Düşün;
Her şeyi düşün,
Yerde yürürken yeri düşün,
Baktığın, gördüğün her şeyi düşün
Bu yaratılış manasız mı?
Bir düşün;
Suyu düşün
Bu su bütün canlılar hayat veriyor
Bir düşün bu su felaket olabiliyor
Seli olup her tarafı yıka biliyor
Kar, fırtına olup, çığ ola biliyor
Bir düşün;
Bir ağacı düşün
Bir tohum, toprağa atılıyor
Büyüyor çok büyük tomruk oluyor.
Ondan çeşitli tahta, kereste, kalas oluyor
Ve nice işlerimizde kullanabiliyoruz.
Bir tohumdan, bir fidan, bir fidandan bir orman
Demiş atalarımız
Bir düşün,
Bir Sema’ya bak gökyüzünde neler var
Bir düşün ve aklet,
Bu semadakiler sana neyi hatırlatıyor
Bir düşün bir anla,
Bunu hangi gücün ve kudretin yaptığını bir düşün
Bir akılet bir anla meseleyi kavra,
İnsanları, hayvanların ve cümle canlı ve cansız varlıkların,
yaratılışında bir ibret vardır
Akıl bu ibretten ders almaktır.
Ayağını bastığın yere, boş basma bu nedir kim yaratmıştır
Bu dünya boşa yaratılmamıştır.
Ey! Kul sende boş yaratılmamışsın
Sen bir amaca ve gayeye göre yaratılmışsın
Çünkü sen bir kulsun,
Kula kulluk yaraşır.
Kul her şeyi hakkıyla düşünüp hakkını vermektir.
Sen bu kâinatın niçin yaratıldığını
Bütün Canlıların niçin yaratıldığını
Bütün cansızların niçin yaratıldığını
Ayın güneşin, yıldızların ve gezegenlerini hareketinin bir hesaba göre
olduğunu akletmezsen yazıktır sana,
Çünkü bunu düşünen adam gafil olmaz.
Ne için yaratıldığını anlar.
Bir tefekkür bir ibadettir.
Bunu anlayana bunu bilene
Allah-u Teâlâ(cc) buyuruyor ki (Al-i İmran Suresi-191)
“Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin
yaradılışı konusunda düşünürler(Ve derler ki :) ”
“ Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.”
İşte onun için her şey bir tefekkür vesilesidir. İnsanoğlunu verilen akılla bunu tefekkür etmesi
gerekir.
Sadece bu düşünme insanoğlu ve cinlerden istenmektedir.
Çünkü Allah-u Teâlâ Buyuruyor ki: İnsanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.
Allah-u Teâlâ (cc) verdiği nimeti kulunun üzerinde görmek ister.
Allah (cc) bir ayeti kerimede şöyle buyurmaktadır: “Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünülebilen bir topluluk için ayetler vardır.”(Nahıl Suresi,11)
Bu kadar nimetin yaratılmasında ve bize verilmesinde tabi ki büyük ibretler vardır
Bunların yetişmesi için, toprağın bunları üretmesi boy boy ağaç ve türlü türlü yemiş olması
Ve bu yemişlerini her birinin bir derde deva olması tabi ki; Allahın kudretindendir.
Allah(cc) Enam suresinde(95) şöyle buyuruyor;
“Taneyi ve çekirdeği yaran şüphesiz Allah’tır. O, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarır. İşte Allah budur. Öyleyse nasıl oluyor da çevriliyorsunuz.”
Bir kul açıkça Allahın verdiği nimetleri yiyip içip, giyip, gezip, görüp’de bunları akıl etmiyorsa, Bu gerçekten “Nankörlüktür” işte düşünmek dediğimiz budur. Allahın verdiği nimetleri kullanırken, Bunu basitçe geçiştirmeyin düşünün tefekkür edin gerçek olan Allah’a dönün. Allah her şeyi hakkıyla bilendir ceza ve din gününün sahibidir.
Yarabbi; beni bu verdiğin nimetleri düşünüpte akledenlerden eyle ve şükrünü ve hamdı’nı yerine getirenlerden eyle âmin.
Ankara-19.07.2010
Kayıt Tarihi : 22.5.2012 18:29:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Tahsin Koç](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/05/22/dusunmek-46.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!