Naime Erlaçin - Düşünceyi Yakalayan Adam ...

Naime Erlaçin
955

ŞİİR


43

TAKİPÇİ

Bir mektup aldım geçenlerde. Uzunca süredir unuttuklarımı yeniden hatırlatıyordu bana. Oldukça iyi tanıdığımı sandığım Dostoyevski ve Camus’nün dünyalarından gelen ılık bir esinti gibiydi.

İlginç olan tarafı Dostoyevski’nin az bilinen veya az okunan bir yapıtından; “Yer Altından Notlar”dan bahsediyor olmasıydı. Yapay entellektüelizmin bir anlamda hicvedildiği eserden yani… Onu okuduğumdan bu yana çok zaman geçmişti. Belleğimi bir hayli kurcalamak zorunda kaldım. Bir tür yılgınlığın, kaçışın ve kendi kabuğuna çekilmenin hikâyesi değil miydi? Sanırım öyleydi. Dostoyevski’nin tanınmış büyük romanlarından önceki dönemde yazılmıştı. Büyük Dostoyevski’nin doğuş ve derin ahlaki-felsefi konulara girişinden hemen önceki “gebelik” zamanının bir ürünüydü. Düşündüm biraz. Bu eseri günümüzde önemli kılan neydi peki? Sanıyorum toplumsal yaşamın bugün vardığı; değerlerin evrenselleştiği; post- modernizmin insan yaşamı üzerine bir kâbus gibi çöktüğü noktayı yazar yıllar öncesinden hissetmişti. Ve tepkisel olarak doğan zorunlu kaçışları işaret ediyordu…

“Yer Altından Notlar”, şimdi bana bir haykırış sesi ve güçlü bir çığlık gibi geliyor. Dostoyevski’den günümüze kadar uzanan kocaman uyarıcı bir çığlık…

Ve Camus. İnsanın tek başına olmasının utanılacak bir şey olduğunu söyleyen Camus… Bu da beni ana konu olan yalnızlığa geri getiriyordu. “Yalnızlık” olgusu üzerinde düşündüm bir süre. Gerçek yaşamda yalnızlığa pek inanmam ancak düşüncenin hâkim olduğu ortamlarda yalnızlığın oldukça yararlı olduğunu söyleyebilirim. “Seçilmiş ve tercih edilmiş” bir tür yalnızlıktan söz ediyorum. Düşünür ve üretirken yalnız olmakla yaşam yalnızlığı farklı şeylerdir. Kişi, yeri geldiğince aradaki sınırın bir o tarafına, bir bu tarafına atlamayı bilmek zorunda. Hem gerçek yaşamın kalabalığında, hem de düşünsel anlamdaki yalnızlıkta çoğalmak mümkün ama gereksinim duyduğumda, “seçilmiş” yalnızlığıma sığınır ve severim onu. Eldiven gibi giyerim üzerime. Asla törpülemez ve acıtmaz. Seçim yaparken düşünmek lazım… Ve sormak; “Neyi, ne kadar ve nasıl kaldırabiliriz? ” Kısacası, ne ölçüde baş edebiliriz? Yalnızlık bir tür kaçış veya çoğalma yolu mu, sığınılacak bir liman veya bir intihar mıdır?

Tamamını Oku