Duy beni çocuk!
Sesimi duy!
Derin acılardan sesleniyorum sana,
zifiri karanlıktan..
Dipsiz uçurumlardan,
sessiz çığlıklardan,
sarılmaz yaralardan,
zindanlardan sesleniyorum,
sesimi duy çocuk;
oradasın, biliyorum!
Bak bana çocuk!
Yıkılan duvarlarımdan sızan karanlık ışıklara bak!
Dünya denilen bu köhne zindanın,
köhne duvarlarında asılı kalan anılarıma bak!
Bana bak çocuk, bak bana!
Demir parmaklıklardan soğuk duvarlar ördüğüm gençliğime bak!
Kara değil artık saçım..
Aklandım artık, çokça yaşlandım..
Titreyen ruhumla huzura açım..
Çok aradım da bulamadım,
sırtıma yüklediğim günahlarıma yaslandım..
Sadık toprağa yar olmuş eski sevdalar,
eski, lakin gerçek sevdaların üstünden,
Asırlar geçmiş çocuk, asırlar..
Yarına kurban ediliyor şimdi,
can tetikte verilen kıymetli sırlar..
Duy beni çocuk..
Sesimi duy..
Haykırışımı diyemem;
fısıltımı duy!
Yaşlandım dedim ya çocuk..
Çınlatmıyor artık sesim;
zindandan dünyaya yetmiyor sesim..
Titriyor tenim, titriyor nefesim..
Tut beni çocuk!
Elimi tut..
Elimi de değil,
hayalimi tut;
çok soğuk dünya..
Zindan çok soğuk..
Güneşti tek hayalim..
Hayalimi tut çocuk..
Bana güneşi tut..
Mehmet Emin Kadıhan
17 Kasım 2012 Cumartesi, 00:24
Mehmet Emin KadağanKayıt Tarihi : 20.4.2013 07:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yüreği bir beyaz bulut temizliğindeki kız kardeşime ithafen..
TÜM YORUMLAR (1)