Kıriz çökmüş yollara, tozuyla dumanıyla;
İstikamet öhhödür, sapılmalı diyorlar.
İsteyen kalemiyle, istemeyen çanıyla;
Neşeyi heder eden, yakılmalı diyorlar.
Arzı endam ederse, düşünceleri kıtlar;
Sahteyle harmanlanır, depodaki yakıtlar.
Fayda vermiyor diye, milli olmuş yapıtlar;
Gerekirse yok yere, satılmalı diyorlar.
İnsanlar bilmez iken, rahmet hangi yanında;
Rahmet tâyin edenler, çıkıverir ânında.
Sefalet mi artmıştır, ülkenin her yanında;
Bize kazanç sağlar mı, bakılmalı diyorlar.
Makama yol bulmuşsa, cine âmade başlar;
Gönderilmeye hazır, eline gelen taşlar.
Batı'ya kıvrık olsun, gözün üstünde kaşlar;
Bu ne hâldir denirse, çatılmalı diyorlar.
Bakmaya meraklı çok, menfaatteki tada;
Bir yerine beş balık, takılıysa oltada.
Haksız uygulamalar, gözükürse ortada;
Üzerine çul serip, yatılmalı diyorlar.
Tırmanmak mı gerekir, beliren şu yokuşu?
Su ve sabun gidermez, terden gelen kokuşu.
Biraz zorlanıp bulduk, babacan tipli kuşu;
Doğan cinsinden olan, atılmalı diyorlar.
Kiminde çok endişe; kiminde ise tasa;
Hafif kalmış bir cüzdan; kenarda açık kasa.
Lazım imiş, âcilen, anası olan yasa;
Babasız ve atasız, yapılmalı diyorlar.
(12 Haziran 2008)
İbrahim Faik BayavKayıt Tarihi : 12.6.2008 14:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)