Savurdum acıları dört bi yana.
Bir daha yüzgöz olmamak adına.
Tavan arasındaki, tozlu sevinçlerim var başucumda
Yüzümdeki çizgilerden anladım yaşlandığımı.
Hor, hakir gördü tüm aynalar beni.
Oysa zamansızdım, amansızlığım yetersizdi.
Miladın öncesinde ki yıllar kadar eskimişim.
Sırtındaki heybede sevgi namına bir şey yoktu.
Sevmelerin, Firavun’un imanı.
beni iki sefer yaşama hakkın yok! Deli davalım….
İçimdeki esirgemeden, hoyratça
kullandığım yüreğimi bir ben anlarım.
Sessizliğin yerini çığlıklarıma bıraktığım an/larım/da.
Hayatım kısasa kısas değil,
sadece nefes alıp-vermeden ibaret.
İstanbul kadar karışıktın,
bir o kadar da uzaktın bana.
Kum saatiyle kurulmuş bir tuzaktın belki de,
Hayatıma.
Ters çevirmeyi unutmuştun, kumlu saatini?
Kalemde kin, şiirde nefret biriktirmezdim.
İklim iklim keşifler düzenliyordun oysa coğrafyama,
hazan göçlerini ağırlayan, yamalı bir kenttim.
Bir mevsimin Şubat’ı zikrettiği günde geldin.
Bekleyip de, görmedin…
Abalı yalnızlığımı!
Kurak geçen yazlarımı!
ve kurumaya yüz tutmuş yaz/ı/larımı.
Gittiğin yerlerde kim karşılar seni,
burada beni, yazdıklarımı kim anlar!
Gitmiştin, sırtını rüzgarlara veren bulutlar gibi.
Ve kızıla çalan yüreğimin gökdelenlerinden düşmüştün.
Düş/ ün/ düğümdün sabahlarıma…
Düş/ tün akşamlarıma…
Düş/ üm/ dün oysa…
Yüreğimde sevgili!
Kayıt Tarihi : 5.11.2009 18:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)