DÜŞÜN BİR-Şiir Tahlili Şiiri - Mustafa C ...

Mustafa Ceylan
658

ŞİİR


21

TAKİPÇİ

DÜŞÜN BİR-Şiir Tahlili

"DÜŞÜN BİR"-ŞİİR TAHLİLİ

Mustafa CEYLAN
*********************

Düşün bir...

Düşün bir!
Sen mi muktedir?
Sen mi her şeye hakim?
Kâdîr-i Mutlak, Yaradan kim?
Kimdir, yıldızları semaya seren?
'Doğ' diye güneşe her sabah emir veren...
Kim? Karıncaların rızkını fillerden ayıran?
Toprağın bağrını sulayan, tüm canlıları doyuran...
Kimin mührü duruyor basparmaklarında elin?
Mümkün mü hiç, elinden kurtulmak ecelin?
Kimdir, geceyi gündüzden sıyıran?
Mazlumu zalimden kayıran...
Kasvet çöktüğü zaman
Güvenli liman.
Söyle! Kim?
Her derde hekim.
Zü'l-Celâli Ve'l İkram.
Her yerde bir nizam; ölçü tam!
Rahman O, Rahim O, O'dur tek Melik
'Kûn fe Yekûn'; diz çöker Kâinât; O Halik
Gaffar'dır bağışlar, dilerse affeder; kim ne der?
İsyankâr ve nankör Allah'la savaşır, bir bedel öder
Cabbar O, Kahhar O, intikam sahibi; Müntakim!
Her şeye Kadir'dir; Latif'tir, Hay ve Halim
Akledenler için her ölüm ibret
Ne baş kaldır, ne de kibir et!
Şeytan olmasın engel
Tefekküre gel!
Düşün bir!

Mecit Aktürk

*

Şiirin sadece BİRİNCİ KUPLESİNE bakalım:

1-VEZİN -ÖLÇÜ YAPISI İTİBARİYLE

Dü-şün-bir! ....................................................................3 hece
Sen-mi-muk-te-dir? .........................................................5 hece
Sen-mi-her-şe-ye-ha-kim? ................................................7 hece
Kâ-dîr-i-Mut-lak,-Ya-ra-dan-kim? .......................................9 hece
Kim-dir,-yıl-dız-la-rı-se-ma-ya-se-ren? ................................11 hece
'Doğ' di-ye-gü-ne-şe-her-sa-bah-e-mir-ve-ren.....................13 hece
Kim? -Ka-rın-ca-la-rın-rız-kı-nı-fil-ler-den-a-yı-ran? .................15 hece
Top-ra-ğın-bağ-rı-nı-su-la-yan,-tüm-can-lı-la-rı-do-yu-ran......17 hece
Ki-min-müh-rü-du-ru-yor-bas-par-mak-la-rın-da-elin? .............15 hece
Müm-kün-mü-hiç,-e-lin-den-kur-tul-mak-e-ce-lin? .................13 hece
Kim-dir,-ge-ce-yi-gün-düz-den-sı-yı-ran? .............................11 hece
Maz-lu-mu-za-lim-den-ka-yı-ran.........................................9 hece
Kas-vet-çök-tü-ğü-za-man...............................................7 hece
Gü-ven-li li-man..............................................................5 hece
Söy-le-kim? ...................................................................3 hece

Şeklinde bir şiirsel mimarî yapı var bu çalışmada.

2-SES BENZEŞMELERİ'ne (kafiyelere) BAKACAK olur isek:

(hakim-kim) (seren-veren) (ayıran-doyuran)
(elin-ecelin) (sıyıran-kayıran) (zaman-liman)

3-GÜLCE EDEBİYAT AKIMI ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE

(3-5-7-9-11-13/////13-11-9-7-5-3) ŞEKLİNDE (Tekil) hece yapısı itibariyle DÜZGÜN ARTAN ve DÜZGÜN AZALAN bir sistematikle kaleme alınmış şiir.

Demiş ve önermiştik ki;

GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
10-ŞİİR TÜRÜ:TEKİL
*******************************

1-Adından da anlaşılacağı gibi, tek sayılı hece kalıbından oluşan bir şiir türüdür.

2-Dörtlüklerin şematik yapısı şöyledir:
……………….7 Hece
……………….9 Hece
……………….11 Hece
……………….13 Hece’li bir yapıdan OLUŞMAKTA.

6-Kafiye uygulamalarında şair tamamen serbesttir. Dilediği şekil ve çeşit-yer ve konumda kafiye uygulayabilir veya uygulamaz. Önemli olan BİRİNCİ MISRANIN 7, ondan sonra gelen mısraların 9-11 ve 13 hece ile meydana gelmesidir.

3-Dörtlük,beşlik, altılık veya başka şekillerde de uygulama yapılabilir. Sadece 1-3-5-7-9-11-13-15-17-19 vb hece sayı dizilişinin korunmasıdır. Şair dilerse (sırayı şaşırtmadan) 5-7-9-11 veya 3-5-7-9 hecelik mısra dizilişleri ya da (9-7-5-3) VEYA (15-13-11-9) VB..başka şekillerde TEKİL HECELERLE şiirin dokusunu örebilir. (Öneren Harun Yiğit)

TEKİL ŞİİR TÜRÜNE ÖRNEK VERELİM.

GURBET GECELERİ

Sersem sepelek yağmur
Yağar, gurbet gecelerine.
Türkülü trenler girer düşüme
Üçüncü mevkide garip yolcu olurum,
Valizimde tıka basa hasret,yüreğimde sen...

Bir serçe kanat kanat
Değer, gurbet gecelerine.
Bakarım benim gibi boynu bükük,
Yarasını sarayım derim, 'pırrr' uçuvermiş,
Sızlar omuz başlarım,davacıyım ellerimden...

Bin asırlık bir çile
Sığar, gurbet gecelerine.
En çok da anamla seni özlerim
Bağ bozum vakti, harman vakti geldi m'ola?
Kınalanmış kokular duyarım, seher yelinden...

Mustafa CEYLAN

Şu hade incelediğimiz bu çalışma GÜLCE EDEBİYAT AKIMI ŞİİR TÜRLERİNDEN (TEKİL) ŞİİR TÜRÜ'ne uygun bir çalışmadır.

4) ŞİİRİN SÖYLEM VE ANLAM DERİNLİĞİNE BAKALIM

Şiir, ŞİİR DİLİ' ni kullanmaya çalışmışsa da, ŞİİR DİLİ bana göre ZAYIF düşmüştür.
Önce, ŞİİR DİLİ' nedir onu açıklayalım.

ŞİİR DİLİ'nde MISRA vardır, NESİR DİLİNDE ise CÜMLE.
Şiiri nesirden ayıran ve daha ahenkli, renkli, lirik yapan da şiir dilidir. Nesir de (ÖZNE+TÜMLEÇ+YÜKLEM) sıralı dizlişi ile düzgün bir CÜMLE TEŞKİL EDERSİNİZ, ama, şiir dilinde genellikle cümlelerin DEVRİK olması gerekir, yani, (ÖZNE+YÜKLEM+TÜMLEÇ) veya(TÜMLEÇ+YÜKLEM+ÖZNE) veya(TÜMLEÇ+ÖZNE+YÜKLEM) dizilişleri bulunmalıdır.

Ayrıca,

Şiir dili, SOYUT İLE SOMUT'u AKUPLE(yanyana) getirerek İMGELEM yaparak yeni, SÖYLENMEMİŞİ SÖYLEMEYE KENDİNİ MAHKUM EDEN BİR DİL'DİR.

Yani;

SOYUT derken, bizi biz yapan ve BEŞ DUYUMUZUN dışında HİSSETTİKLERİMİZ olup, çoğu kere ELLE TUTULAMAYAN GÖZLE GÖRÜLEMEYEN-TARTILAMAYAN; ağlamak-gülmek-düşünmek-üzülmek-sevinmek-renklenmek gibi yani ATEŞ gibi görürsünüz ama elinize alamazsınız, ŞEKERİN TADI gibi tadarsınız ama ölçemezsiniz; hah işte onlar, DUYULARIMIZ, DUYGULANMALARIMIZ. 'Soyut' diye buna deriz.

SOMUT ise, elle tutulan, tartılan,ölçülen, maddî ŞEYLERDİR. Somut OLAN ŞEYLER kök kelimelerdir, AĞAÇ,KUŞ,TAŞ,ANA,BABA vb gibi.
Şimdi, (ağaç ıslanmış) mı demek daha iyi(ağlayan ağaç) demek mi daha iyi ve etkili?
Ağaca (ağlamak) eylemini yaptırmak daha etkili.
Deseydiniz (ağlayan ağaç gibi) BURADAKİ 'gibi' kelimesi ile konuyu başka yere çekerdiniz. Bence, şiirde GİBİ,DEK,KADAR gibi kelimeleri mümkün olduğunca kullanmadan, direkt olarak o müşahhasa yani somuta soyutu-fiili-eylemi -yüklemi yüklemek lazım. TEŞBİH(benzetme) yaparken dahi, kök ekleri sırtına alıp kendi kendince yürümeli mısrada. İşte o zaman şiir diliniz dilim dilim olmaz da dil bahçesinden gönül güllerinin açışını seyrettirir okuyana.
Sonra,
Evet sonra,
Hiç kimse, karşısında PARMAĞINI SALLAYIP, HEP CEHENNEM TASVİRİ YAPAN bir VAAZCI'yı, bir ÖĞÜTÇÜ'yü sevmez de, öğütçü de bütün buna rağmen, bu işinden, TEBLİĞ işinden vaz geçmez. Oysa, bana göre, CENNET DE VAR, Parmak sallayacağına, şunları yap, bunları yapma diye negatif tablolar ve uçurumlar çizeceğine, ŞİİR DİLİni kendi üstüne çevirmesini bilmeli şair. şayet ÖĞÜT-YOL GÖSTERME VE ÇOĞU KERE ELEŞTİRİ-TENKİD ise, en iyi HİCİVCİ, HİCİV TAŞINI okuyucunun kafasına fırlatmadan evvel, taşı havaya atıp kendi BAŞINI onun altına öncelikle tutandır.

O kadar çok EDEBÎ SANATLAR var ki, parmak sallayıp KURU ÖĞÜTCÜ bir KAFİYELİ-DÜZGÜN AMA SOĞUK-RENKSİZ BİR MANZUME olmaktan, şiirimizi ŞİİR DİLİ SAYESİNDE 'sıcacık' yapabilmeliyiz. Sakın yanlış anlaşılmasın, ÖĞÜT VERMEYELİM, YOL GÖSTERMEYELİM demek istemiyorum. Elbette bunlar olacak, amma, kalıcı şiir, HAS ŞİİR istiyorsak, şiirimize BAL TADINI, Yunus EMRE rengini, seherlerde ötüşen kuşların seranadını renk yapıp sürmesini bilmeliyiz....

Eskilerin deyimiyle şiiri okuduktan sonra bizi ETKİLEYEN-AKLIMIZDA MIH ÇAKAN -(mısra-ı berceste) veya ŞAH BEYİT'imiz olmalı. Öz, orjinal, söylenmemiş, bize ait...

*
Kıymetli şairimiz Mecit AKTÜRK'ü bu CESARETLİ ve KORKUSUZ KALEMİnden ötürü kutluyorum. Çünkü 'HAM MANZUMECİLER ve KAFİYE HAMALLARI' şiirde yenilik ve yeni-değişik çalışmalara karşıdırlar. Onların etki alanına girmeden kalemini ÖZGÜR ve İNANDIĞI DAVADA eser vermekte kullandığı için TEBRİK EDİYORUM...
*
Tebrikler, teşekkürler...

Mustafa CEYLAN

Mustafa Ceylan
Kayıt Tarihi : 18.10.2013 19:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Ceylan