Düşünürken Düşünememek Mi? 11

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Düşünürken Düşünememek Mi? 11

Toplum içindeki kurumlar arası işleyişler, kendi özelliği ile işleşen, yükümlüleşmelerdir. Bunlar kendi içinde ve kendi dışında bir sorumluluklar bağıntısıdırlar da. Buradaki işleyişler, bunlara özgü düzenleşme ve işleşişler ve insan girişmeli sorumlulaşmanın adalet ilkelerini ortaya koyarlar. Buraların kendisine özgü kuralları vardır. Bu kurumlara özgü kurallar, toplumun uyacağı adalet ilkeleri, ya da demokratikleşmeler gibi anlayışlar içinde olamazlar. Söz gelimi askeri ilişkilerimiz, askeri adalet ilkesini ve askeri hukukiliği oluşturur iken, demokrasinin hemen hemen hiçbir uygulaması, askeri ilişkileşmelerde geçerli olmayabilmektedir. Yani hukuki ve adil olan bir durum demokratik olmayabilir.

Bu nedenle Adalet, demokrasiden daha kapsamlı düzenleşmeyi sağlarken, demokrasi böylesi kimi alanlarda hiç olmaya bilmektedir. Demokrasi: kurumların kendi iç işleyişinden çok üretimin dağılımı ve hizmetlerin sağlanılması bazında vardır. Otoriteye karşı bireylerin hak ve sorumluluklarının söz konusu edilir olmasının talepleş ilmesidir.

Üretimin dağıtılışını talepleşen süreçlerinin bir yurttaşlık hakkı kılınmasıdır. Bireylerin toplumsal amaçlı olanakları talep etmesi ve talebinin toplum tarafından dikkate alınır olması ve otoritenin talepçiyi muhatap kılar olmasıdır. Bu işleyişler içindeki aksamaları ve haksızlıkları, sizlerin 'düzeltilme olaraktan ' talep eder oluşunuzdur.

“İyi bir idareci olmak, ibadettir” söylemi yine akademik tabanlı kimi çok güncel görünen yetkelerin söylemidirler. Bu söz, kişisel bir düstur olabilir. Kişisel etik ve ahlak açısından kişilere bir motivasyon ya da kişilere öznel davranış eksenleşmesi basamağı olabilir. Yani bu durumda kişiler bazında manevi bir tatmin söz konusu olacaktır. Bunlar kişinin iç sezgisel, öznel duygularıdır.

Hiç bir toplumsal ilişki ortaya, bir ibadetçi ilişki koymak amacıyla giriştirilmez. Toplumsal girişmenin sonunda da, hiç bir ibadetçi sağlayışlar ortaya çıkarılmaz. Her toplumsal ilişki somut ve nesnel bir menfaat sağlayışlarınızın girişmesine dönüşür. Söz gelimi sabah görevine giden bir doktorla, tarlasını bir azim ve şevkle süren çiftçi, bu işleri; ibadet olsun, torba dolsun kabilinde yapmazlar.

Var sayalım ki böylesi bir ibadet olsun kabili girişmelerle ibadetçi sonuç ortaya koyar olsunlar! Böyle bir girişmede bu işlerin sürekliliğini ortaya koyamaz olurlar. Bu işin bilincini ortaya koyamamış olurlar. Bu işin girişecek zorunluluğunu ve sorumluluğunu ortaya koyamazlar. Yani olay giriştirenleri ortada olamayınca, sağlanışların girişmesi de ortada olamaz. Dolaysı ile etrafında çekenleş ilecek bir ekseni ortam oluşturamazlar.

Nesnelci girişmeniz eğer ibadet olsun bağlamında giriştirilse bile, sonuçta toplumsal yaşamdaki üretimlerinizin bir değerlendirilmesi olacaktır. Sorumluluklarınız, aksamalardan ötürü sizin yargılanmanız ya da denetlenmeniz, hak ediş ödenmeleri, ibadet algınıza göre olmayacaktır.
Sorumluluklarınız, idarecilik eder olmanız ya da üretim zincirindeki pay alışlarınız, üslenilme yetkileniş nesnelliğinize göre olacaktır. İbadetler, toplumda yükümsel olan zorunlulukları sağlayışlarınızın bir girişmesi değildirler. Aksine ibadet anlayışları belki de somut fiili edimlerinizin kendi vicdani anlama yükümlülüklerinizi, yerinize getirişteki ihmal, kusur gibi kimsenin bilmediği, beklide kimsenin hiç bir zaman bilemeyeceği, özür ve kabahatlerin kendi kendinize murakabeli, oto kontrolü olacaktır.

Ama bu, “İyi bir idareci olmak, ibadettir” sözü herkeste aynı yeğinlikte beklenebilir ve aynı yaptırımsal sonuçları elde edilebilir bir anlama da, asla olamaz. İbadet, kişilerin bir iç duyuş erincidir. Yani vicdani bir murakabedir. Ama toplumsal işleyişte olup bitenler, ibadetlere dayanarak inşa olunamazlar. İşte öznelliğinizi ya da inançlarınızı, “İyi bir idareci olmak, ibadettir” sözü ile toplumsal olana karıştırarak nesnelci normlar eksenine, ibadetçi anlayışı telakki ederek; yüküm yerine ibadeti giriştirmek budur. Toplumsal olanın yerine, sorumluluklarınız yerine; inancı koymakla hiçbir haklı girişme çıkarılmaz. Üstelik ibadetin değerlendirilmesini müspet olarak yapıp, sonuca bakarak yargılar koyamazsınız. İbadetin değerlendirme kaynağı müdahaleci olaraktan toplumsal işleyişle hiç ilişkili değildir!

Söz gelimi toplumsal hayatta, yaptığınız işten, ibadetçi algı duydunuz mu? Denerek iyi bir ölçme ve iyi bir sonuç ortaya koyamazsınız. Üstelik böyle bir anlayışla, toplumun kurallarını yeterince bilemeyip toplumsal sorumluluğunu tam bir idrakle duymayan birisi de, yaptığı işten ibadetçi algı duyduğunu söyleyerek sorumluluklarından yakayı sıyırmış olacaktır. Sizin bu tür ibadetçi yaklaşımlarınızdan ötürü, böylesi bir kişi, sorumluluklarını tam olarak yerine getiremediği halde, bilmez oluşundan dolayı, görevini yapmış olmanın iç huzur erincini çok rahatlıkla duyabilecektir!

Toplumsal hayatta, toplumsal eksenleşme çekeni olarak, kural ya da kaide dediğimiz, somut oluşmalı, belirme alanları var edersiniz. Örneğin, sabah saat 8 ile öğleden sonra saat 17 Aralığındaki 8 saatlik bir sürenin, mesai aralığı olduğunu düzenlersiniz. 12 ile 13 Aralığını da bir dinlenme aralığı olarak belirtirsiniz. İşte sizin ibadet ve gönül erinci dediğiniz bu toplumsal düzenlilikle işlenilmenin düzenci süren algılatışlarındaki vicdani (bilişti) olan kontrolüdür. Düzen ilkesine uymanın, algılanışı da somuttur, erinci de somuttur. Bunların dökümü de elbette ki somut olacaktır, sökümü de somut olacaktır. Burada düzen ilkenizde olacak değişiklik, ibadet ilkenizdeki değişmezlikle çatışacaktır.

Artık toplumun devinmesi, bu saatler aralığında üretime başlayacaktır. Kişiler bu saatler aralığında üretimde olacaktır. Bu sizin sınırlanmalı ve ilişkilikli girişiminizin devinmesidir. Bu saatler aralığında muazzam bir toplumsal faaliyet ilişkilenmesi ortaya konacaktır. Toplumsal sorumluluklarınız da, sorumsuzluklarınızın, bu aralıklar arasında, mümkün olup olmadığı, ya da bu aralıkların denetimin de belirecektir. Sabah saat 8 ile öğleden sonra 17 Aralığı, toplumsal bir çekenlik, toplumsal bir cazibe, toplumsal bir eksenleşme alanıdır. Zaman ve zemin koşulları çok somuttur. Takvimsel değerlere göre o toplumun işleyişi kararlıdır.

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 6.6.2010 11:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya