Durmaksızın yürüyorum bu kıyılarda,
kumla köpüğün arasında.
Yükselen deniz ayak izlerimi silecek,
rüzgar köpüğü önüne katacak,
ama denizle kıyı daima kalacak.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
işte yüreğin gözyaşları...her satırını sevgiyle okurken, devamını merak ederek okudum. (ve ilk kez bir günün şiirini ikinci kez okudum.)ve muhteşem bir final ve yürek. işte bu... bu işte şiir...
kutlarım harika!!!
muhteşem:)
Halil Cibran'ı anlamak, kişinin kendini anlamasının ve hayatla bütünleşmesinin basamaklarını adımlamaya başlaması gibidir. Münzevi bir hayat sürmüş ve yokluk içerisinde hayatını kaybetmiş bu büyük insanı saygıyla anıyorum.
Yalnızca sevgi ve ölüm
her şeyi değiştirebilir..
Gibran Halil Gibran
Ben kendi payıma düşeni yaptım,
ölüm de kendisi bilir.
Behruz Dijurian
..........
Gerçek iki kişiye muhtaçtır:
biri onu anlatır, biri de onu anlar
Gibran Halil Gibran
Gerçek ve Aşk iki kişiye muhtaçtır:
biri onu anlatır biri de onu anlar.
Ama GERÇEK AŞK hem anlatır hem de anlar.
Behruz Dijurian
Gibran dünya şiirinin değerli bir kalemidir... Evrenselliği yakalayabilen yalın ve derin şair ve düşünürlerdendir..ve hepimiz çok biliriz ki bu bilginin yanısıra ancak muhteşem bir ruhun ve insan sevgisi ile dolu ve taşıran bir yürek ile olur..
Kendi satırından kendisine sunarım:
Unutmak bir nevi özgürluk
ve anımsamak da bir nevi kavuşmaktır...
iyiyi ve kuşun yüreğini anımsalayım ki bahara kavuşabileceğimize inanalım..
Ruhu girami olsun
Behruz Dijurian
Her dizesi yaşamı başka bir şekilde sermiş önümüze...Büyük anlamlar yüklü yaşama dair...Halil Cibran işte başka ne denir ki?...
Sözler zamansızdır.
Onları zamansızlıklarını bilerek
söylemeli ya da yazmalısın.
Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir.
O, kanayan bir yaradan
veya gülümseyen bir ağızdan
yükselen bir şarkıdır..
'EN BÜYÜK ŞARKICI,
SESSİZLİĞİMİZİN ŞARKISINI SÖYLEYENDİR...'
SUSTUM ...
HARİKA BİR MESAJ, DUYGU, KURGU, İMGE AKTARIMIYDI...
ŞİİR OKUDUM....
SEÇİCİ KURUL ÇOK TEŞEKKÜRLER...
okuyup düşünmek verileni çekip almak. nesir belki şiir denemez şekle ama vurgulamalar güzel. ilk kez okudum.diğer yazılarını da görmk isterim.
Halil Cibran bir bilge bir düşünür.
Günün şiir'inde,sıradan,şiir diye nice sunumları okuduk.İmgesiz,yüzeysel söz dizimlerini.
Cibranın şiirlerini,kendi dilinde okuyabilseydik!
Çeviren bir şair de olsa,orjinalini veremez.
Yine de,derinliği ve felsefesi nice şiire bedel!
Halil Cibran........asker arkadaşım benim :) bol bol okurdum askerde....şiirleri çeviriden ötürü antolojide çok kötü kalmış....The Prophet adlı 26 şiirden oluşan eseri bestseller dir edebiyat dünyasında...Halil Cibran unutulmaz edebiyatcılar arasında yerini almıştır çoktan şunu belirtmek gerekir nesirleri şiirden daha başarılı daha büyüleyicidir...
Arabesk! Şiir demeye bin şahit ister.
Bu şiir ile ilgili 48 tane yorum bulunmakta