Tarih bilinci de olmayınca kişiler, içinde bulunduğu mülkçü yapı ilişkilerine göre düzenlediği adaletin, mülkü düzenler oluşunu da görünce, her zaman ve her zeminde bunu, böyle olup giden bir süreç sanacaktır. Egemenci sınıf çıkar adaletine göre, bu yanılgıların içinde olan kişiler “adaleti mülkün temeli” yapacaktır. İlk paragrafta dendiği gibi: 'güncel deki bir birinin yerini alan, yer değişmeli her bir durumlardan, baş olan yani ilk olan, temel olan yapılanma görülemediğinden ötürü, görülür olanın, sınıf ideolojisinin egemen olan birisini genelleştirecektirler.
Bu gibi ki bir tür analizci olmayan bilmelerimiz, olayların özünde var bulunan ana nedenlerle, çevreli nedenleri karıştırmak olur. Mülk adaleti belirlerken, adalette mülkün devinmesini akışın kaçınılmaz kılan bir karşılıklı eytişimine (diyalektiğe) girecektirler. Mülk, adalet olmadan da, temel sağlayışlarımızdan ötürü oluşur; oluşacaktır da. Ama bir müddet sonra, adaletini, sağlamadan da mülk gelişemez. Adalet de mülk olmadan ortaya çıkamaz.
Adalet bir keslik de olsa ortaya çıktı mı, sistemi (mülkü) dönüştürür, sistemi devindirmeden, geliştirmeden edemez. Buradaki ana deviniş eksen adaletin sağlanırlık noktası: emeklerin çok çok yaklaşık bir denklikle değiştirilebilir (takas edilir) olduğu olgusudur. Değilse insan emeğinin her gün yeniden ve yeniden üretilir olması üzerine oynanan sinsi oyunlar değildirler.
Adalet, insansal, öznel-nesnel karışımlıdır. Adalet, paylaşımı keyfi dağıtabilir olmakla özneldir. Ama sistemin sürüp gitmesi için de, adaletin; bir en az olması gereken şartla, bir en çok sınır arasındaki, kendi optimal ortalama değerlerde seyretmesi de kaçınılmazdır. Adaletin sahipleneceği nesnel oluşmacı ve nesnel öznel gelişmeli olan, olmaz ise olmaz olan, değişken durumu budur.
Adaleti, mülkün temeli saymayla, mülkü; adaletin temeli bilme arasında, çok farklı sonuçlar geliştirilecektir. Bu Dünya’yı öküzün sırtında bilmeyle, öküzü Dünya’nın sırtında bilmenin farkı gibidir. Bir kes bu tür farklı anlamalarla, çözümsel temel nedenler de farklılaşacaktır. Dünyanın ırganmasını veya eş deyişle Dünya’daki depremleri, Dünya’yı öküz sırtında bilmekle öküzün kıpramasından sayar, öküzü saygılarsınız. Bu kanaat size yeterli neden gelen bir inanma olacaktır. Eğer öküzü Dünya’nın sırtında bilirseniz, depremlerin asıl nesnel nedenlerini ve çözümlerini bilir ilişkiler olacaksınızdır. Daima bilginizden şüphe eder araştırmalar içinde girişeceksinizdir.
Sonra bu tür zorunluluklar, bizim temel durumlar içinde keyfilikle seçme hakkımızı ifade eden bir durumlar da değildir. Gelişmeniz için huzurunuzu oluşturmanız için zorunlu olanı bilmeniz gerekir. Söz gelimi siz “adaleti mülkün temeli “ olarak bilirseniz; siz, her gelişmeyi ve değişmeyi, yani; mülkçü sağlanış ilişiklileşmelerini, olmayan ama var sandığınız ilkten oluşmuş bir adalete göre, düzenlemek istersiniz. Yinede farkında olmadan adaleti, mülkçü ilişkilerin en az şartı ile devinmeye sokar olduğunuz halde, bunun bilincinde olmadan bir işleniş sağlarsınız. Bunu da adaletin kehanetinden sanırsınız.
İşte zoraki nikâhlı bu adalet anlayışınız, ileride bu gelişmeyi destekler olmayacağından, gelişmeyi taşıyamaz. Adaletin, mülke temel olması demek, adaletin ilkten beri ve mülkten önce olduğu için mülke de zorunlu olarak temel olduğunu saltıklık sayarsınız. Böylesi değişmez, ilkten beri var olan adalet anlayışınız da, evrimin ileri yön devinmesini harekete geçiremez. Oysa mülkü, adaletin temeli yaptığınızda, mülkün yeni yeni sağlanış şeklilerini ve ilişkileşmelerini sürekli okuyup, yeni anlamalarla adalet duygunuzu ve demokratik sağlanış talepleşmelerinizi diri ve canlı tutacaksınızdır. Açıkçası mülk ilişkilerinin değişmesi ile adalet anlayışınızın ilişkileşmesi de değişecektir. Böylece yolun akışı sağlanır, toplumsal devinimlerin yol önü, açılır. Oysa ilkten beri var sanılan adalet bu dinamizmi bize veremez.
Değilse elinizde sürekli yüz tane koyun olacağı var sanısı ile sürekli ve hep aynı ilişkileşme içinde olacağınızı var saymanın düşüncesi olan adalet, sizi süreç içinde açmazlara ve şaşkınlıklara sokacaktır. Koyunların o biçim değil de bu biçim el değiştirterek adaletiniz oluşturulmuş olmaz. Ama bir üretim aracı değişikliği, söz gelimi yapağı kırpma makinesi, bir süt sağma makinesi, bir yün işleme makinesi geliştirildiğinde toplumsal ilişkileriniz tamamen değişecektir.
Adalet anlayışlarınız da değişecektir. İlişki değiştiriciler çoğaldıkça adalet (hukuk) sağlar olmanızda kapsamlı ve ayrıntılı bağıntı içinde olmak zorundadır. Yani adaletiniz (hukukunuz) üretim ilişkileri değişiklerini ve yeni üretimin yeni bir dağılımcı paylaşımını, yeni bir anlayışla ortaya koymayı düzenleşmek zorundadır. Ki adalet anlayışınız bu ilişkilerin sonucunda ortaya çıkacak anlamalar ya da anlayamamalar olacaktır.
Söz gelimi bir üretim aracı olarak traktörün keşfi, hem ürünü artıracaktır, hem işsizlik yaratacaktır, hem yeni iş alanları (kaportacı- rot balansçı, boyacı, tornacı vs. gibi organizeyi) ortaya çıkaracaktır. Hem de üretimin dağılım şeklini değişecektir. İlkten beri, Dünya kurulalıdan beri var saydığınız Eski maraba- ağa ilişkisine göre olan adalet anlayışınız, bu yepyeni süreci ileri taşıyamayacağı açıktır. Yani yeni üretim (mülk sağlayış) ilişkisine göre, yeni adalet anlayışlarınızı oluşturmak zorundasınızdır.
Örneğin, sormak gerekir; hangi ilkten beri olan adalet mülkün temelidir? Mülk olmadan adalet, nasıl var olmuştur ki? Olmayan bir mülk, olmayan bir adaletin üzerinde nasıl devinir olmuştur? Tarihsel süreçte oluşmalar ilişkileşmesinde eylem, ya da hareket, zihinsel çıkarımlardan öncedir. Zihnin kendiside bir deviniş olması hesabıyla sosyal ve toplumsal oluşumunuzdan öncedir. Ve zihinsel çıkarımlar hemen devinimlerin yanı başındadır. Ancak bu girişmelerden sonradır ki, mülk ve adalet neden sonuç; sonuç, neden girişmesinin, bir çember üzerindeki, başlangıç ve bitiş noktalarının aynı yer olması gibi algılanmıştır. Süreçte eytişimin zorunluluğu belirir. Oluşmalar zihni, zihinde oluşmaları geliştirir.
Söz gelimi bir adalet anlayışı olarak mülkünüzden kırkta bir zekât vermeniz için; tarihi süreç içinde önce mülkün (gereksinmelerin) özel sağlanır olması ortaya çıkmalıdır. Sonra kiminin mülkü oluşurken kimi de mülksüzleşmelidir. Bu mülklü mülksüz girişmesi, çatışma ve yağmalara, talanlara, öldürmelere devinmelidir. Çapa, kazma, tırmık, saban gibi teknik dönüşümler sayesinde verim artması gereklidir. Artan verim nedeniyle, köle çalıştırılması ve köle emeği kullanım ilişkisi ortaya konulmalıdır. Yani köle emeği ile artık ürünün ortaya çıkması gerekir. Artık ürün, yani fazla ürün, kölenin tüketebileceğinden daha çok ürünü üretebilmesidir. Kölenin ürettiği bu fazla üretime, mülkü olanların el koyma ilişkisinin ortaya çıkması lazımdır.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 22.4.2010 17:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
başlık düşündürdü düşündürdü düşündürdü...
tebrikler hocam...
İlgiyle okuduğum, bilgi birikim ve emek ürünü bir eser olmuş,
Sevgili kardeşim değerli hemşehrim Bayram Kaya,
Beğenerek ve saygı duyarak okuduğum bir eser olmuş.
Yuvanızda huzur ve mutluluk , yüzünüzde sevinç tebessümleri hiç eksik olmasın, Kaleminizin her dem kudretli ve ilham yüklü olması dileklerim ile birlikte kardeşimin sayfasına İlk Tam Puanı bırakıyorum.
Her şeyin en güzeli sizi ve sevdiklerinizi bulsun efendim.
Sevgi ve saygılarımla.
Dr. İrfan Yılmaz. TEKİRDAĞ.
TÜM YORUMLAR (2)