Düz Yazı: Kitap Tanıtımı Şiiri - Hüdai Ü ...

Hüdai Ülker
213

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Düz Yazı: Kitap Tanıtımı

BİR KİTAP OKUDUK: JAKOB DER LÜGNER – YALANCI YAKUP

Hüdai Ülker

Jahudi asıllı Alman yazar Jurek Becker, bu kitabında Nazi Almanyası döneminde Getto’da yaşam sürdüren Yakup adlı bir kişinin yaşamını anlatmaktadır. Yakup, Getto’da yaşayan diğer esirlere ümit verebilmek ve intiharları durdurabilmek için yalancı olmak zorunda kalır.

Bu kitap Türkçeye çevrildi mi, çevrildiyse hangi adla çevrildi bilmiyorum, o nedenle de başlığa kitabın Almanca orijinal adını da yazdım.

Yakup, neden yalancı olmak zorunda kalıyor ve olaylar nasıl gelişiyor, bunu aşağıda anlatacağım ancak önce yazar Jürek Becker üzerine bikaç söz edelim:

Becker, 1937 yılında Polonya’nın Lodz kentinde doğdu. Annesi öldürüldü, babası esir edildi, kendisi de iki yaşındayken Getto’ya gönderildi ve savaş bitinceye dek Getto’da esir kaldı. Becker’i burada tanımadığı insanlar baktı. Toplama kampından sağ olarak kurtulan yazarın babası, oğlunu Sachsenhausen kampında bulur.
Becker, ‚Yalancı Yakup’ romanını 1969 yılında yazdı. Roman kısa sürede dünya çapında yankı buldu ve filmi de çevrildi.
Jürek Becker, 1997 yılında öldü.

Anlatıcı okuru daha kitabın başında Getto’ya sokar ve ‚Getto’larda neden ağaç bulunmaz diye şikayet eder. Sonra da kendi yanıt verir: ‚Ağaç kuvvet ve gurur sembolü olduğu için Getto’larda ağaç bulunmaz; daha önce ağaç vardıysa da sökülür bunlar ki Yahudiler kuvvet ve gururlarının kalmadığını bilsinler.’ Naziler ağaçsız Gettolar kurarak Jahudileri daha baştan ölüme hazırlamaktadır. Nitekim buralarda her gün intihar olayları yaşanır.

İşte böyle ağaçsız bir Getto’da Yakup adlı bir esir yaşamaktadır. Bir gün Yakup yasak saatlerde dışarda olduğu gerekçesiyle bir kule nöbetçisi tarafından projektörle yakalanır. Getto’da akşam saat sekizden sonra dışarda gezmek yasaktır ve böyle bir yasağı çiğnemenin cezası ölümdür. Nöbetçi Yakup’u durdurur ve kendisine ceza verilmesi için karakola girmesini söyler. Nöbetçi onu karakol kapısına kadar projektörle izler. Bu karakola girenin bir daha sağ çıkmadığını Yakup çok iyi bilmektedir. Ama gene de girmek zorundadır, çünkü girmese nöbetçi onu öldürecektir. Yakup karakolda korku içinde beklerken radyodan Rus askerlerinin ilerlediğini duyar. Radyo ve saat kullanmak esirler için yasaktır ve cezası ölümdür. Yakup karakolda bir saate bakar ve vaktin henüz geçmediğini görür. Saat henüz yedi buçuk dolaylarındadır. Yakup, nöbetçiye durumu anlatır, Kuledeki nöbetçinin saatin sekizi geçtiğini sandığı için onu karakola gönderiğini anlatır. Karakol nöbetçisinin o gün keyfi yerindedir, Yakup’u serbest bırakır. Böylelikle Yakup karakoldan sağ olarak çıkan ilk Yahudi esir ünvanını alır.

Ertesi günü esir işçiler tren istasyonunda çalışmaktadırlar. Onların buradaki görevi vagonlardan yük indirip yük bindirmektir. Yakup’un iş arkadaşı Mişa iri yarı bir delikanlıdır ve boks sporuyla uğraşmıştır. Mişa’nın karnı açlıktan burkulmaktadır. Patates çalmaya karar verir. Yakup, böyle bir hareketin cezasının kesin ölüm olduğunu bilmektedir. Aslında karakolda duyduğu radyo haberinden kimseye söz etmememeye kendi kendine söz vermişti ama, Mişa’yı kurtarmak için sözünü bozacaktı. ‚Bana bak’ der genç adama, ‚biraz daha dişini sık, haberlerde dinledim, savaş bütün hızıyla devam ediyor ve Rus askerleri buradan dört yüz kilometre uzaklıktalar.’ Mişa olduğu yerde adeta taş kesilir, inanmak istemez. Yakup’a bunu nerede dinlediğini sorar, Yakup ta çaresiz: ‚Bende bir radyo var’ der.

Bundan sonra Getto’da durum değişir. Daha doğrusu Mişa bu haberi herkese yaydıktan sonra olur bu. Oysa Yakup onun bu haberi kimseye söylememesini tembihler ama dinlemez Mişa ve yayar haberi. Bu nedenle Yakup, Mişa’ya küser.

Artık Yakup’u herkes rahatsız etmektedir. Herkes ona her gün savaşın seyrini sormaktadır. O da çaresiz her gün yeni yeni yalanlar söylemektedir. ‚Ruslar bu gün on kilometre ilerlemişler, bu gün beş kilometre ilerlemişler, dün falan yerde kıyasıya savaş olmuş’ gibi, hergün yeni yeni yalanlar uydurmaktadır. Ama bu yalanların faydası olmaktadır. İntiharlar kesilmiştir ve herkes buradan kurtulduktan sonra neler yapacağının hayalini kurmaktadır.

Bundan sonra kitabın öyküsü hep Yakup ve onun radyosu üzerine kurulur. Adam bir çok insana her gün uydurma haberler anlatarak onların biraz daha yaşamasını sağlar. Ancak Yakup bu zor göreve dayanamaz. Bir gün elinde makasla tellere doğru gider, niyeti kaçmaktır. Ancak bunu başaramaz; burada kurşunlanarak öldürülür.
Evet, ‚Yalancı Yakup’ (Jakob der Lügner) okunmaya değer bir kitap. Kitabı bulamazsanız bile filmini izleyin.

Herkese edebiyat dolu günler dilerim.

Hüdai Ülker

Hüdai Ülker
Kayıt Tarihi : 8.7.2007 18:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Duygu Bedir
    Duygu Bedir

    Paylaşıma Teşekkür ederim. Sevgiler

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Hüdai Ülker