Zihnimizde taşıdığımız şeyler
Dalından koparılan bir üzüm tanesi
Karıncaların saman ipliğinden yolları
Satranç tahtasında dizili taşlar
Bulanık suya daldırılmış bir el
Yüzünde terk edilmişliğin rengi
İpe dizilmiş boncuklar tek tek
Hatırlatılmış bir sözü düşünürüm
Üşümüş olduğum bir anı
Ve geçmek bilmeyen bazı saatleri
İnsanları düşünürüm piyonlar gibi
Üstü örtülü gerçeklerin içinde
Habersiz, görünenin ardındakinden
Hepsi birbirinin peşi sıra
Ölümü düşünürüm
Ayaklarımı uzatıp yattığım bir anı
Gençliğinde terk ettiğim o kadının bakışlarını
Ve çocuklarının ona anne diyeceği anları
düşünürüm.
Küçük bir çocuğun gözündeki yabancılığımı
Zihnimin nasıl esir tutulduğunu
Şu yetişkinliğim tarafından,
Başarılı bir tiyatro oyuncusu gibi
Benim canım acımaz derken
Nasıl da iyi rol yaptığımı düşünürüm
Hangi çocuğun gözlerinde
Kendimi görsem
Onun yitirecek olduğu şeylerin düşüncesi
Yüksek kayalıklardan düşen parçaları anımsatır.
Bugün toprağa bir kez daha bastığımda
Elime batmış bir çam dikenini düşünürken
Bir damla kanın kırmızılığını
Gözyaşlarını koluna silmiş bir insanın küskünlüğünü
Ağlamaktan uykusu gelmiş bir insanın hüznü ile
Burnunu çeken bir insanın sesini işitirim
Bugün düşündüğüm her şeyin
Ölümlü olduğunu
Aldığım her selamın
Ve söylediğim her sözün
Canlılığını yitireceği bir anı düşünürüm.
Çünkü bugün düşünme zamanıdır benim için.
Kayıt Tarihi : 25.3.2018 22:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!