Neden zaman zaman ruhumuzu bir bunalmışlık hali sarmalar? Çok düşündüğümüz için mi bir şeyleri? Ya da çok önemsediğimiz için...
Yoksa bu durum, kırılan hayallerin ve tükenen umutların bir belirtisi midir sadece?
Sahi ne kadar inkar etsek de kuruyoruz değil mi adına hayal denilen şeyleri, olmayacak bir zamanda, olunmaz biçimlerde?
Neden yanlış şehirlerde arıyoruz masal diyarların kapısını? Neden her masalda bir Prens, bir Prenses olur, finalde kavuşulur ve her masalın sonu muhakkak mutlu olur zannediyoruz içten içe..
Ruhumuz mu çok aç sevgiye? Yoksa sadece inanmak istemenin bir tezahürü müdür bu?
Peki ya korkulan olur ve umutlar gerçekten tükenirse ne olur? Bırakırsak mesela artık hayal kurmayı? Barındırmazsak yüreğimizde, sevdaya dair kıpırtıları? .. Daha mı yaşanılası olur dünya? Yoksa kaybeder miyiz bu defa bizi biz yapan her şeyi?
Kabullenmek lazımdır belkide bu durumu. Belkide korudukça kalıcı oluruz yüreklerde, bizi biz yapan duygulu ruhumuzu...
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,