bu; hayat kod adlı sürünme yarışında,
zaman civa gibi kıvrıla kıvrıla akıp gider
vermeden aldıklarını geri.
insanlıktan uzaklaştırma cezası alanların
çığlıklarıyla ezilir ruhumuz.
bilir misin
sen; karlı dağlarının doruklarında laleler toplarken,
hepsini çakallara çaldırırsın.
hayatın küçük karakollarında
tanın kızıllığını kanınla boyarlar
Anadolu ya adını veren analar ağlar..
seksenlerin kanlı çarşafa bulanan yıllarından sonra
o koca koca şehirlerin duraklarında küçülen insanlar
umutsuz, yarınsız öğütürken zamanı
sıkılmış limon gibi dönerler işten.
yakaları emekerinin teriyle kirlenir
kanıyla beslenen keneler parayla aklar kendini.
ve onların arabaları sadece seçim zamanı
ciğerlerinin eksoz dumanlarını boşaltır varoşlarda.
tek ekmekle dönen erler
ellerini saklayacak yer bulamazlar kapıda
bilir misin
kaç bebe; baş kaldıran işsiz babasının cesediyle bakışır.
yıllar sömürüsünden ödün vermeden
derin izler bırakır yüzlerimizde.
duygu açı insanlar üretir hayat fabrikaları....
bu yüzden hiç doyan olmaz
hep aç kalkarız aşk sofrasından.
aşk; nasırlı ellrimiz gibi bakıştığımız zamanlar
hep gitme telaşındadır.
şimdi; sızılarını tellerinde hisseden
bir keman olur yürekler
kaş konçerto tüketir ki birikmiş acıları
yeter mi notalar, aciz kalmaz mı.
dolaşır yalnızlığımız it gibi sokak kapımızda
terimiz küser kendi tenimize
bedenler firar eder, susar binlerce kez.
beklemek niye bu durakta, yolculuk nereye
yarın ilk günü kaçınılmaz sonun...
bilir misin...
Sonay Uçak GürlekKayıt Tarihi : 22.10.2009 17:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)