Düşünce-matik Şiiri - Kubilay Demirkaya

Kubilay Demirkaya
288

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Düşünce-matik

Düşünce ruhsal yaşamın üst seviyede oluşan etkili bir zekanın kendini dışa doğru salıvermesidir. Düşüncenin hammaddesi olarak, soyutlama (Bir nesnenin özelliklerinden veya özellikleri arasındaki ilişkilerden herhangi birini tek başına ele alan zihinsel işlem, gerçekte olanı düşüncede ayırma); karşılaştırma, kavramlar oluşturma, yargılama, sonuç çıkarma süreçleri vardır. Bilgi sınırlarının genişlemesi, derinleşmesi, zihinsel çalışma ürünlerinin düzenlenmesi ve geleceğe yönelik tasarımlarda bulunma olanağının kazanılması düşünce ürünüdür. Biçim aşısından düşüncede artma ve azalma, içerik bakımındanda sapma olabilir. Konuşma biçimi ve içeriği düşüncenin aynasıdır.

Dünü yaşarken bugünü keşfetmek, yarınların dahili bir acıya bürünmelerini yok saysa da, yine de eski kırıntıların iç burukluğu ve tedirginlik hissedilir derecede insanın ruhunu allak bullak etmektedir.

Günümüz insanı ne yazık ki genelde böyle bir bünyeye sahiptir.

En büyük problem, düşünmeden gündem dışı ve gündem içi olayların peşinde koşan insan, basit duygular nezaretinde aklını kiraya vermiş olarak, innatür etkisi altında çarpık düşünce yığını halinde yaşayan insanların, savunulmayacak ve de savunulmayı hak etmeyen fikir maratonuna ve görüş alışverişine kapalı, sistem dışı fanatik kişilerin kendilerinden son derece emin olması, buna karşılık ileri görüşlü, şuurlu, ne istediğini bilen, net olarak fikirlerini paylaşıp ortaya koyabilen ve düşünebilen insanların sürekli şüpheler içinde kalarak teferruatlarda boğulmasıdır. Sistem böyle kurgulanmış, yaşam tiyatrosunda böyle oynanıyor. İnsanların kılcal damarlarına böyle zerkedilmiş bir yapının sosyal hayat dinamikleri ne kadar güçlü olsa da ve iletişim araçları bu tablonun oluşmasına hizmet eden aparatlar haline sokulmuştur. Günlük yaşantının ana hammadesi olarak yaşayış olgusunun dizayın edilecek yönü, hep kısır bir döngü ve kuru bir içten yok olmanın tezahürlerini görmekteyiz. Ana hedef olarak düşüncenin günlük yaşantımıza etkisini göz ardı etmeyerek, bu düşünceyi ne kadar doğru orantıda kullanma ve gösterme beceresini kullanan insanın, sıradan uygulanacak bir abluka çatısını yıkması, buna bağlı olarak ara hedefler konusu dışında fazlaca ve istenmeden birbirimize reddiye yapmamalıyız.

Günlük hayatta koşuşturmalardan arta kalan zamanı iyi değerlendirmek sanırım en iyi sahip olduğumuz yöndür. Bu yön, bizi biz yapan düşünce metafiziğinin en önemli bir halkasıdır. Bu halka, günlük faaaliyet gösteren pozitif enerjinin yapıcı bir görev üslenmesi, insana bağlı olarak artan gücün dışa eğilimli olarak yansıması düşünce ekseninde dönmesi ve buna bağlı olarak, bu düşünce eksenine katkıda bulunan fikir maratonunu sarmamız, içe dönük olarak çark dişlilerinin hayat goncasına su serpmesi ve beslemesi insanın vazgeçilmezidir. Öyle ki, bu çarkın nasıl bir işleyiş eğiliminde olduğu ve nereden bu güce ulaştığı an be an düşünce sistemi tarafından denetlenmektedir.
Mazi veya uzak geçmişin acıları bir yana bırakarak, yakın geçmişin bizden neleri çalıp götürdüğü an be an apaçık ortadadır. Keşkelere mahal vermemek için, buna takılı kalmamak, zihnimizin en ücra köşesini bile yenilememiz lazım! Başımızın üstünde ki tarif edilmesi zor ama yumuşak sevgi kıvamında mavi tülbentli gök kubbe bize bir lütuf sunmaktadır. Bundan feyiz alarak nasıl bir yol haritası çizmemiz; yanlış veya doğru, her ne olursa olsun, yine de zihnimizde yeni yeni oluşan oluşumları hissetmeli, onlara sıkı sıkıya sarılmalı, ham demiri örseleyen yakıcı ve yapıcı ateş gibi eritmeli ve bir yön saptamamız gerekmektedir.

Bir x örneğiyle konumuzu biraz daha açalım
Ben x si böyle yapsaydım, şöyle etseydim; ben x se, şunu söyleseydim daha mı iyi olurdu yoksa kötü mü olurdu, ben x si hiç tanımasaydım; ben x si hiç sevmiyorum veya x neden beni hiç sevmiyor, ya da x se ben ne yaptım ki benden bu kadar nefret ediyor,kıvamında örneklerle karşılaşmamız; zihnimizden ayrılmayan bizden bir parça olduğu yetmediği gibi birde zihnimizin bulantı haliyle ruhumuzu baş başa bırakmaktadır.

İnsan hayatın her alanında egosunu küçülttükçe,tevazu çıtasını aşağı indirdikçe; değeri büyür, yükselir.Tevazu davranışı, düşünme ve düşüncenin bir sentezidir. Bu sentez bir varoluşun habercisidir. Belki de bu varoluş her daim insanoğluna yakışan, insanoğlunu diğer yaratılmış olanlar (hayvan,bitki) dan daha etkin bir hala büründürmekte ve kendi iç dünyasında beslemektedir.

Doğrudur, bugünden öncesi dündür. Ama, neye göre? İyi mi yaşamışız, kötü mü? Acıya mı gark olduk yoksa tatlı kıvamında neşeler mi bizi güldürdü!!! Yok yok, belki de bizi en içten sarmaşıklar gibi saran bir çeşit sevgi tomurcuğunu göz alıcı en yüksek mertebeye sevinçlerle tutturduk
.
Dünü dün yaşadık ve geride kaldı!
Bugün, ben ne yaptım, neleri ve neyi keşfettim; hangi iyiliği işledim; gördüğüm, karşılaştığım ve muhabbet ettiğim insanlara nasıl bir tavır takındım; bu gibi soruları çoğaltmak kaçınılmazdır. Yalnızca bu sorulardan biri veye birkaçını biz kendimize sorup, zihnimizi yargılarsak o zaman belki bir neticeye varırız. Düşünce yetimizi yenilememiz ve de şüpheci bir yaklaşım olsa da kaybetmemiz gerekmektedir.

17. yüzyılında Rasyonalizm Felsefesinin kurucu babası Rene Descartes (Dekart) şöyle demiş, ''Eğer gerçeği gerçekten bilmek istiyorsan, yaşamından bir kez şüphe et''. Gerçekten-de yaşamdan şüphe etmek bir o kadar şüpheci davranmak, bizi doğru kulvarda koşturacağı gibi bazı somut kazanımlarda sunar. Bu kazanımlar her zaman için geçerli bir sebep olmakla beraber bizim düşünme ve düşünce oluşumunu en belirgin bir şekilde gözler önüne serer.

Düşünmek, düşünmek, yine düşünmek. Yazımızı yine Descartes'in unutulmaz bir sözüyle tamamlayalım:''Düşünüyorum , o halde varım''.

Kubilay Demirkaya
Kayıt Tarihi : 31.12.2017 15:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Kubilay Demirkaya