DÜŞÜNCE TEYBİ (Düz Yazı)

Naime Erlaçin
955

ŞİİR


43

TAKİPÇİ

DÜŞÜNCE TEYBİ (Düz Yazı)

Karışan beyin, parazit yapan sistem ve bozulan kimyayı düzeltmenin tek yolu düşünmektir.

Ama nasıl düşünmek?

Çok becerikli ve “ehil kafa dağıtıcıları” vardır hani; sinemaya, maça, içmeye, dost muhabbetlerine ve bazen de “geyik” üzerine kurulu zaman öldürmecelere pek meraklıdırlar. Bu konuda ustalaşmışlardır adeta. Onlara bir sözüm yok benim. Ne mutlu hepsine. Benimki biraz farklı. Baştan uyarmalıyım sizi, zira epeyce zor bir zanaattır bu. Önce kafayı kötü düşüncelerden arındıracak, aklayıp paklayacaksın ki azıcık yer açılsın; sonra öfkeni bastıracak ve dış dünya ile hafiften bir mesafe koyacaksın araya. Televizyonun, radyon, kapın hiç susmaz ve e-postaların birbiri ardına ekrana düşerse eğer, giriştiğin düşünme eyleminden de bir hayır gelmez açıkçası. Bu yüzden, benimkisi tenhalara kaçıp inzivaya sığınarak düşünme biçiminde oldu genellikle. Kafamda giderek büyüyen, şişen ve beni sıkıştırıp bunaltan lanet enerji toplarından kurtulmanın bildiğim yegane yoluydu bu. Beynimin her minik kıvrımından fışkırıyor; silahları ile üzerime üzerime gelirken dengemi bozuyor; kasırgaya duçar olmaktan beter ediyorlardı. “O halde düşünmeye devam” dedim…

Düşünmek yazmaktı bir anlamda; yazmak ise boşalmak…Amma ve lakin bir sorun vardı. Uzayımsı bir boşluğa salınıveren düşüncelerim bu hayali yazım sürecinde o denli süratle akıyorlardı ki, onları bir daha asla yakalayamıyordum. Hızlarına yetişmek, kalem veya tuşlarla mümkün olmuyordu. Düşüncelerimi yitiriyor; düzelip doğrulmak uğruna bir yandan da eksiliyordum. Eksik kalıyordum yani!

Düşünceyi yakalamak ve kaydetmek insanoğlunun yaşamında gerçekleşebilecek en önemli evrim aşamasıdır. Görüntümüzü; görünür veya görünmez iken konuştuklarımızı kayıt altına alabiliyoruz. Ama bu yeterli mi? Beyin ve dil aynı hızda çalışmıyor ki. Beyin emir veriyor ve dil onları sıraya diziyor. O halde dili aradan çıkaran“düşünce teypleri” üretmeliyiz hiç vakit kaybetmeden. Hemen şimdi, bu andan başlayarak!

Düşünce, bilgisayarda çöp kutusuna atılmış dosyaya benzemez. Orada çöpü geri yükleme şansınız ('Geri' de ne demekse? 'Yeniden yükleme' deseler kulağa daha hoş gelmez miydi sanki?) daima vardır. Oysa belgelenmeyen düşünce, sonsuza kadar süren uzun bir yolculuğa çıkmış demektir. Sonsuz kavramı da irdelenmeli biraz. Sonsuz ortak bir mal olmayıp herkesin sonsuzu kendinedir. “Dar sonsuzlular”dan “engin sonsuzlular”a dek uzanan öznel ve geniş bir ıskaladan söz ediyorum burada. Ne denli “var” ve ne kadar “cogito ergo sum”* cu iseniz sonsuzunuz da o ölçüde büyük olur. Oysa matematikte 'sonsuz' neredeyse tek ve mutlak bir kavramdır. Yaşamın her ögesinde harcı bulunan ve tutkuyla sevdalandığım bu bilim dalına yani matematiğe; matematikçi ve ayrıca felsefecilere, işlerine karışarak saygısızlık mı etmiş oluyorum acaba? Umarım öyle değildir… Ne yapalım ki, herkesin kavram anlayış ve tarifi de sonuçta kendine. Bazı konularda öznelleşmekten kurtulmanın yolu yok galiba…

Bugün yine ne çok düşünce yitirdim kendi sonsuzuma. Klavyenin tuşlarına bakıyorum. Onlar bana bakıyor. Düşük hızlarından dolayı adeta özür diliyorlar benden. Kaçanları yakalayamıyor ve burada oturmuş yalnızca durum tespiti yapıyorum. Ne yazık…

Hey düşünce teypi, neredeysen çık gel artık!

......................

*”Cogito ergo sum”: ”Düşünüyorum, o halde varım”- Descartes

(17 Mayıs 2003) - 'Gençler İçin Denemeler' dosyasından...

Naime Erlaçin
Kayıt Tarihi : 17.5.2003 15:00:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Sp
    Sp

    Dusunmekten yorgun dustum....

    Cevap Yaz
  • Turgay Akbulut
    Turgay Akbulut

    belki inanamıyacaksınız ama aynı konuyu bende düşünmüştüm...sebebi geceleri uyku tutmaz hissettiklerim akar dı kafamda...bir icat olsada kaydetse diyordum...çünkü kafamda geçenlerin hepsini yakalamak, konsantrenin arasında mümükün olmuyordu...çoğu uykusuz kaldığımda hep o anı yaşadım, hiç bir şey yazamadım...hepsi terk ediyordu ilk sabah ışığında...onca emek akıp gidiyordu...eğer bu icat olsa idi...kimbilir neler yazardık...sen çok yaşa...bu fikir biz ölmeden geçermi hayata? neden olmasın.değil mi..tebrikler güzel bir fikirdi düşüncelerin...sevgiler güzel yüreğine...

    Cevap Yaz
  • Muammer Çelik
    Muammer Çelik

    Insanin kendi icinde bir seyehate cikmasi, kendini paylasmasi, kendisiyle olmasi, ama bunu gögün mavisi, ormanin yesili arasinda ve birde hafif uzaktan görünenbir deniz yada gölün oldugu yerde, kavak yelinin saclarina oksarcasina tarak vurdugu bir yerde yapmali insan. Dahasida var, ama bu meaj kutusuna bu kadar sigdirabildirdim ancak.

    Cevap Yaz
  • Bir Mim Kemal Ertuğrul
    Bir Mim Kemal Ertuğrul

    Yazmak yaşamaktır...Yanılmıyorsam OKTAY AKBAL'a ait..Yazıyorsunuz ve yaşıyorsunuz ne güzel ve bizi de teşvik ediyorsunuz yaşamaya, yazmanın güzelliklerini göstererek...Dilinize sağlık..Derin saygı ile..

    Cevap Yaz
  • Abir Zaki
    Abir Zaki

    Evet, (I think, therefore I am) it is the fundamental nature of reality....the dualism of mind and body...)

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (7)

Naime Erlaçin