Duyuru.19 ocak '07 - kendimce..

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Duyuru.19 ocak '07 - kendimce..

bir kişinin yasal olarak suçları ispat edilmeden kendi başına yargılamak
olaylarının yaygınlaşması anarşi doğurur. her sözden hazzetmek zorunda değiliz
ama en azından herkesin kendini anlatma hakkı vardır suç işlemedikçe. mesela ben
kendi adıma dersem -yerinde olmazdım zaten ya, bazı lafları etmeyeceğimden dolayı- O.Pamuk olaydım, alır o gece
ödülü yere atardım Stockholm`de. fakat insanları öldürmek olmaz. Demokrasinin
sağlığına inanıyorsak ki Osmanlı`dan beri gelen bir süreç değil mi ki ya bu bize hemen hiç
yabancı değildir demokrasi, o zaman yozlaşmaksızın değerlerimizi devam ettireceğiz sabırla.
zaten bizden sabırlı millet de az bulunur yapılan haksızlıklara, hatta bulunamaz.
(komikçe gözüküp pek konuyla alakası olan bir söz ama, meyve veren ağaç taşlanır)

tek başına bile etkisi
olacak bir olay dunyada. bu olayların bunla bitmesi dileğiyle. sylvester stallone
gibi düşünmeden bu işe el atanların ekmeğine yağ sürmek istemiyorsak,
bölücülere ortalığı bırakmak istemiyorsak, bu gibi eylemleri yapmaksızın
sonuna kadar ülkemizi savunmalıyız ama içteki ve dıştaki hainleri belirleyerek
ve/ama kendi değerlerimize, kültürel mozayiğimize de sahip çıkarak..
tepkimizi bu şekilde belli etmemeyi öğrenmeliyiz. (sonuçta bu çeşit ne idüğü belirsiz
tiplerin yaptığı şeyler asla tüm türkiye`yi bağlamaz tabi ama kolaysa gel de anlat şimdi.) tabi bunu
böyle şeylere meyil edenlerle alakalı söylüyorum, demeye gerek yok

en azından hızla yakalanıp gereken cezası verilmeli artık. başka yapacak şey yok bügun.

danıştay`da da bu olmuştu. cuval meselesinin de üzerine gidilmedi.kerkük ne olcak?
olayların üstüne gidecek cesarete sahip yetkin bir hükümet istiyoruz. yoksa çekilsin gitsinler.
bu vatan bölünmez, bunu defalarca ispat etmek gerekirse hep ispatlanıcak olan bu.
bunlara gerek olmadan, kavga dövüşsüz halletmek en güzeli her zaman -ama bilinçli bir sakinlikte.

bazı dış mihraklara da iki üç sözüm var:
bu milletin yıkılacağını düşünenler, hangi mantalitelerin bu dünya sahnesinden gittiğine tanık olacaklardır asıl, diretirlerse.
ama bizim sayemizde değil, kendi bindikleri dalı kestiklerine hayretle tanık oılarak..

100-150 vs.yıllık emperyalizm M.Ö. 2000`lerden kaynaşmış, karışmış Türkiye`yi, her insanı çok sesli antrenör ama
tek kapı Anadol`u çökertebilir mi hiç. Çevremizdeki herkesi suikastlerle
karıştırabilirler ama bizi değil. Dünyada doğruluk timsali bir halkı altedemeyecekler.

Günlerden bir gün Nihat Genç Hrant Dink`e sorar:
'Günün birinde başbakan olursam seni kültür bakanı yapacağım. Kiliseleri düzeltirsin,onarırsın.'
Hışımla üstüne saldıran Hrant: 'Sen ne diyorsun ya. Kültür Bakanı olursam önce şu camileri elden geçiricem.
son 200 yıldır doğru dürüst cami yapmadılar.'

Her ermeni, güney rum değildir, her güney rum da ermeni değildir. her türk`ün ille de vatansever olmayabileceği gibi.
(burda, esas, kimleri bahsettiğim ise ortada aslında)
çünkü her insan doğasından güçlü doğmaz, bir tabiat gereği. herkes olaylara aynı direnci gösteremez.
bunun için vatan ihaneti içinde olanları suçlamadan, onları sınır dışı etmek ya da hapse koymak
daha doğru olur. (biraz da pratik yapalım canım, her zaman teori teori, bu ne. yeter öğrendiğimiz, öğren öğren binlerce yıl,
az da metodlar geliştirip yayalım şunları halka bak ne güzel demokratikleşeceğiz daha da -dediğim demokrasi,
öcücülerin demokrasi anlayışı değil: demokratik sol iyidir ama başına ecevit gibi biri gerektirir.
ecevit gibi biri yoksa, sosyal demokrat yeğdir. en kötüsü ise, ak ve beyaz`ı amblemine 'sözde' yapıştıran bir partiden gelir) bazıları da vardır ki ne sağ ne sol der, veya hem sol hem sağ, hem bu hem şu der
ve en zor olanı seçmiştir. o kişi ki tony Blair`in başa geçtiğinde sağ ile solu birbirine kaydırmak
gibi bir şeyi bin yıllar öncesinde bu topraklarda, Türkiye`de, başarabilmiş bir görüşü kendine sindirmiş
ama ürkekçe yaşamaya itilmeye çalışılmış biri görünümündedir.

her olan bitenden dersler alalım, yaşadığımız her solukta; dünyayı ve ülkemizi devam ettirmek için...

evet Hrant, dünyada adaletsizlik olmasaydı inan ki o güvercinin düşmeyeceği demokrasi, tek yer (belki de) bu ülkedir, gene de kuşku duyma.
Çünkü bilirsin, o yer varsa o yer burasıdır. Çünkü bilirsin, dünyadan ayrı değil burası, ve karışabiliyorlar kısır amaçlarıyla bir şekilde,
cılızlaşsalar da, iç işlerimize hala. yaşanılası en güzel kara parçasındasın yeryüzünde hala..
unutma gittiğin yerde, bu ülkedeki herkesin bunca bireysel fikrine rağmen asla reddetmedikleri bir şey vardır.
sinsi şeyler için mücadele etmeyen mücadelecileri bu ülke insanları yukarılara yerleştirir. bunu bilir bilmez bir şekilde, kanımca,
tarihimizden gelenlerin bir bütünü halinde kendimize damıtmaktayız her saniye ne güzel ki.

Unutmayın. Nerde gerçek demokrasi aşıkları ve böyle insanlar ölürse ve bu ölümler çoğalırsa,
bu olayların olduğu yer için olasılıklar toplamı her zaman küllerinden doğrulmaya çok daha yakındır.
(Yılgınlığa düşmek yok, daha işin başındayız; büyüyemeyen bir çocuğuz, doğumuna geri dönen çocuktaki bebekliğiz hatta -
geriye giden zamandaki bir evren görüşüyüz.)
Bu da doğanın, önemli bir gelişigüzel avantajdır.. ki tarih de doğanın haklı olduğunu(muzu) kanıtlamaktadır zaten.

Onun için, biz yolumuzdan dönmezsek eğer, her şey tam yoluna girecek. aksi geçerli değil -mantığın dili bunu söylüyor.
. yani yarım yola girmesi, ya da yola girmemesi yok. fakat eğer vazgeçer, cayarsak, her şey aleyhimize gelişir.

Umudu yitirmeye meyillenmek için henüz yola yeni çıktık=tarih varoldukça doğruluk değerleri ve savunucuları da varolacaktır.
siz siz olun, öcücülerin korku anlayışına asla prim vermeyin. Tanrı sevgidir. ve her kim ki korkuyu kendine baz alırsa
o kişi için değişim olur ama gelişim olmaz ya da olursa da diğer anlayışta olduğundan daha az bir gelişim olur
kuşkusuz bu. yani bir silim aşamasından ortaya eğer bitki hücrelerini artık yemekten usanıp yorulan, içine sindirmeye başlayan ve onlardan parazitler misali
enerji emerek yaşamaya çalışan evrimsel hayvani hücreler çıkarsa misal, buna değişim denebilir belki ama
gelişme denilebilir mi? korkular, gerçeği açığa çıkarmaz. gerçekleri belirleyen, sergilediğimiz ödleklikler değil, cesaret toplamlarımızdır
her birimizin -hayata...

bir teoriye inanacaksak; en sağlam teori, görüntülerdir. çünkü görünenler kör topal, ama başarılanlar ise dağlar kadardır.
geçmişse geleceğimizin her daim teminatı.

çok az şeyden çok fazla şeyler yaptık. ama tuğlalarımız çok çeşitli, doğurgan = 2-0
(çok az şey= -1, çok fazla ortaya çıkan=+1 ise, 'tuğlalarımız çeşitli' = +2`dir.)

2-0 öndeyiz demektir bu, cumhuriyetimizin bu döneminde. görüntülere fazla üzülmeyelim ama tek şartla.
devamlı Atatürkçü değerlerimizi savunmak için çalışkan olarak...

bizi yıkamayacaklarının, en azından şu an için, matematiksel formülü çıktı burda ortaya.
yeter ki doğamızı, tarihimizi, değerlerimizi hep koruyalım. o zaman devam eder gider.

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 19.1.2007 17:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Akın Akça