nasıl da yakıyor akşamın müziği / bildik
bir tango, sonrasında belki bir vals, dans edenler / dinlerim,
saçlarını rüzgara bırakmış bir güzele bırakıp da kendimi / denize
bakan caddelerinde görmeliydiniz martıları.
ah, yalnızlık!
kendim gibi sessiz olurdu gürültüsü / küçücük
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Gariptir... Şiirin başlığıyla örtüşen duygular yaşamıştım bir süre önce. Göcek' in Gökçeovacık Köyüne giderken Bir köy okulunun önünden geçiyorduk. Okul sanki ağlıyordu terkedilmişliğine. Cıvıl cıvıl çocuk seslerini özlemişti sanki. Belki de gurur duyuyordu önündeki direkte sallanan bayrağımızdan, her pazartesi ve cuma günleri okunan İstiklal marşımızdan, her sabah okunan andımızdan...
Bazılarına saçma gelse de, eşyaların ruhları, duyguları olduğunu varsayanlardanım....
Yeni eğitim politikaları bu eğitim yuvalarını çürümeye mahkum etti. Hep düşünürüm, halıcılık, arıcılık, el sanatları, köy kadınlarına eğitici etkinlikler için bu binalardan yararlanılamaz mıydı?
İşin kötüsü çocuklarımıza, torunlara bırakacağımız denizlerimizin göyüzünün mavisi de kalmadı, kirlendi.
Çok anlamlıydı değerli şiiriniz. Kutladım içtenlikle Refik bey... Nicelerine... Saygımla...
avlulardan dışarı uğurladıysak kendimizi evet duygular özler...Bir martı sesinde, denizin dalgalarının çığlığında,gök yüzüne düşen yıldızda ve hep umudu boyadığımız mavide...
adım adım yürürken İstanbul sokaklarında. ya bir güvertede rüzgarı yüzümüzde hissederken eskiden gelen bir iç ses farkında olmamızı sağlar...
ne kadar uzaklaştığımızı...
harika bir şiir okudum...
gönülden kutluyorum...
Saygı ve sevgiler..
Unuttuğum bir iki şeyi daha yazayım istedim.
Böyle şiirler bulmak, yazmak istediği bir çok
şey olup ancak onları sözcüklere dönuştüremeyenlere
yol haritası gibi oluyor.
Ağlamak, gülmek, özlemek, mutlu-mutsuz olmak bir sürü duygu sadece insanın ifade edebildiği. İşte tam da burada ya insanda bunların hiç biri çok istemesine rağmen olmasaydı insan nasıl insan olurdu...? Görünüş olarak insana benzerdi sadece.
soyut-somut her şeyin bir karşılığı olduğuna göre eminim duygular da insanı özlüyordur.
Sonuç ne olursa olsun kesin olan şey bu şiirin çok güzel bir şiir olduğu.
sayın refik yeşil hocam şiiri okurken düşündüren bir tem sezinledim
kesme işaretinden sonra kullanadığınız tek kelime düşündürüyor insanı sonra farkına vardım mısra içinde düzgün kurulacak cmle içinden alına bir sözcük sonuna kesemeden sonra eklenmiş be bir başka gizemli olmuş
aslında kesemden sonra kulla ulan kelime bir sonraki mısranın öznesi gibi olmuş
böylesine ustalık her kalemin içi değil kutlarım
========================================
Bir İstanbul hatırası gibi sevinç ve neşeyle başlayan bir günün hikayesi gibi okuyanı imrendiriyor şiir neredeyse; ama ya sonra devam edilmesi istenirken neşenin, birdenbire hüzne ve üzüntüye dönüşen duygular karartılı ve durağan eskiye başlıyor bir özlem... Ve şiirin başlığı, duygular bir önceki zaman dilimindeki insanı özlemeye başlıyor. Çok güzeldi Refik Bey, yürekten kutlarım. Selam ve saygılarımla esen kalın.
ah, yalnızlık!
kendim gibi sessiz olurdu gürültüsü / küçücük
avuçlarımda İstanbul kadar / bırakmışım
akşamın müziğine kendimi / geçen
vapurların güvertesinde oynaşır gibi martılar / uzatsam
başıma çarpacaklar eminim, o kadar şen şakrak.
---Hocam içli bir şiir okudum duygunun hası var özünde sizi ve şiirinizi kutluyorum saygılar sunuyorum
Neden olmasın... Belki de kimi zaman öne çıkan duygular., o duyguların o kişiye özleminin neticesi., duyguların vuslatıdır...
Şiiriniz kimi zaman denize ., kimi zaman gelip geçenlere baktırarak kendini defalarca okutacak güzellikte...
Kaleminize sağlık sayın Refik Yeşil...
Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta