Düşünce Devinimindeki Mutluluklar 13

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Düşünce Devinimindeki Mutluluklar 13

Bu yanılgı, belli bir tür ahlakın, ilkten beri varlığı ilkesinin, sürüp gelen değişmezlik algısıdır. Bilgisizlikle cehalet, yan yanaşlığıdır. İnsanları geçmişten günümüze hep bir aile içinde tasavvur ederler. Hâlbuki bu günkü aile şöyle böyle 2000 yıldır var. İsa döneminin inançlarına bakılırsa daha babasız doğumların yani kutsal evliliklerin eski toplumlarda aitleşmeye değin, toplumun kendi kurumunu oluşturma çaba ve gayreti içindeki süregelen tutumları, gibidir. Oysa cahil bilmezliklerimiz şaşmaz, bir direkte edilmiş kanılarımız, bize ilkten beri süre gelen bir ahlaki tavır var sanılaşırlar.

Ahlakı ilkten beri değişmezlikle var sanmanın ikinci bir handikap da, kendimiz için ister olduğumuzu, başkası içinde ister oluşumuzun, kısmi doğru oluş mantığının yanılsatması ve pranga oluşudur. Daha doğrusu, bir gerçeklik yansıtır olan her tutumsalın; genel geçer mutlak her durum ve zeminde doğru imiş gibi algılatılıp algılattırılmasıdır. Bu tür saltıkçı ahlaktan her hangi bir sapmayı, kişisel grupsal ve toplumsal belaların garkına gidişin cevazı olarak kişiler, değerler.

Kendim için istemediğimi bile istemeyeceğim; ama başkası için isteyeceğim o kadar çok şey var ki. Bu kendi öznel ihtiyaçlılık belirleniminizi; ahlaki ölçü temeline oturtma ve saltıkçı olma kusurunuzdur. Bunu; Tanrı'sal buyruk gibi kurallaşmaksa, alabildiğine yanlıştır.

Hâlbuki insanoğlu yeryüzünde var olalıdan bu yana, milyonlarca sene ne ahlaklı ne ahlaksız oldular. Ne de ahlakı hiç bilmeden, tanımadan yaşadılar. Yani milyonlarca sene ahlak yoktu. Eşdeyişle bu mantığa göre insanlar ahlaksızdı! Dünya: insan bilinci doğayı üretmeyi bilen bir olgunlukta olmadığı için, ahlakı ve ahlaki olgunluğu da üretmeyi de, bilmiyordu. Yani Dünya ahlakı bilmiyordu. Dünya ahlakı, insanın toplum aşamasıyla bildi. Dünya ahlak kavramına insanın tolum aşaması ile geldi. Buda yaklaşık on bin yıllık bir sürece tekabül etmektedir.

Yani on bin yıldır ahlaklıyız. O ahlakta asla bugünkü bildiğimiz ahlak değildi. Hatta bugün için insanı ipe çekeceğimiz türden rağbet gören zaman ve zemine uygun ahlaklardı. O ahlaklar evirile evirile bu günkü üretim tüketim bölüşüm ahlakını ortaya çıkardı. Bugünkü övünülen ahlakın da, gelecekteki ahlakın bir çarpık biçimi olacağı hiç kuşkusuz çok açıktır.

Dünya on bin yıl kadar önce bağrında: toplumu olmayan, hiç tanımadığı toplumu var etmişti. Toplumun tarihini vermek çok zor. Ancak yüz binyıl önce toplum yoktu. Şurası kesindir, toplumun ortaya çıkışı ile halk, ahlak, özgürlük hak gibi süredurumlarda toplumun işleyişi ile ortaya çıkmışlar. Dolaysıyla toplum yokken, ahlakta yoktu. İnsanın araçlı üretim yapması toplumsallığa, yani üst yapısal kurumlaşmaya, ahlaka; yani, üretime süreçleşişti.

Toplumsal işleyişin içinde; üretemeyen yapıların (halkın) , yaşlı ve güçsüzlerin, çocuk ve akıl geriliği olanların, hasta ve acizlerin, doyurulup barındırılması olanağı ortaya çıkmıştı. Bu insanın daha önceki sürü grup yaşamında olmayan yepyeni bir tutumlaşıştı. Bacakları kırık olan, güçsüz olan vs. göçemiyor av peşinde koşamıyor kendi haline biraz yiyecekle doğaya terk ediliyorken, ölüyorlarken; yeni ortaya çıkan toplumsal yapı; artı ürün ve göçer olmamak gibi yerleşmeler, insanlara; av peşinde dolaşmanın, meyve alanlarını bulmanın terk edilmesini yavaş yavaş sağladı.

Böylece insanın sorumluluk bilinci ve ahlakı kendiliğinden belirir olmuştu. Çünkü ilişkiler yapıdan çıkıyordu. Şimdiki yapınız taşıtı ortaya koymadı ise taşıt ilişkiselliğinizdeki bir ahlakınızda yoktur. Yani şu insan ne saygısız, ahlak yoksunu ki, ayaktaki yaşlı ve gebe hanıma, dedeye yer vermemektedir. Diye kimse size söylenemez. Artık insanlar erdemli ve ahlaklıydı. Yoksunu doyurmak, yoksula kol kanat germek, aidileşmek totemi algılarla bunları yasa kılarak çekim alanları yapmak, bu kurallara uymak, hem bir yükümdü; hem de en büyük ahlaki erdemsel ve geleneksel kurallardı artık.

Açıkçası siz araçlı üretimi ve artı değeri üretmese idiniz, bu günkü ahlakınızda yoktu. Bu üretimledir ki; sosyal yapıları beslemek toplumsal bir zorunluluk ahlakı olmuştu. Gerekiyordu. Çünkü toplumun gücü, öncelikle bu çalışamayanların doyurulup barındırılması olgusunu sağlar düzeyi ortaya çıkarmıştı. Artık insanlık, gezginci av yapar olmaktan ve gezginci, hızlı yer değiştirir; toplayıcılık yapar olmaktan, azami zorunluluklarından vs. gibi nedenlerden dolayı güçsüzlerini; bakamamaktan ötürü doğaya bırakmıyordu. Günümüzde ise bu beceri, toplumun sosyal adaleti, sağlamasını ortaya çıkaracaktı. İnsan üretmeden toplumsal adaleti yani girişen ahlakı ortaya çıkamazdı.

Bu ortaya çıkan, yeni yaşamı üretme gücü; yağma, talan, çapul, hırsızlık, hazırcı, beleşçi olma çalma, aldatma vs. olumsuz diyeceğimiz ahlaki tutumları da yaygınlaştırdı, adeta kendisini kurumlaştırdı. Bunlar yeni toplumsal üretilişin, hemen yanı başında; kendiliğinden kendini dayatan bir ahlakı yansıtılış olaraktan, ahlak olaraktan üretilip belirlenecekti. Ve özelleşen mülkiyet ilişkisi gibi daha birçok ön görülemez nedenlerin, toplumsal yaşayışta yansıtılırı oldu.

Mal edinmenin ve maldan yoksun kalmanın, çelişmeleri belirdi. Tutumlaşan ayrıcalıklı davranışlar; güçlünün ve güçsüzün haklarını, davranış ve ödevlerini; öznel yansıyışa göre belirledi. Ya da, zorunlu tutumlaşacak olanı veya öyle tutumlanılması düşünülen yansıyış anlayışlarını, ahlak kavramı içinde, işlenişini oluşturdu. Toplumumuz olmasa ahlakımız da olmazdı. Toplumumuz olmasa idi, ahlakımızı asla bilemezdik.

Ahlak toplumun ortaya çıkardığı zorunlu bir ilişkisel yansıtılış ve ittifaklar durumu olduğuna göre, iyilik kötülük anlayışımızda toplumla yansıtılıp anlamlandırıldı. Temelinde ezen ezilen, zengin fakir, çelişmelerinin süreçleşmesi ile anlamlanan paylaşım, tüketim ilişkiselliğidir. Böyle olunca, bazı yanlış düşünmelerimizin, öznel anlamaları da kendiliğinden ortada kalkmaktadır. Bir kere ahlaklı olmak için inançlı olmak zorunda değilsiniz. Ama toplumla ahlaklı olup, ahlakı yansıtmak zorundasınız bu biline.

İnanç yoksa ahlaklı olmak zorunda değilim demek, tersten konuya dalmaktır. İnanç yoksa bile siz toplumda belli saatte işe gidip, gerekli kural ve davranışları; örneğin selamlaşma, saygılı olma gibi bir yığın ahlaki edimsel enformasyonu göstermek zorundasınız. İnsanlar ahlaklı Ya da ahlaksız olduğu için insan öldürür Ya da öldürmez değildir. Bunun dışındaki daha temel ve ilişkisel nedenlerden ötürü insanlar girişir. İnanç bu tür engelleri önlemenin geçmiş zaman toplumlarında icat ettiği yardımcı bir kurum ve aracıdır. Değilse inançlı değilsem ahlaklıda değilim demek, tersten sorunsalı ortaya koymaktır

Yüce Tanrı'ya, acaba kötülükleri niçin yarattı? Kötülükleri kaldırmaya gücü yetmiyor mu? Gibi izafeleri isnat ve bühtan etmek son derece yanlış ve kısır düşünceliliktir. Doğa iyilik Ya da kötülüğü bilmeden, tanımadan bunların ayırımına varmadan; süreçleşip olgu ve olayları bu güne; insanı, toplumsal üretme aşamasına getirmiştir. İşte iyilik kötülük izafesi burada ortaya çıkan, insansal anlayışladır. Değilse evrensel var oluşun bir kusuru Ya da yetkinsizliği değildir. Toplumsal üretim paylaşımının bir öznel yansıyışı, insanın kendisine göre dünya algılayışının bir çarpıtmasıdır. İnsanın her şeyi kendine göre yorumlamasının bir çıkmazıdır. Bu anlayışlar; Tanrı' ya bile, her şeyi insan için yarattırıştır...

Sorunu ve evreni anlamayı, bu kadar tersten ortaya koyarsanız, tabidir ki yine yanlış olarak ve tersten; ””Tanrı, her şeyi madem bizim mutluluğumuza göre yarattı, o zaman da kötülük ve günahı niçin yaratmıştır”” diye sormak hakkınız olmaktadır!

İyilik kötülük doğaya insanın toplumu getirmesi ile insanın eli ile gelmiş, bir izafi, görece anlayışların insandan insana yansıtılmasıdır. Yıldırımın düşmesi nasıl bir kötülük ve insanları cezalanması değil de, yeryüzündeki olay ve olgularının ilişkilenmesi ile ortaya çıkmış bir zorunluluksa. Üstelik hayat için varlığı zorunlu olan bir ilişki olaydır. Elbette bir olay, bir başka olay için geliştiren bir destekleme olay iken; bir başka olaya da zararlı geriletici, köstekleme olabilmektedir.

Sürecek 13

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 1.11.2008 09:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya