oDAMDAKİ B.SAYARIMDAKİ TV KARTIMDAN sKYtÜRK'TEKİ nİHAT gENÇ'İN PROGRAMINI DİNLİYORDUM.
Sonra baktım ki, Şeytan Papa birden yok olmuş: İçeri, salona gidip çakmağımı henüz
almıştım ki, içeri odamdaki Nihat Genç'in sesini duydum. İçeri, salondaki tvde de
aynı program açıktı. Farkettim ki, salondaki ses odamdaki sese göre 1 saniye geriden
geliyor gibiydi. Bunu odama doğru koridoru adımlarken farkettim:Einstein'in torunu
şairmiş, bugünlerde Türkiye'ye ayak basan. İşte böyle ilham güzel. Görelilik varmış.
Kulağıma, gözüme mi inanacağım koridordan geçerken, yoksa şeytan Papa, cühela Tayyip ya da
Şeytan Arınç'a mı.
Asla ise gömülmemek lazım. Zaten yeterince, sis var. Böyle giz, güzeldir. Doğa güzeldir.
Ama bunun bir adım ötesi kötü. Gereksiz is yaratmamak lazım kendi kendimize.
Henüz daha kendi sebep olduğu uzun karanlık çağlardan geldi
Papa'lık kurumu. Lanetli bir siyasettir. Ölü seviciler için geçerlidir.
Geldi ve gitti. Kötü lafının ardından iyi laflarla gönül aldığını mı sandı.
Sakın, kanmaya! ! ! Engizisyonu horlatmaya çalışmakta.
Girit nasıl gitti? Papalar gide gele ve ekümenik mekümenik;
dikkat eyleyin, Kıbrıs da elden gitmeye! ! !
Atatürk Türkiye'sine saygı duymuyor inadına, ama mutluymuş kendi hristiyan Ayasofya'sında.
Sen insan sevmezsin be Papa. Bırak lakırtıyı. Kimi kandırırsın, anca cahilleri.
Camiye girerken çıkardığın ayakkabıların, elinden hala bırakmadığın asandır senin,
senin apoletindir senin cüppen ve, TC'den uzaklaşırken kıs kıs güldüğüne eminim
'Bakın insanları nasıl yola getirdim' diye.
Bir tek kişi çıkıp da Bruno'dan bahsetmedi. Çiçek Meydanı'nda onun nasıl yakıldığından.
(Türkiyedeki laisizim, Avrupa rönesansının devamıdır. Türkiye'deki dinsiz dinciler ile
Papa ise, şeriatı düşlemektedir -hatta daha da kötüsünü. Papa, bir adım daha çok şeytandır bunlardan.
Sadece kötücül siyasi değil, hem Papa hem de siyasidir çünkü.)
Cadı avlarından bahseden oldu mu, yoksa ben mi kaçırdım? Her giyotin mahkumunu
seyreden gözü kapalı cahil Orta Çağ'ı savunmak değildir ki, engizisyon gerçeğini açıklamak.
Belki biri olmuştur Galileo'dan bahseden medyada, Bruno ise sonuna kadar direnmişti.
Galileo ömür boyu hapse, Bruno ise yakılmaya mahküm edildi.
Avrupa'nın kültürünü de, sanatını, bilimini de tanıtmıyorlar, kötü taraflarını da.
Para gösterenleri alkışlıyorlar, ağzı köpüren iştahlı hayvanlar gibi.
Ve midem bulanıyor bunları görmekten, bu dini kullananlardan.
Asıl din, şiir gibidir; herkes içinin derinliklerinde yaşar özgürce, onun bunun adamları, hısımları empoze etmez;
Tanrı da, Kuran'da böyle buyurmuştur.
1929'larda endüstri ile gelen sancıları 1990'larda banka olaylarıyla vs. bla bla, medya iş adamı siyasiler üçlemesinde
kimler yaşadı -mazlum halk göğüs gerdi: Tarihten biri bağırıyor gibi, İstanbul'da vahşetle yokedilen ormanlara işaret ederek:
İşin içinde para kazanmak mı var? Evlerin arasındaki güzel
ağaçları kesin,Londra’da birkaç yardalık pis toprak elde
etmek uğruna,saygı duymamız gereken eski yapıları yıkın,
nehirleri karartın,güneşi gizleyin ve havayı dumanlarla zehirle-
yin… Çağımız ticaretinin bize yapıp yapacağı hizmet budur
işte.
wıllıam morrıs
-
imagine there's no heaven, no countries, boundaries, no religion.
You may say im a dreamer but im not the only one. J. Lennon'dan esnetmesel
hepimizin geçmişte gerçekleşenlerden ve sanayi devriminde yaşananlardan da, gereken dersleri almamız dileğiyle. papalar, para babaları vs içten pazzarlıkçı siyasiler
yoktur. bunlar birer görüntüdür sadece. dünyayı ise insanlar şekillendirir ve halktan insanlar. asla bunu unutmamalıyız
bir saniye bile unutmaya izin vermemecesine.
sonuçta görüntü geldi gitti. ancak ne kadar özür dilese de, engizisyonda öldürdüğü insanlar geri gelmez.
bu siyasi düşüncelerin bireysel temelinin arkaplanındaki, hücrenin besin alışverişinde bile gizli olsa;
genetik buraya eğilmeli ve çıkarcı yapıyı yok etmekle görevlendirilmeli.
Ama bunu yaparken insanın adrenalini de ortadan kaldırılmamalı. heyecan ve sürprizler de güzel şeydir. yapıcı iletiler doğurganıdır.
bunun arasını insanlık ve bilim eşzamanlı bulduğunda, rahat edeceğiz sanırım
doğaçlama yazı
hep nefret ettim bu konulardan ama beni bile bulaştırdılar.
benden şu anlık bu kadar.
yaşım ne başım ne.
(şunun şurası 2,7 yaşımdayım daha :)
tayyibin gerçek yüzünü görenlerin anısına.)
gereken yetkililer önlem alsın akılları yerindeyse.
yoksa gölbaşında, sakin bir hücre,oda
bir yer ayrılır onlara da.
bu ülke neler gördü
isterse dünyanın tamamı ortaçağa gömülsün gene.
ama türkiye gelecekte de hep ışıldayacak.
gerekirse bir kurtuluş savaşı daha verilir ve tüm iç ve dış böcekler
sonsuza fırlatılır! ! !
olay budur.
herkesin güvenmesi gereken güç kendi içindedir.
Kayıt Tarihi : 1.12.2006 22:13:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Akın Akça](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/12/01/duyuru-papanin-ardindan.jpg)
( dilerim ama aynı şeyler yükselerek sürer, kadın erkek eşitliği konusunda da) nazik, konuksever ama tavizsiz. bunun için papa ankara ziyaretinden pek hoşnut kalmamış olacak sanırım. heykeli dikilecek bir duruma yükseldi sezer; akgüvercinci sezer değil, cbaşkanı olanı. alnından öpülesi
TÜM YORUMLAR (1)