Süsü ütüsüz haziran ılığına
göndere çekseler bizi
çekseler baş aşağı
bir gölge gibi
orada durur çok sesli günler
sesimizin seğirttiği deniz hıçkırığı
yansız dağ yamacına vuran günışığı
ve sabahı alkışlayan kuşların hürmetine
gür bir uyanışla savrulan zaman
bırakmaz bizi gün kıyılarına
adın her anıldığında
çevirir bizi bereketli aydınlık
unutmuşuz hangi kapıdan girdiğimizi
omuzlarımızda ağır yaşam sancısı
dönüp geriye bakma hevesini
bulvara çıkarır bütün nazarlar
ve bulvar
kaç şeritli yüzüyle kum gibi kaynar
/dilimiz sana bağlı kalınca
elimiz kimsenin elinde değil/
emanet sözleri incitmeden
dudak arası bir fısıltıyla
sürüyorum gönlümün ortasına
ömrün yükü zamanla ağırlaşır
zamanı çıkarınca içimizden
yeğnilir dışımız
çok uzun yol aldığımızı söylüyor bize
unutarak yenilendiğini sanan aklım
sen eskisi uyanık değilsin
tembellik fırtınası kırıyor bütün direncini
her gün yerle bir
yerle bir çarşı pazar gezmesi
ve melekleri andıran süslü kızlar korosu
haziran ılığının ütüsüzlüğünü görmeden
ve aldırmadan üstlerine yağan bakışlara
sağanak cazibelerle yürüyen kızlar korosu
bana unuttuğum yalnızlığı gösteriyorlar
haliç bu kadar yalnız kalmış mıdır hiç
ömrün bir akşamı daha karşılamaya
Dünya Döngüsü (2012) 'nden
Ahmet DoğruKayıt Tarihi : 2.3.2017 21:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!