Duygusal Yamalar - Garib Çoban

Engin Demirci
946

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Duygusal Yamalar - Garib Çoban

Duygusal Yamalar - Garib Çoban

Büyük bir aşkın nasıl olduğunu hiç merak ettiniz mi?..
Büyük bir aşk asla fazla gürültü yapmaz.
Bunu bana karşılıksız sevgiyle zaman öğretti.
Büyük bir aşk, çok içsel ve suç ortağı olan küçük şeylerden oluşur.
Çok basit görünen ama büyük bir evreni oluşturan şeylerden.
Ömrümüzün tamamını birlikte yaşayacaktık.
Hep birlikte ölecektik.
Ahiretliğim değilsen, hangi ümide dayanarak sana kal diyebilirim ki?..
Güle güle.
Benden geçenler, tüm umutlarınızı bırakın, çünkü her kişi kendi yükünü taşır.
Çünkü eğer bir kimse hiçbir şey değilken kendini bir şey sanırsa, kendini aldatır.

Yalnız ikiniz de yalnızlığınızdan ve ikinize de ihtiyatlısınız.
Ey gönül, senin dipsiz derinliklerine kimse inmedi.
Ey gönül, senin mahrem zenginliklerini kimse bilmez.
İkiniz de sırlarınızı teheccüt vakti çok dikkatli saklıyorsunuz!..
Hür şair , sen her zaman karşılıksız sevenlere hayran kalacaksın!..
Şiiri roman gibi şair, sabrımızı daha ne kadar suistimal edeceksin?..
Bu nedenle her biriniz kendi davranışlarını gözden geçirsin.
Ve memnuniyetin olası nedenlerini başkalarında değil, kendinde arasın.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

Elvedanın ne demek olduğunu bilip bilmediğini bilmiyorum.
Elveda bir daha asla birbirimize bakmamak demektir.
Diğer insanların arasında yaşamak, başka şeylere gülmek.
Başka üzüntülerden ölmek.
Bugün bir kefaret günü düzenlemeli, yalnızca dua günü değil.
Başkasına dokunmuş kötülükler olarak işlediğim suçların kefaretini ödemeliyim.
Elveda ayrılmak demektir, anlıyor musun?..
Ayrılmak demektir, unutkanlık, işe yaramaz bir elbise gibi, gençlik.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

Birlikte o kadar çok şey yapacaktık ki!
Şimdi başka randevularımız var.
Gece hayatımızı farklı yıldızlar aydınlatıyor.
Seni ıslatan yağmur beni kuru bırakır.
Tamam!..
Hoşça kal, bir ömür boyu.
Bazen sevmeyenlerin bu çaresizlikle nasıl yaşadıklarına şaşıyorum.
Rüzgâra karşı şair hiçbir şey yapamaz.
Vedaların bittiği zamanda.
Şair ancak kar tanelerine sorabilir, rüyanızın üzerinde sonsuza kadar uçar.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

Ve herkes ayrılırken, ikimiz de kaldık.
Boş çay bardakları ve kirli kül tablalarında daha kirli insanlar arasında.
Senin olduğunu bilmek ne kadar güzeldi
orada bir liman gibi.
Gecenin kenarında benimle yalnız.
Her zaman çok duygusal oldum ve hala öyleyim.
Çok kötü bir zevkim var, biliyor musun?..
Duygulara gelince, kolayca duygusallaşıyorum.
Sinemada ağlayan ve yüzünü saklayarak çıkanlardanım.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

O günler ki!..
Sen ne iyisin ne de kötüsün, geldiğin gibi değil gittiğin gibisin.
Sadece nefes alıyorum.
Ve sen dayanamadın putlarına köle olmaya.
Ve zamandan daha fazlasıydım sen giderken.
Aşkın bana eziyet ediyor.
Çünkü köprü görevi görmüyor.
Çünkü köprü tek tarafta durmuyor.
Onun güvensizliklerle dolu utangaçlığına tutuluyorum.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

Gerçekten yanınızda olan, elle tutulur, size sarılan, sizi şımartan, size ilgi gösteren, kendinizi önemli hissettiren birine aşık olun.
Sizin için var olan birine aşık olun.
Hayatınızda gerçek olan birine.
Sadece zihninizde bir fantezi olmayan birine.
Gerçek aşk rüyalarda değil.
Zırhınızdan yüreğinize ne kadar uzaklık var?..
Günlük küçük detaylarda yaşar.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

Ruhunuzu dinlendiren o kucaklamada.
Sizi görülmüş hissettiren o bakışta.
Hiçbir açıklamaya ihtiyaç duymayan, sadece orada duran ve sizi tutan o varlıkta.
Daha azına razı olmayın.
Çünkü siz, sizin kadar gerçek, ayaklarınızın altındaki toprak kadar elle tutulur.
Ve cildinizdeki güneş kadar sıcak bir sevgiyi hak ediyorsunuz.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

Daha çok yaz, daha çok yaşa ve sadece zihninde değil.
Kalbinin her atışında senin için var olan bir aşka inanmayı asla bırakma.
Ama bana daha önemli bir şeyi de gösterdi, deliler şeyhi.
Beni koşulsuz nasıl sevebilirsin, sokak çocuğu ol dedi.
Bacası tütmeyen bir eve bakarak, gerçek hayatla nasıl bağlantı kurulur, gör dedi.
Huzur evinde pencereden birini seyredenin elini öptürdüğünde.
Duygusal yamalarla boşluğu doldurmayı nasıl durdurabiliriz öğretti.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

Ama her putla girişim seni daha da derinlere batırıyordu.
Dünyaya bağımlılık değildi mesele.
Ey gönül, seninle birlikte olma arzumu asla kaybetmeyeceğim.
Belki de aşk sadece kendini bulmak değil.
Kendini başkasında keşfetmektir.
Sen okyanussun.
Çünkü her şeyi kuşatma, engin olma yeteneğine sahipsin.
Hayattan ve insanın kendinden kopuşuydu.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

İnsan kisvesine girmiş bir köpek gibisin.
Kendimi iyileştirmek için her şeyi denedim.
Dünyalık putlarla sürekli kendini aldatma.
Çünkü sorun onun ne yaptığı değildi.
Hissetmekten kaçındığım şey buydu.
Hayatınızı değiştirmeye ve aradığınız huzuru bulmaya hazır mısınız?..
Seni seviyorum ve senden korkuyorum.
Ve bunu sana asla gerçek sesimle.
Bu yavaş, derin, hüzünlü sesimle söylemeyeceğim.
İşte bu yüzden sana bilmediğin bir dilde yazıyorum.
Beni asla okuyamayacaksın.
Ve aşkımı asla bilemeyeceksin.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

Ne olduğumuzu biliyoruz.
Ama ne olabileceğimizi bilmiyoruz.
Dünyayı bilmek isteyen, onu önce kurmak zorundadır, hem de kendi içinde.
İçsel engellerinizi nasıl aşacağınızı keşfedin.
Amacınız ve özünüzle yeniden bağlantı kurun.
Gerçek ve derin bir dönüşüm yaşayın.
Yeniden doğdum, bir kuşun kafesini bırakıp uçması gibi.
Bir canavar beni kovalıyor, ben kaçıyorum.
Ama korkan o, yardım için beni kovalayan o.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

Her zaman yan yana çarpan, sıkmadan tutan, karşılığında hiçbir şey beklemeden sarılan o kalpler.
Her zaman teheccüt vakti olmazsa olmazlar.
Tek kelimeyle muhteşemler şems vakti.
Çok teşekkür ederim garib gönlüm, sarılmayı unutma!..
Dünya beni cehenneme götürdü.
Bana cenneti göstermek için.
Ruhumu açığa çıkardı teheccüt vakti.
Beni şeytanlarımla yüzleşmeye zorladı.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

Yıkıcı kalıplarımı gördüm.
O aynadaki benin, yiyecekte, içecekle, dünyalık putlarla değilde.
Şems vakti bir kabir başında dikkat dağıtmada sevgi aradığını gördüm.
Hiçbir şey mükemmel olmasın, her şey dua tadında sevgiyle olsun.
Bazen bu zamana ait olmadığımı.
Yerimin harflerden ve dizelerden oluşan bir geçmiş olduğunu düşünüyorum.
Orada kelimeler sadece kelimelerden ibaret değildi, onlar ruhun ifadesiydi.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

Aşk kördür, kendine ayna bulamayana.
Yaşını, rengini, sınıfını göremeyenlere.
Ne yakınlık, ne uzaklık yoktur.
Onun için dün bugündür, bugün ise sonsuza kadardır.
Aşk sessizdir, bir opera seyreder gibi.
Deli, aklı kıt bir adam gibi, tiyatrocudur.
Bilgisiz, ama bu kör, dilsiz, deli ve bilgisiz adamın bir anısı var, hem de çokça, sinema gibi.
Ben boş lafların zamanına ait değilim.
Ruhum her harfinin hakikati kanayan bir geçmişte yaşıyor.
Her karşılıksız seven kendi sözünü öldürür.
Biz onların cellatlarıyız.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

Bir karşılıksız sevenin diğer gönül tarafından desteklenmesinden daha büyük bir güç yoktur. O görünmez kucaklaşma, o sessiz suç ortaklığı, o hiç sönmeyen ateştir.
Çünkü biriniz düştüğünde onu kaldıracak birileri mutlaka bulunur.
Kendine daha yâr oylamamışlar bizi nasıl karşılıksız sevecekler.
İnsanlar sizden uzaklaştıklarında bırakın gitsinler.
Bazı ruhlar bunu her gün hisseder.
Geçmişle başka bir hayat arasında paralel bir alanda sıkışıp kalıyoruz.
Bizi görmezden gelen insanlar bizim hayatımızda yeri olmayan insanlardır.
Kaderiniz asla sizi terk eden hiç kimseye bağlı değildir.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

O günün berraklığı içinde bir gölge taşıyordu.
Ve bu onların kötü insanlar olduğu anlamına gelmez.
Bu sadece hikayenizdeki rollerinin bittiği anlamına geliyor.
Sadakati, dürüstlüğü bilmeyen, duygusal zekâdan yoksun insanların kalbindeki sevgi geçicidir.
Biz aşkı, bize bir şekilde hayatı geri veren her şeye diyoruz.
Aşk bize gelmeyince nereye gider?..
Ey garib gönül, sen birçok insan için fazla büyüksün, nefes al.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

Birdenbire yaşama fikri aklıma geldi.
Acaba yaşıyor muyum diye merak ediyorum.
Yaşamanın ne olduğunu bilmiyorum.
Karda meleklerin duasını alarak saatlerce yürümek.
Bacası tütmeyen evleri seyretmek.
Sokakta, hastane, otogarlarda, tren garlarında hak köşelerinde yatanlarla bir bardak demli çay içip.
İnsan olmanın orucunu açmak için.
Teheccüt vakti günahlarıma kefaret namazı kılmak.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

Kitaplar okuyarak, şiirler, romanlar yazarak müzikle, sigarayla, kahveyle dolu bu yalnızlığa ihtiyacım var.
Sanırım hayatı yaşamak, ondan zevk almak anlamına geliyor.
Sanki hayatını hiçbir şey yazmaya ve düşünmeye adamış gibi gezerek.
Özgünlüğü olmayan, kârı olmayan fikirler üretmek için.
Kimsesizler kabristanındaki tarzı, çocuksu.
Ama yüce duygular; en rafine, boş derinlikteki ne kadar saçmalık varsa.
Herkes yanarken, ben insanlığın sokaklarında üşümek için varım.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.

Üzgün ​​olduğunuzda mutlu müzik dinleyenlerden.
Veya kendinizi putlarınızla mutlu şeylerle çevrelemeye çalışanlardan mısınız?..
Rafine boş derinlik duygularınızı kabul etmemek ve bastırmaktır hayatınız.
Ruhla ilgili olan şey görülemez, zihinle ilgili olan şey görülemez.
Ruhla ilgili olan şey görülemez.
Bu görünmezlik komplosu nereden geliyor?..
Kendine vefasızlar için hiçbir kelime karşılıksız sevmek için görünmüyor.
Belki de en sonunda görünmeyen en gerçek olandır.
İşte benim sevincim bu.
Yaşamak için dünyaya tapmış putları gölgesindeki kimseleri de ölülerden say.
(Y.ed - Aşkın Renkleri Albümü)

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 21.2.2025 19:40:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Şems bana şunu öğretti!.. Dünyada bir kişi üşüyorsa, sen ısınamazsın. Artık ben ısınamıyorum... Hz. Pir Mevlâna Celaleddin Rumî (k.s)

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    "Yama..."

    Aslı eriyorsa
    Yama da tutmaz, boşunadır
    Çaba...

    Aslı varken "puta" tapanın da hali böyledir,
    Onları ısıtmak, tatmin etmek pek mümkün değildir...

    Tebrikler Engin Bey...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)