Duygusal Travmalar - Garib Çoban
Bir tür şems vakti bekleyişi benimkisi.
Senden beni düşünmeni istemiyorum.
Ama sadece beni unutma der putlarını kıramayınca.
Her zaman hatırlanacak sarılmalar olacak.
Samimi alna konan öpücüklerde kalır besmelenin sırrı.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Kâl makamından hâl makamına geçmedikçe iman kavi olmaz.
Gönül ile hallenebilme:
Ne büyük zenginlik...
Kutlarım Üstadım
Sağlık ve afiyet dileklerimle.
Gönül dolusu selam ve saygılarımla.
"Burası sebepler âlemi, gör geç, belle geç, durma geç."
Bu âlemde o kadar çok sebep ve haliyle sonuç var ki...
Bu âlemden ebedi âleme giderken de o kadar çok müspet ve menfi sonuçlarla, günah ve sevaplarla gideceğiz ki...
Şimdi biz, şiirin hikâyesine mi bakıp âlemi görüp geçelim, belleyip - öğrenip geçelim yahut durmayıp geçelim?
Yoksa, şiirin tamamı nasihatlerle, öğretilerle, hadis ve ayetlerle dolu dizlerinden dersler çıkararak mı görüp, belleyip, durmayıp geçip gidelim?..
"Sebep - sonuç" denildiği aşikâr.
"Ektiğinden farklı şey biçmeyi umma" diyorsunuz yani.
Bizler, bize verilenenlerin kıymetini bilip ona göre davranmalı ve verene şükretmeyi de ihmal etmemeliyiz.
Saygı ve selamlarımla...
Tasavvuf şiirlerini genelde hece vezni ile yazılmış olan eserlerde okuruz, serbest şiirlerde çok nadiren karşımıza çıkar, bu hususta tasavvufi dokunuşlarla yazmış olduğunuz dizelerinizde kaleminizin ayrı bir tılsımı var takdire şayan öncelikle can-ı gönülden tebrik ederim.
Şiirin teması ve işleyişi yaşanmış ve yaşanılması mümkün olacak bütün olasılıkları ayrıntılı bir şekilde kaleme almanız okuru aydınlatırken aynı zamanda okuma keyfinide yaşatıyor kutlarım.
Nice güzel eserlerinizi okumak dileğimle.
Selam ve saygılar sunar, esenlikler dilerim.
Emeğinize yüreğinize sağlık üstadım. Değerli kaleminizden anlamlı ve harika bir şiir okudum. Kaleminiz var olsun. Selam ve saygılarımla
"Gördüğümüz biz değiliz, birbirimize baktığımız sevginin yansımasıdır."
Aşk güzelliktir. Güzellikle hamhal olmak gerekir, gönül sağlığı bakımından... Yüreğinize sağlık.
Tebrikler hocam yüreğiniz dert görmesin kaleminiz daim olsun yine anlam dolu bir şiir okudum kaleminizden nice şiirlere inşallah
Sonsuz saygılarımla
İnsanı tanı,
Ama değiştirmeye kalkma,
Herkes olduğu kadardır...
Olacağı yere varır zaten herkes
Her şey...
Diyor, özetle..
Tebrikler Engin Bey...
Seccadeyi her vaktin hatırasına
yere atın, secde mahalli alnınıza
defalarca öpücükler atsın. Beş vaktin
birinci vakti kainatın yaratılmasının
altı gününden birinci gününü hatırlatsın,
insanın rahm-i maderinin ilk anını,hatta
baharın başlangıcı, islamın başlangıcı,
insanların en güzelinin dünyaya teşrifleri
gibi vakitleri hatırlatsın, teheccüt vakti ise
kainatın altı günde yaratılışının altıncı
gününü hatırlatsın ve ha keza.. demek
vakitlerin hikmeti buymuş.
TEBRİKLER SAYIN DEMİRCİ
Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta