Monocu dinlere, kendi içinden yaşanıp bakıldığında, sınırlılığı fark etmeden, sınırsız engin duygulara kapılınırdır. Pek çokta kişisel anlamalarla çıkarılan hoşluklar, düşüncelerin iç içe geçişindeki geçişenlikler, mutluluk coşması algılanmalarıdır. Ve böylece inançlar, bir ruh disiplini üretim alanı olmaktadırlar. Kendi sınırlılıkları ile yani belli şekli uygulanmasından doğan yapabilirlik memnuniyetiyle; soyut telakkilerin davranımları birleşince; kişiler boyut değiştirmişlik algısına girmektedirler.
Bu durumda, ibadetin sınırsız ve tekrarlanır yapabilme verimliliği insana; inançları kendi kurgularıyla da çıkarsamalar düşündürtür. İnançlardaki edimlerin ifasıyla duyulan tinsel rahatlama; yine kişiye kendisini tinsel rahatlatır olmanın güvende oluşu hissini verir. Bu hazla kişi sürekli ve sınırsızca davranmayı, öznede pekiştirmektedir. Monoteist anlayış, böylece, kişi anlayışlarıyla da tekilleşerek kişilerle yoklaşan bir alan olmaktan kurtulamaz.
Dıştan bakıldığında, kişi algısıyla sınırlı soyut oluş, kişi gözünde bakınca sınırsız olmakta gibidir. Sonuçta kişi; o yapısal anlayışın dışında davranamayan, farklı yapılanmaları yapı içinde telakki edemeyen ya da aksi durumların da olacağı düşünemeyen, düşünmeyi dahi istemeyen davranışlıdır. Buda o inancı sınırlar daraltır. Tek oyuncağından başka oyuncağı olmayan çocuğun; tüm kurgularını, bu tek oyuncağa sahibi yet üzerine kurgulaması gibidir. Her şey bu tek oyuncağın kırılması yitimi ile biter.
Tek oyuncağa sahibi yetle, aksi davranış ve farklı düşünce üretilemez. Bu da kısır davranış oluşturmaktır. Farklı pratiklik oluşturulamamasıdır. Tek durumların içine düşülen sukutu hayali ile yeni durumlara adaptasyon olamamayı yaratır. Adapte olamama durumu insana boşlukta kalmanın duygusunu verir. Bu soyutlanır olma yalnızlığıdır. Derbeder edicidir. Kişide, yatkınlık kabulüne göre, bedensel düşünsel iflasları tetikleyebilir.
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta