Vakit,günün ikinci yarısını vuruyordu.
Şehrin kenar mahallelerinden bir cami de
Öksüzoğlu FERHAT'a,sela okunuyordu....
Aslında adı bir yerlerden aşinaydı....
Amma; Kim olduğunu bilemedim ya..
Yılın baharı,yazı,güneşi dururken,
Soğuk kış günü,olacak şey miydi bu?
Bizimkisi öyle sıradan...
Konuşuyoruz işte,havadan,su dan...
Ne varsa sarıyoruz,boş bir makara
Toplanmışız o kadim dostlarımazla,
Masamızda fukaralık üstüne muhabbet...
Seslendi yine o şom ağızlı gudubet,
HEY...Duydunuz mu? bre,millet...
FERHAT emmiyeydi bu sukutu sela,
Haydi ne durursunuz,koşun avluya...
Meğerse dün gece,direnişleri tükenmiş,
Bir duvar dibinde,bedeni buz kesmiş,
Öyle naçar ve küskün,HAYATA VEDA ETMİŞ.
Cesedini bulmuşlar bu sabah...
Patlak bir sokak lambası altında.
Öyleya,biz topyekün haddimizi biliriz,
Garibler,bi kesler mezarlığında....
O'na da,üç beş küreklik yer eşeriz,
Delikanlının hasıymış FERHAT,
Yiğitler gibi gömer....
Sonrada paşa,paşa döneriz.
Kim bilir....
Bundan sonra hangi duvar dibinde,
Hangi sahipsizlerin naaşını alır,
Yine bu mezarlık yollarına DÜŞERİZ.
NOT=YAŞANDI ve GERÇEKTİ..
Atiye DanışKayıt Tarihi : 24.4.2008 18:00:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Atiye Danış](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/04/24/duvar-dibi-olumler.jpg)
sizin düşünceleriniz bende o zaman ouşmuş ki bu şiiri yazmışım sizn ferhatınız benim AHMET AMCA m aynı akibeti yaşadılar
Ahmet amca
Giderken amacı yok,gelirken de olmamış
Altmış yıl yaşamışta, kendine eş bulmamış
Düşünmemiş yarını,gününü gün eylemiş
Bu gün buldumsa yerim,yarın hak kerim demiş
Eşi,işi olmamış,sıcak aşı olmamış
Yaşlılığı düşünüp,tedbirini almamış
O şimdi yatağında yaşlanmış bir hastadır
Azrail’i döşünde, can almak kastındadır
Kurtulmak imkansızdır, ecelin pençesinden
Herkes döner sırayla, bu yolun köşesinden
Ne atlı geçer bu yoldan,ne rastlanır yayaya
Gelmiş yolculuk sırası,şimdi Ahmet amcaya
Bir şey anlatmak istiyor ağlamaklı bakışlar
Üzüntüyü belirtir,yanaktan akan yaşlar
Onun hayatında da ne fırtınalar esmiş
Belli ki yaşamaktan artık umudu kesmiş
Hep hırpalamış durmuş onu hayat kırbacı
Ahmet amca çaresiz, hala çekiyor acı
Azrail’i dost diye çağırıyor sonunda
Verecektir ruhunu,vakit geldiği anda
Bilinmez müze gibi kalacaktır otağı
Hep bekleyecek onu, kırık şarap bardağı
Çekintinin simgesi,alnındaki çizgiler
Anlatmak istiyordu,yetmiyor saniyeler
Paylaştığı son anlarıydı hayallerinin
Anıtı gibiydi sanki,gülmeyen kaderinin
Perde,perde inerken,gözlerine karanlık
Gırtlağında hıçkırık, düğümlendi bir anlık
Bir asrın bittiğine bile tanık değildi
Ahmet amca, altmış yıl yaşadı ve yenildi
Dünya, bu gelenlerin, hiç birine kalmıyor
Ecel,hayata nokta,insan ibret almıyor
Onun tertemiz naşı, neler anlatıyordu
Şimdi başındakiler,hep ona bakıyordu
O cenaze asırlık çınara benziyordu
Her dalında bir ayrı efsane geziyordu
Bir dalında dertleri,diğerinde çileler
Birinde gülmez kader,öbüründe hayaller
Umutları bir dalda, kurumuş yaprak gibi
Desen,desen suratı,çatlamış toprak gibi
Altmış yıllık hayatı anlatan bir tarihti
Hayatının özeti hiç gülmeyen talihti
Dünyanın Ahret’e, bir hatırasıydı o
Giden yolcuların, en sonuncusuydu o
Ufuktan caddelere iner iken kızıllık
Kucak açmıştı ona, gel diyordu mezarlık
Uğurlayanlar üzgün,gözler ise buğulu
Onlarda gün gelecek, kat edecek bu yolu
Saatler adım,adım ilerliyor bu anda
Gidiyor Ahmet amca,dört kişinin omzunda
Şair Yusuf Değirmenci
Yoksulun Ölümü
Dar gününde elinden tutmayacak sa devlet,
Vicdan firar etmesin, insaf hiç şaşırmasın..
Bir de sahip çıkmaz sa, bel bağladığın evlat
Allah elden ayaktan, kimseyi düşürmesin...
Kulak veren olmadı, yoksulun avazına..
İki damla yaş aktı gözlerinden ağzına,
Yutkundu, çıkmadı söz, dolandı boğazına..
Allah kimseyi evlat eline düşürmesin...
Yoktu, yoksuldu, naçar, ele güne muhtaçtı..
Adam düşünce çaptan, karı da ele kaçtı.
Oğlu var, kızı vardı, ama onlar da açtı,
Allah gördüklerinden kimseyi düşürmesin...
Adam, olan aklını sonunda yitirmişti,
Onu öyle sahipsiz koyanlar bitirmişti..
Kader onu yoksullar evinde yatırmıştı
Allah kimseyi sıcak yuvadan düşürmesin...
Birgün köprüde yattı, birgün çıkmaz sokakta,
Dondu yorgun bedeni, kaldığı soğuk parkta..
-Yoksulun biri- dendi, şimdi cesedi morgta,
Allah vicdansızlara kimseyi düşürmesin...
Antalya-2008
Halil Şakir Taşçıoğlu
Delikanlının hasıymış FERHAT,
Yiğitler gibi gömer....
Sonrada paşa,paşa döneriz.
vay be.......hüzünlü ve de çok güzeldi....saygılar
Delikanlının hasıymış FERHAT,
Yiğitler gibi gömer....
Sonrada paşa,paşa döneriz.
Kim bilir....
Bundan sonra hangi duvar dibinde,
Hangi sahipsizlerin naaşını alır,
Yine bu mezarlık yollarına DÜŞERİZ.
TÜM YORUMLAR (14)