Düzce Destanı Şiiri - Dursun Yelken

Dursun Yelken
161

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Düzce Destanı

Dinleyin ey yârenler, Sizlere tanıtayım,
Vatanın bir köşesi, Düzce’yi anlatayım.

Doğudaki komşusu Zonguldak ili vardır;
Batısında Sakarya, güneyde Bolu vardır.

Doksan dokuz yılının on iki Kasım’ında,
Bir felaket yaşandı, depremin sarsımında.

Yaşayan bilir ancak; dil ile anlatılmaz,
Nice cana mal oldu, şehitler unutulmaz.

Hanelerde acılar, insanlarında feryat;
Öksüzü, yetimi var, çok evden gitti evlat.

Birlikten kuvvet doğar, hep el ele vermişti,
Devlet-millet el ele, yaraları sarmıştı.

Hep beraber başardı ayağa kalkmasını,
Doksan dokuzda aldı vilayet armasını.

“Seksen bir” plakayla Düzceli bahtiyardır;
Merkez ilçeden başka, yedi ilçesi vardır.

Asar yalnız su değil, Düzce'nin damarıdır;
Köprüsü bir süs gibi, pırlanta kemeridir.

Düzceli hiç unutmaz mazinin tutkusunu;
Kolonyada yaşatır tütünün kokusunu.

Rüzgâr teni okşarken, fısıldar meraları;
Dağ çileği kokuyor, Düzce'nin yaylaları.

"Seksen Bir Günleri"nde Düzce kolları sıvar,
"Kestane", "kabak" ayrı, "ot"un festivali var.

Düzce onun vatanı, yeşerdiği yöresi;
Başka yerde bulunmaz "pelemir" emaresi.

Yürürken huzur bulur insan sahil boyunca,
Akçaşar, Akçaşehir, şimdiki Akçakoca!

Tatlısı dile destan, hem de dünya çapında;
Melengüççeği var, Rekorlar Kitabı'nda.

Mavi bayraklı sahil, kumsallarda hoş durur;
Düzce'ye değer katar, denizle buluşturur.

Yöresel pazarıyla hazineye can gelir;
El emeği, göz nuru; Düzce’ye gurur verir.

Konuralp'ten ad almış tarih kokar semtinde,
Atlı Kapı karşılar şehrin Antik Kenti'nde.

Cumayeri, Çilimli, Gümüşova’nın yeri;
Fındık altın burada, pek yüksektir değeri.

Doğanın armonisi, suların dingininde;
Kuşların cenneti var, Efteni engininde.

Efteni denilince, Eftelya efsanesi —
Yaşanmış bir zamanlar, aşkların şahanesi.

Melen’in sularında rafting yapıp eğlenmek,
Gölyaka’nın parkında huzur ile dinlenmek.

Kaynaşlı’da yaylalar ferahlık sunar dosta,
Yazın bile üşütür, insanı eder hasta.

Kucak açar ormanı, gelenlerin gözünden;
Yığılca’nın balı var, kestanenin özünden.

Sarıkaya, Fakıllı mağaralar gizemi;
İçinde peydah olur insanlığın özlemi.

Coşkun akar çayları, huzur gelir sesinden;
Çağıl çağıl dökülür yedi şelalesinden:

Samandere, Saklıkent dökülür binbir nazla,
Aydınpınar ve Aktaş akar ayrı bir hızla.

Yoğunpelit usludur, Güzeldere coşkulu;
Melen’de Harmankaya sanki biraz kuşkulu.

Tasada ve kıvançta birdir azalarıyla,
Kenetlenir her zaman, bütün kazalarıyla.

Kafkaslı, Balkanlı var; Karadeniz, Batumlu,
Kaynaşmış doğu, batı, kuzey, güney uyumlu.

Mızıka havasıyla başlıyor: “Rina Rina!”
Kemençe ses verince hemen girer horona.

Kulağa pek hoş gelir; darbuka, klarnet, zurna,
Çalınca neşe verir — gel de girme oyuna!

Tulumun iniltisi toylarda yankılanır,
Davul tokmak yiyince meydanlar çalkalanır.

Düzce’de alışveriş, hep canlıdır çarşılar;
Ahali sıcak kanlı, güler yüzle karşılar.

Ahlaktan nasiplidir, erleri doğru sözlü;
Kızları alımlıdır, bakışı ceylan gözlü.

Bu toprağı yurt tutan ulu ataya rahmet,
Yaradan’a hamdolsun, bize gelmiş emanet.

Türklük bir çınar gibi her tarafı kaplamış;
Yerli, göçmen kim varsa gölgesinde toplamış.

Mazlumoğlu bu destan, yürekten kelam olsun!
Konuralp’ten yadigâr, Düzce’ye selam olsun!

Düzce, 13 Haziran 2025

Dursun Yelken
Kayıt Tarihi : 17.9.2025 12:57:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bu şiir, Düzce Kent Konseyi Genel Sekreteri Ayfer Yüksel Hanım'ın ve TV programcısı, profesyonel koç ve yazar Meryem Yılmaz Hanım'ın, gerekli bilgi ve belgeleri vermenin ötesinde mihmandarlık yaparak bana Düzce’yi gezdirmeleriyle meydana gelmiş olup, ilk defa 13 Haziran 2025 tarihinde 81 Düzce TV’de, Meryem Yılmaz Hanım’ın hazırlayıp sunduğu “Yola Çıkanlar” adlı programda okudum.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!