"Doğaya uzaktan bakmak ve onun güzelliğini anlamlandıran hayallere dalmak çok az insana mahsus bir özelliktir. Zafer barajının puslu güzelliğini izliyordu eprimiş pardesülü ve fötr şapkası elinde olan kahramanımız Turgut.
'Benim bu yalnızlığım, benim bu dalıp dalıp gittiğim uzaklık bana mı aitsin?' dedi manzaranın hayalle birleştiği yere uzanarak.
Küçük deri çantasını bileğine dolayıp, fötr şapkasını kafasına geçirdikten sonra ilçe merkezine uğradı ve karnını doyuracağı bir yer aradı. Yarı aydınlık, köhne bir lokantanın yanında durdu. İçeriye adım attığında lokantanın ocak kısmında odun ateşiyle cızırdayan etin kokusunu çekti içine. Dal gibi ince kara kuru olan garsona kanat ızgara ve yayık ayranı getimesini söyleyip, verdiği siparişin gelmesini bekledi.
Yemek tabağının geniş alanına dizilmiş kanat ve ortasında kalıp halinde bulunan pilavı yedikten sonra hesabı ödemek için lokantanın çıkış kapısına yakın ağzında kürdanla kasada oturan ve patron olduğunu tahmin ettiğimiz şişman adamın yanına varıp hesabı ödedikten sonra lokantadan dışarıya adımını attı.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta