Düşünürken Düşünememek Mi? 12

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Düşünürken Düşünememek Mi? 12

Oysa bir ibadet olduğunu söylediğiniz, idareciliğin; kuralını, kaidesini, toplumsal ittifaklarını, belirme sınırlarını koyamadan, sırf bir öznelci ibadet hissini duyarak, nasıl devindireceksiniz? Efendim sizin belirlediğiniz, 8 -17 saat aralığına göre denebilir. Bu saatler aralığında görevini yapmış olan biri ibadet etmiş gibidir dene bilir! İyi de bu 8-17 Aralığı ibadetin belirlediği bir devinme düzenleşmesi değil ki bu devinişi ibadet sağlıyor olsun. Ya da bu devinmede ibadet, kendisine bir yaptırım payı çıkarıyor olsun. Denebilir ki efendim sayın ki bu mesai aralıklarını da ibadetler söylemiş olsun!

Bu kes de, insanlar yükümlüleşemediği, bir sağlayış içine giremediği, ilişkileşmeyi nasıl inanç konusu edebilecekler? Hiç kimse traktöre biner iken ya da uçak kaptanlığı yapar iken veya ülkeyi yönetir iken ibadet ilkesi böyle söylüyor diye; ne tarlaya giderler, ne uçağa binerler, ne de devleti yönetirler. Hepsi de maddi bir yaşamın sağlanması için zaruretçi bir davranıştır. Sizlerin koyduğu ilkelerdir. Oysa bu mesai aralığı karşılığında bireyler, toplumdan ücret alıp yaşamını sürdürürler. Hâlbuki ibadetlerin gerek toplum içinde, gerek sosyal yaşam içinde, hiçbir karşılığı yoktur. Kimse size namaz kıldınız diye iaşe ya da maaş vermez.

Ve hiç kimse ibadet ederek, sırf ibadetçi devinmeleriyle, gerçekleşerek söz gelimi buhar gücünü uygulama alanına sokamaz. Rutin ibadetleri olan bir insan, bu türden söz gelimi radyoyu da bulmayı başarmış olabilir. Ancak bu başardığı iş, ibadetine göre değil, nesnel ilişkilerine göre sağlanmıştır. Yiyeceği, giyeceği, güvenliği, ekipmanları, teknik bilgileri gibi her şey ibadet ilişkileri ile sağlanmış değildir. Aksine toplumsal yükümlüleşmenin değiş tokuşu ile gerçeklenmiştir. Bunlar aslı astarı olmayan boş demagojilerdir. İbadetin alanı kişilerin özelidir. Kişi özeli bir üretim ilişkisi olmayıp, birçok tüketimleri sonrasında, kişilerin yaşantılaşmalarında, öznelce, insanca ve huzur içinde oluşun duyum ilişkisidir.

Şimdi paradoksları bir toparlayalım. “İyi bir idareci olmak, ibadettir” sözünde ibadetin iki fonksiyonu olacaktır. Ya idareciliği ibadet belirleyecektir. Sizde ona uygun davranmakla ibadet etmiş olacaksınız. Burada ibadetlerin değişmezliği ilkesi unutulmamalıdır. İbadetinizin ibadet olması için idareciliğinizin de değişmez olması gerekecektir. Değişmiş bir idareciliği yapar olmanız demek, ibadetinizin ibadet olmaması demektir! İbadetler (ki burada idareciliktir) içinde oluştuğu koşullara göre söylenen fiillerin kutsallık anlayışlarıdır. Bu yüzden sizin içinde bulunduğunuz koşullar değişse bile ibadetler değişmez!

Hâlbuki nesnel ilişkileşmeler ve girişmeleri somuttur. Zamana göre değişir. Henüz ortaya konmamış olan nesnel girişme durumların idaresini, ibadetlerin önceden söylemesi imkânsızdır. Söylense bile, ortada somut ameliyesi (o şeyin idare edilişi) olmayacağı için söylem, saçma ve anlamsız olacaktır.

İkinci halde de idarenin nasıl olacağını siz söylersiniz. İdarenin her değişmesini yine siz söylersiniz. İdareniz ne şekilde gerçeklenmiş olursa olsun, sizin için; “İyi bir idareci olmak, ibadettir” olacaktır. İyi de kuralı (idare edilişi) sizin belirlediğiniz yönetim (ibadet) , ibadet olamaz ki. İbadeti belirleyen kaynak, insan değildir.

Kısacası ibadeti tolum işleyişine sokmak olabildiğince yanlıştır. Hâlbuki inançlar halk yaşamı içinde ve kişi özelinde olduğu zaman, siz ibadet ederken; ibadetleriniz sizden ne bir ortada bulunuşun ifadesini ister. Ne bir şartlarının ortada bulunmayışla çelişkiye düşer. Ne de değişmenin yada değişmemenin çatışmasını talep eder. Ne de siz, bir ibadet kuralını söylemiş olma gibi bir yanlışlığa düşersiniz. Her şey yerli yerine oturur.

Görülüyor ki ibadetler; genelde de dinsel inanmalarımız, toplumsal olanı ve toplumsal devinmeleri ortaya çıkaran bir ilişkileşme, değildirler. İbadetlerin sürekli olarak, nesnel ve toplumsal ilişkileşme karşılığı ortaya konamadan, üretimsel bir devinme yaptıramazlar. Zaten toplumsal ilişkileşmeler inançlar sayesinde ortaya çıkmış da değildirler. Aksine inançlar toplumsal işleyişle, daha bir gelişir ve devinir olmuşturlar.

Bu nedenle bu tür sözler toplumsal işleyişlerin üzerini örtmeğe matuf, insanın düşünme ve insanların anlama yeteneğini iğdiş eden bir söylemdir. Oysa bu sözü bir ilahiyatçı, bir din adamı, toplumda değil de, halkın içinde söyler olsalar; bu sözler çok büyük anlamlar taşırdı. Ve kişilerin kendi iç anlamalarına özgü devinişler olurdu. Böylece kimsenin sorgulayıp, sorgulaşamadığı, kişisel öznellikli olurdu. Kişiler erinçsel devinmeli olurdu. Özne etkili yaşam anlamaları ortaya konabilirdi. Ama bu da kişinin iç dünyasında olan bitendir. Kimsenin onu mesul tutmayacağı özel ve öznel değerlenmeli bir yaşantı geliştirme olacaktır.

Düşünme, kıyas yapma, sağlayışları açısından, şunu da belirtmekte yarar vardır. İbadet sorumluluğu kişi hayatınızın her alanı ile sizde sanal belirir. Sizle vardır. Ama sizin sadece kendi üzerinize yansıyan davranışlarınızın sadece size ait kısmında vardır. Toplumla girişirken nötralizedir. İbadetlerin umulan menfaat sağlayışları bu dünya için değil iken, toplumdaki emeğiniz, hemen bu dünyada gerçekleşen bir menfaattir. Bu nedenle de; “iyi bir yönetici olmak ibadettir” karşılığı ibadet olaraktan hemen bu Dünya’da sağlanmaz olacağından etkin bir yaptırım olamaz. Oysa idareciliğinizden (ibadetinizden) ötürü bir karşılığı hemen alır olacağınızdan, yöneten yönetmesinin karşılığını bu dünyada ve hemen alacağı için yönetmesi(ibadeti ibadet) olamaz. İbadetin bu dünyada karşılığı olmayacağından çelişir.

Yine bir ibadet yükümü, herkes üzerinde aynı şiddette bir gerçeklenme iken, söz gelimi sabah saat 9’da sınıfta ders verir olmamak, ya da 5 uçağında pilot olarak bulunmak veya 10’da polikliniklerde hasta kabul eder olmak, herkeste beklenir bir yükümlülük değildir. Bunu niçin yukarıdan beridir böyle söylüyorum, çünkü yönetim bir toplumsal beliriştir. İbadetse, bir öznel, sosyal, grupsal beliriştir. Siz toplumsalı, ibadetsel yerine koyarsanız; ibadet olanın da, toplumsal olmadığı; zorunlu olaraktan da ortaya konmak, zorundadır.

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 7.6.2010 11:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya