Düşünürken Düşünememek Mi? 10

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Düşünürken Düşünememek Mi? 10

Çünkü adalet, mülk ilişkisinin girişmesi sonucunda, yansımış olan bir anlamadır. Demokrasi ise; adaletten sonradır. Otoritenin, yönetici olarak buyruklaşması içinde, mülksel ilişkilerin, girişmesi ile ortaya çıkan anlamadır. Yine demokrasi insanın çok sonraları egemenlikleşen sınıflı yapıların, otoriteden talepleşmesine dönüşen, çok sonraki bir hukukudur. Adalet eskiden beri 250 yıl öncesine değin, teokrasi eli ile gerçekleniyordu. Nesnel otoritenin anlaşılması ile 250 yıldan bu yana, artan ve yaygınlaşan bir anlayışla, adalet demokrasi eli ile gerçekleşebilmektedir. Mülkün temeline oturmuş bir adalet öznel teokratik ve yamuk bir adalettir.

Bir kez adalet mülk üzerine, demokrasi de adalet üzerine oturdu mu, ilk ve son, baş ve son sarmallaşır olur. Neden sonuç ilişkisiyle sarmallaşan, karşılıklı bir bağıntı ortaya koyarlar. Birbirinin nedeni ve biri birinin sonucu gibi olurlar. Adaletçi anlayış, demokrasiyi bir kes ortaya çıkarınca, artık demokratik ilişkileşmeleriniz de, adalet anlayışınızı değiştirir. Yani demokrasi, adaletin değiştiricisi olmuştur.

Adalet, demokrasi uygulaması ile hem belirir olmuştur, hem de; demokrasi talebi ile adalet değişikliğe uğrar olmuştur. Buna bakıp da, demokrasi adaletin temelidir demek, çok büyük yanılgıdır. Her ikisinin temel değiştiricisi de, insanın üretim ilişkisidir Adalet ve demokrasinizin altında, üretim ilişkisi, üretim araçları üzerinde mülkiyetçi ilişkiniz ve emek ilişkisi vardır. Adalet ve demokrasi bu temel değişkenlere göre zorunlu davranır.

Adalet de, ilişkiler de, demokrasi de sürekli değişir. Tabi bu değişme, sabahtan akşama bir ilişki olmadığı gibi sürgit değişmezlik, içinde olmak da, değildir. Değişme ile değişmeme arasında yaşanan yavaş sürtüşerek frenleşen, bir kararlılık (istikrar, adalet ve demokrasi yaşanması) dönemi olacaktır. Önceden konan bir adalet üzerine, sürecek olan ilişkilerin var olması, vehmidir. Yani ilkten adaletin mülke temel olması bir kuruntudur.

Mülkiyetçi ilişki üzerine bir istikrar dönemi boyunca öngörülen, sürecek olan adalet, gelip geçici adalettir. Var olan ve esas olan, üretim ilişkilerinin belirleyiciliğidir. Değişen düzenleşmelerini, idrak eden insan, bunları söylemler ve paylaştırır. Bu da adalettir. Adalette, istikrar dönemlerinin, nicel birikimleri olan demokratik girişimlerin, uzun erimli birikmesi ile değişir. Bu birikimler de, üretim ilişkilerinizdeki ufak tefek değişmelerinin güncellenen girişimleriyle belirlenirler.

Eğer siz demokrasiyi, adaletten önce, mülk ilişkisi üzerine oturmuştur diyorsanız eş deyişle; tarımsal üretimden önce ve tarım araçlarından önce vardı, diyorsanız (çünkü adalet mülk üzerinedir, mülkte üretim araç gereçlerinizdir. Ve üretim uğraşıları olan emeğinizdir) : bu söz doğru olacaktır. Yani demokrasi, insanların tarım üzerinde, tarımı üretir olmakla özgür olmasından önce, insanların sınıfsal özelliğinden önce, insanların tarım üzerinde egemenlikleşmesi olan; çapa, tırmık, kazma ve traktör gibi üretim araçlarının icadından önce ve bunların tümünün girişmesinden önce vardı diyorsunuz ki, akla ziyandır!

Yani ilk olanın, sonra olana, temel olması, zorunlu bir dayanaktır. Siz, sonra olanı, önce olana temel yaparsınız yanılırsınız. Bir kere adalet toplumlarda; demokrasi kavramından önce gelişmiştir. Demokrasi adaletin rezistans (ayarlı direnç) süreçleridir. Demokrasi adaletin uygulanışçı belirmesidir. Adalet süreçlerini ortaya koyarken uygulamalar kazanımlarınızı, fikirlerinizi, birden değil ama nicel birikmelerle olgunlaştırır. Bunlar demokratik dediğimiz taleplere döner. İşte toplumsal olan talepler demokratik değiştirici dönüştürücüdürler. Araçsal uygulamalı, değişken karakterli, deneyimdirler.

Bu yüzden demokrasinin adalete temel olması olanaksızdır. Adalet devinmeye başladığında, ortada demokrasi yokken, adalet kendi oluşma dirençlerini belirlemiştir. Bu nedenle demokrasi adaleti hepten hıfz edemez, sadece adaletin dirençleşme noktalarındaki iyileştirmedirler. Demokrasi sınırlı alan devinmesi iken, adalet toplum içi alanlar devinmesi bağıntısıdır. Bir demokrasi hepten adaleti devindiremez.

Bu yüzdendir ki adalet, kimi pek çok demokratik eylemlerimizi, adaletli ve eşitlikçi bulmaz. Söz gelimi toplum kasasından dinsel işleyişleri karşılamak, demokrasi içinde bir kültürel envanter görülürken, aynı dinden olmayanlara bunların sağlanamaz oluşu, ya da dinsel tüketimi olmayanların vergilerinin buraya harcanması, adaletli ve eşitlikçi bulunmaz. Demokrasi hepten genele şamil adaletçi ve eşitlikçi değildir.

Yani bir çiftçinin çalışma hayatına ilişkin eşitlikçi demokratik tutumla, bir doktorun çalışma hayatına ilişkin özel talepli, demokratik tutum aynı ve eşitlikçi olamaz. Ancak bir doktora uygulanan demokratik talep aynı benzer doktorunda demokratik talebi olaraktan eşitlikçidir. Demokrasi adaletin nüfuz edemediği noktalarda ayrıntılaşan, toplum hayatına iyice özelleşen, hatta tikel durumlara inen parçacık görünümlü aktüelliklerdir. Yani ancak benzerleri üzerinde girişen uygulama olarak talepleştiğinde demokrasi eşitlikçi olur. Etnik yapıların, etnik kültürlerce serbestleşmesi pek demokratik kullanım gerçeklenmesi görülürken, toplumsal ittifaka ters düşmesi, ayrışması, toplumsal dönüşüm ve toplumsal aktarım gücünü yıkıma uğratacağı için adalet bu demokratik girişmeyi eşitlikçi ve adil bulmaz.

Demokrasi ve adalet mülk (zorunlulukların sağlayışları) üzerinde devinen, birbiri ile bağlantılı ve bağımlı çalışan farklı sekanslı oluşma ve girişmelerdir. Demokrasilerde ancak adalet üzerinden etkinleşen bir toplumsal gerçeklenmedir. Bütün felsefemiz böylesi bir eksenleşme üzerinde oluşmalıdır. Bu eksen etrafında olmayan düşünmelerimiz, hiçbir zaman çözüm üretemezler. Fantastik bir yansıma olaraktan kalırlar. Demokrasi ve adalet, zorunlulukların (mülkün- iyelik ve tüketimin) sağlanmasındaki girişmelerin olası gerilme ve çatışmalarını düzenlemek için vardırlar Eş deyişle bu demokrasi ve adalet, en ortalama değerler etrafındaki yaklaşımları sağlayan araçlaşmalar olaraktan, vardırlar.

Yani makas kesme yaparken, dikiş makinesi, kesilip biçileni dikecektir. Makasta dikileni kısaltmak uzatmak için parça kısaltmasına ya da parça uzatmasına yedekler hazırlayacaktır. Yani sürekli işleyiş ve akışın yolunu açacaktır. İlk girişmenin sonucu olan dikişle biçimlenme ortaya çıktıktan sonra tekrardan yama ve ek yapma, kısaltma gibi yer zaman sıralı işlemler girişmesi başlayacaktır.

Süreçler bir ilişkileşme ve girişmedirler. Unutmayın ki, dikiş makinesinin ve makasın devinmesi, terziye göre ve terzi davranışı üzerinde gelişirler. Ve terzi makastan da, dikiş makinesinden da öncedir. Terzi temel ve esastır. Terzi olmasa bunlar da olamayacaktır. Bunlarda terziliği kuşkusuz ki geliştireceklerdir. Makas ve dikiş makinesi, ilişkin uzayın, ilişkin araçlarıdırlar. Terzi temel olmakla beraber, ham enerjisini terzi dikiş makinesinin ve makasın işleyişine bağlı üretim ve tüketim sağlayış kazançları elde edecektir. Her girişmede bağıntı zorunludur.

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 5.6.2010 10:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya