyim :) Varacak yolları yok.
Genetik yoktur düşünceme göre, milletler bağlarında vs. Doğru anlatmaya çalışayım, yani koşullar ve koşullar toplamı ve buna karşı uygulanan düşün tutumları sözkonusu bu yüzden de zaten alt/üst kavramları başından iflas ediyor. Parça parça bölme anlayışı bizim derinlerimize sinmemiştir. Buzdağının üstünde bile yoktur bizde şahsımca. “Türküm diyen herkes Türk vatandaşıdır” denilen sözden daha güzel açıklanabilir mi barış durumu… Koşullar evet, yani şu mesela, ama yanlış anlaşılmasın: Ermenistan’daki ermeni ile buradaki ermeni hiçbir midir. Ya da bizdeki Yahudi asıllıyla İsrail’li bir midir. Ya da Barzani ile Kürt vatandaşlarımız bir olabilir mi hiç. Ya da ben Türk değil de babamdan Bulgar, Yunan anneannemden rus vs. uzarsa da lisete, böyle miyim. Ne kadar saçma konular bunlar… Kaldı ki eskiden oraları hep Osmanlıydı ve dünya da tek kıtadan kıtalara bölündü ya bunlar bile önemsiz. Varolan türkiyemizi koruyalım ve iç ve dış çapulculara geçit vermeyelim. Ben orduya intikamı bilinçaltı buhrnları ile Mehmetçik öldüren katil dolaylısı bir basbakan istemiyorum. Ülkemize ve şanlı tarihimize hiç yakışmıyor. Topu Büyükanıt’a atıp duran demokrasi mi yapıyordur yani :) Hayır, başbakansa siyaset yapsın ve cesaretse Kasımpaşalığını göstersin de şu terörün önünü alalım ama nerde. Bunları yazıyorum. Çünkü yazılması gerek: Değinilmemiş olduğundan değil, farklı açılar sebepli, hiç değilse Herkese güzel günler dilerim.
hiç saşırmamalı, tayyip amerikalıysa abdullah gül'se ingiliz gizli servisçiyse, önfikirlere ve ya da kötü yargılara şaşmama zorunlulugumuz var. ancak, bu onların iktidardan indirilmeyecekleri anlamına kesin gelmiyor
mehmetçiğimizin akan her damla kanı için yükselen bir anafordur nefretimiz.
dünya iklimlerle boğuşmuyor, doğayla; insan kendi zaaflarıyla yüzleşecek. çıkar yol başka yok. yeni çağlara gireceğiz.
bu işin diğer ucunu aşka da sarkıtabiliriz o vakit görüyorum ki aşkta yeni çağ biraz tersi, pek olmaz. ama gene aynı bişeyler var o da şudur. insan korkularıyla yüzleşecek. ve bu da umut demektir. cunkü bundan baska cıkar yoksa bunu yapacak. yapınca da aşk da bitmeyecek sevgide ki uygaarlıgın dogusu da bu mucadele değil mi vs.
sonsuz sevgi
akın akça
-
İzmir Kuş Cenneti`nin statüsü kaldırıldı
4 Haziran, 2007 17:39:00 (TSİ)
Dünyadaki en önemli sulak alanlardan birisi olan ve 238 kuş türüne ev sahipliği yapan İzmir Kuş Cenneti`nin, 1994 yılından bu yana sahip olduğu ``Yaban Hayatı Koruma Sahası`` statüsü kaldırıldı.
Ege Üniversitesi Tabiat Tarihi Uygulama Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Sıkı, yaptığı yazılı açıklamada, İzmir Kuş Cenneti`nin, Çevre ve Orman Bakanlığı kararı ile bölgenin birden fazla koruma statüsüne sahip olması gerekçe gösterilerek 'Yaban Hayatı Koruma Sahası' statüsünün kaldırıldığını belirtti.
Bu gelişmenin, bölgenin korunma düzeyini zayıflatacağını savunan Prof. Dr. Sıkı, 'İzmir Kuş Cenneti, 238 kuş türüne ev sahipliği yapmakla, flamingo ve tepeli pelikanların Türkiye`de önemli üreme alanı olması nedeniyle ödüllendirileceğine aksine cezalandırılmıştır” dedi.
“Burası 27 yıllığına kiralanmak isteniyor”
Sıkı, “Kuş Cenneti Koruma Sahası’nda bulunan ve özelleştirilmesi düşünülen Tekel Çamaltı Tuzlası`nı 27 yıllığına kiralamak isteyenlerin işini kolaylaştırmak amacıyla Çevre ve Orman Bakanlığı’nın sağladığı bir oyun olduğunu düşünmekteyiz” ifadelerini kullandı.
'Karar, etik değer ve bilimsellikten uzak'
Prof. Dr. Sıkı, Bakanlığın gerekçesinin hiçbir bilimsel dayanağı olmadığı gibi, bu alan üzerinde yıllardır araştırmalar yapan EÜ Tabiat Tarihi Uygulama Araştırma Merkezi, Doğa Derneği ve Ege DoğalYaşamı Koruma Derneği gibi kurumların görüşünün alınmamış olması nedeniyle etik olmadığını savundu.
Yetkililer açıklama yapmıyor
Prof. Dr. Sıkı, İzmir Valisi başta olmak üzere çevreye duyarlı kamuoyunu, İzmir ve Türkiye`deki tüm sivil toplum kuruluşlarını 5 Haziran Dünya Çevre Günü`nde Çevre ve Orman Bakanlığı`nın kararını protesto etmeye çağırdı.
Öte yandan, konuyla ilgili bilgi alınmak istenen İzmir Çevre ve Orman Müdürlüğü, Milli Parklar Av ve Yaban Hayatı Başmühendisliği ile Çevre ve Orman Bakanlığı Milli Parklar Av ve Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü yetkilileri, bir açıklama yapmaktan kaçındı.
Not: Kaynak: http://www.cnnturk.com/TURKIYE/haber_detay.asp? PID=318&HID=1&haberID=357097
Ulkutekten antolojim
-
Bölgede gelişen olaylar Türkiye’nin yararına mı yoksa yararına değil mi?
Amerika işkal ettiğinden buyana pastanın büyük bir bölümünü yağmalamıştı.
Arta kalanları da ak babalar silip süpürmüştü, destek olmayan gözle de görülen, kösteklik yapan Amerika, kuzey Irak’ta Türkiye ile Kürt aşiretlerini karşı karşıya getirmektir.
Yani oyun oynamaktadır. Kendisin eğittiği, Peşmergeler ile Türk ordusu arasında bir güç denemesi yaptıracaktır. Bu Türkiye’nin hem maddi hem manevi zarara uğraması demektir.
Karlı çıkacak olan Türkiye’nin müftefiği Amerika’ dır.Silahlarının denemesini yapacaktır. Etkisinin olup olmadığını görecektir, Bizim vekillerde seçim telaşındalar, Amerikan vatandaşı olan başbakan, birde bayan başbakanımız vardı hatırlarsanız ki
ne yemin etmişlerdi Amerikan vatandaşı olmak için kısa hatırlatma yapalım.
ABD vatandaşlık yemini
`Burada, önünüzde, şimdiye kadar tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiyeti ve egemenliğini reddettiğime; Bundan böyle, ABD Anayasası`nı ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma; ABD`ye bağlılık ve sadakat göstereceğime; kanunun gerektirdiği hallerde ABD ordusuna hizmet vereceğime; kanunun gerektirdiği durumda sivil yönetim altında ulusal önemi olan işlerde
çalışacağıma ve bu yükümlülükleri özgür bir şekilde, akıl sağlığım yerinde ve samimi olarak üstleneceğime yemin ederim. Tanrı yardımcım olsun.`
Türkiye büyük millet meclisindeki yemine bakalım, hangisine daha sadık bizim başbakanlar:
`Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma, toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa`ya sadakatten ayrılmayacağıma, büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.`
1919 Samsundan ne umutlarla çıkmıştı yola Mustafa Kemal Atatürk 2007 cumhuriyetin
Kaderine bakınız büyük bir ulus devlet ne hallerde ne hallere düşürdüler
‘’19 Mayıs 2002, Büyük Önder Atatürk`ün ulusal kurtuluş mücadelesini başlatmak üzere Samsun`a çıkışının 83 üncü yıldönümüdür. 19 Mayıs 1919, Sevr Antlaşmasıyla paylaşılan Türk topraklarının ve yok sayılan Türk Ulusunun, Atatürk`ün büyük önderliği ve Türk Ulusunun kahramanlığıyla dimdik doğrulduğu gündür. O gün, Büyük Önder ve beraberindeki 18 kader arkadaşının, Samsun`dan Anadolu`ya çıkarak, çok sevdiği ulusunun bağrında yeni Türkiye Cumhuriyeti idealinin gerçekleştirilmesinin ilk adımının atıldığı gündür. Büyük Önder, o gün millî mücadeleyi başlatmış; Türk Ulusunun azim ve kararlılığıyla bu haklı mücadele kazanılmıştır. Bu mücadelenin kazanılmasından sonra Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş ve cumhuriyetini gelecek kuşaklara taşıyacak devrimler, O`nun ilkeleri doğrultusunda hayata geçirilmeye başlanılmıştır.
Büyük Önder Atatürk`ün koyduğu ilkeler, uyandırdığı esinler, izlediği yöntemler öylesine güçlü ve uzun solukludur ki, bugün de, Türk toplumunda, demokrasi ve gelişme yolunda, çevresinde toplumsal dayanışma ve ortak eylem gerçekleştirilebilecek, özgürlük içinde birleştirici güçte tek eksen önemindedir.
Mustafa Kemal Atatürk`ün başyapıtı olan Türkiye Cumhuriyeti, özgürlükçü ve insancıl özelliği, laik dünya, toplum ve insan anlayışına dayalı oluşundan kaynaklanmaktadır. Laik görüş sayesindedir ki, Türkiye Cumhuriyeti, bilimsel düşünüşün geçerlilik ilkelerini toplumsal yaşama egemen kılmayı amaç edinmiş, tek gerçek kılavuz olarak müspet bilimi benimsemiştir.
Kısacası, Türk devrimine Türk aydınlanması özelliğini veren, Atatürk`ün önderliğini işlevsel ve kalıcı kılan, bu devrimin özünün laik nitelikte oluşudur. Laik düzenin, laik anlayışın da temeli, akıl ve bilim yoludur. Atatürk`ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, bu özellikleriyle, gerçekten, çok üstün düzeyde bir sanat eseri niteliğindedir. Zaten, kalıcı, sağlam bir devlet kurmak ve yaşatmak, bilime dayalı olduğu kadar, yüksek sanatçı yeteneği de gerektiren bir iştir. Bugün toplumumuzun her kesimindeki yurttaşlara düşen görev, bu Türk aydınlanmasının birikimlerini, bilim ve sanat alanlarında yaratıcılığa açtığı yolları, demokratik bir toplumsal dayanışmaya temel olmak üzere oluşturduğu laik, ulusal toplum üyeliği bilincini, yurttaşlık bilincini, o büyük insanın, ölümsüz Atatürk`ün kendi kişiliğinde örneğini bizzat verdiği düzeye çıkarmaya çalışmak olmalıdır.,,
Bataklık takı sivrisineklerin büyükleri uçuyor.
Yeni bataklıklar yaratmak ve yuvalanmak için,
Bizi de o bataklıklara sürüklüyorlar, dünya gözünde
Türkiye’nin yeri ne olacak?
Yusuf Ter 31.05.2007
Saat 23:05 İsviçre
Antolojim.
-
Mailime gelen bir yazı...
* NİTELİKLİ VEKİL NASIL SEÇİLİR
* MİLLETVEKİLİ OLMA İSTEĞİNİN ARKASINDA YATAN ASIL NEDEN
EMEKLİ MAAŞI VE HAYAT BOYU SÜREN AYRICALIKLARDIR.
* MİLLETVEKİLİNİN YALNIZCA 'DİRİSİ DEĞİL, ÖLÜSÜ BİLE' NORMAL
VATANDAŞTAN KIYMETLİDİR. BU KOŞULLARDA SAĞLIKLI BİR SEÇİM
YAPILAMAZ
Yaklaşan seçim nedeni ile bir çok adayın başgöstermesi ve bir çok kişinin, umulmayan ve kendilerinden beklenmeyen yerlerden aday olması üzerine, milletvekilliğine nitelikli ve yeterli kişilerin aday olması için gerekli koşullar konusunda önerilerini dile getiren Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı Av.A.Erdem Akyüz 'Milletvekilliğine aday olma isteğinin arkasında yatan asıl neden; yüksek maaş, hayat boyu süren ve mirasçılara intikal eden yüksek emekli maaşı, bir çok ayrıcalıkları kazanma istek ve telaşıdır. Bu ayrıcalıkların kaldırılması ve emekli maaşının diğer memur emeklilerinin aldığı maaş düzeyine indirilmesi halinde, şimdi aday olan bir çok kişinin derhal adaylıktan çekilecekleri ve yalnızca hizmet isteği olan kişilerin adaylıklarını sürdüreceği görülecektir.' Dedi.
AKYÜZ 'Milletvekili olan bir kişinin statüsü derhal değişmekte, asgari ücretten maaş alan bir kişi milletvekili olması halinde, hiç bir koşula bağlı olmaksızın ve derhal, ayda onmilyar lira ödenek, yolluk ve maaş almaktadır. Sürekli olarak Ankara'da görev yapan milletvekillerine her ay yolluk ödenmektedir. Uzun yıllar hizmet yapan ve emekli primi ödeyen bir kişinin yıllar sonra emekli olması halinde alacağı emekli maaşının 700.00 YTL. olması karşısında, bir dönem milletvekilliği yapan bir kişinin ayda 5.000.00 YTL. alması, yasalar bir yana insan haklarına bile aykırı bir işlemdir. Üstelik; milletvekilliği gibi seçimle gelinen ve belli bir süre ile yapılan görev karşılığında hayat boyu emekli maaşı bağlanmasının hiçbir yasal ve hukuki temeli yoktur. Milletvekillerinin ' dirisi değil, ölüsü bile' normal vatandaşdan kıymetlidir. Üç dişine dolgu yaptıramayan bir emeklinin, milletvekili olması halinde dişlerine 'implant kaplama' bile yaptırması mümkündür. Bu durumda milletvekilliği hayat boyu ve hatta ölümden sonra bile devam eden bir kazanç ve ayrıcalık kapısı olmakta bu kapıyı zorlamak için her yöntem mubah görülmektedir'. şeklinde açıklama yapmıştır.
AKYÜZ 'Bu ayrıcalıkların kaldırılması halinde, aday olan bir çok kişinin birdenbire önemli işlerinin çıktığı ve adaylıktan çekildikleri görülecektir. Nitelikli vekil seçebilmenin başka hiç bir yolu yoktur. En kesin, en ucuz ve en basit yöntem budur.' diyerek öneri ve çözümlerini dile getirmiştir.
candan, antoloji
Akın AkçaKayıt Tarihi : 10.6.2007 21:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!