Kimdi o kedi, zamanın
eşyayı örseleyen korkusunda
eğerek kuşları yemlerine,
bana ve suçlarıma dolanan?
Gök kaçınca üzerimizden ve
yıldız dengi çözüldüğünde
Sevgilimsin , kim olduğunu düşünmeye vaktin yok,yapacak
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin,ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden
Devamını Oku
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin,ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden
kaleme sağlık
Saçma sapan mısralar ; şiire , nanik yapar...
Gönlündeki yarayla , gözünü panik kırpar...
Mânevi değerlerden çok uzak yaşam tarzı ;
İle şâir , dünyâda , hayatı erken kapar...
Bu yazı şiir değil , kimi de ona tapar...
BENCE...
Ben bu gün şairenin farklı ve başka bir şiirine yorum getirmeye çalışacağım.
Canım Sıkıntı Sınırı
Aydınlıkta köhneliği belirginleşen ve kentte ve konutta hiçbir şey neyse ben oyum. Öylesine
bağsız ve yeğniyim ki bu hafifliğin şiddetinin bedelini bir gün öderim diye düşünüyorum.
Sanki varoluş beni cezalandırmak ister gibi; yoğunluğundan bana düşen payını benden geri
alarak bu yoğunluğa, olur olmadık herkese ve her şeye fazlasıyla katlayarak sunuyor.
Ülkem yok, cinsim yok, soyum yok, ırkım yok; ve bunlara mal ettirici biricik güç, inancım
yok. Hiçlik tanrısının kayrasıyla kutsanmış ben yalnızca buna inanabilirim, ben. Yere göğe
zamana denize kayalara ve kuşlara da dokunan aynı tanrı değil mi? Bu kutla tanrının
yönetkenliğinde, olmayan ellerimle bir yok-tanrı'yı tutuyor ve ölçüyorum yokluğun ağırlığını.
Kefe'lerinden birine onun oylumu pekâlâ sığıyor, diğerine duygular, duyumlar ve düşünceler
yığılıyor, işte yetkin eşitlik...her gün her gece bu eşitliğin bilgisiyle geçiyor. Bir eskiciden
satın alınmış bu teraziyi birgün başka bir eskiciye vereceğim, o gün, tozanlarım her bir yana
dağılıp toprağın suyun ölümsüzlüğüne eklemlenecekler ve ben özgürleşeceğim.
Nilgün Marmara
Nilgün hanım şiirin sonuç bölümünde,şunu söylüyor.Ben öldükten sonra,hücrelerim dağılıp,doğanın bünyesinde farklı formatlara bölünerek,hayatiyetine devam edecek,belki bir suda,belki bir papatyada,belkide örümceğin salyasında hayatiyetime devam edeceğim ,yani özgürleşeceğim.Ölüm sonrası hayatıma devam edeceğim.Makro organizmamın mikro hücrelere bölünmesiyle.Öyle dağılacağım ki bir daha toplanıp bir araya gelmem mümkün olmıyacak.Yani siz haşirle kendinizi avutup durun diyor.
Evet şaire hanım buraya kadar haklı,çünki bilimsel veriler bunu gösteriyor.
Nilgün hanıma desem ki,Nilgün hanım siz doğmadan bir kaç sene önce nerelerdeydiniz ki,sizi formatlayıp insan kılığına sokan güç ve kudretin varlığını biliyormuydunuz.Mesela sizin hayatiyet hücreleriniz,ıspanak,pırasa,yoğurt,ebe gümeci,hıyar vs gibi bitkilerin bünyesinde farklı mecralarda hayatını devam ederlerken.anneniz ve babanız bu bitkileri yiyerek tüm bu hücreler anne ve babanızda sperm ve genlere dönüşerek.Sizin Nilgün olmanız sağlanmıştır desem sanırım sizde beni onaylıyacaksınız, öyle değil mi.Çünki bilim bunu söylüyor.Sizce ilk defa diriltmek mi zordur.Yoksa ikinci kez mi.Sanırım ilki daha zordur diyeceksiniz.İşte ilkini; tüm bu hücreleri bir araya getirip en muhteşem bir şekilde bina ederek başaran,İkinci diriliş olan haşirde bina etmesi bu kadar zormudur ki, haşri inkar etme yolunu tercih ediyorsunuz.
O kadar güzel okuduğum en güzel insandır.;
Nilgün Marmara canına kıymıştır,bizlerin insan olabilmesini sağlamaya çalışmıştır:İnsanlıkdan çıkışmışlımızı anlatan çok şahhane insandır.Ölümün ne kadar namuslu olduğunu anlatan hakiki duyguludur,insancıl şiir insanidir.Allah gani gani rahmet eylesin,mekanı cennet bahçeleri çiçekleriyle süslensin.
bunlar ekseri.. tek merkezden yazılıyor.. aynı şahıs tarafından.. yazılıyor gibi görülsede değil.. ona bakarsan bizim popcularında şarkıları aynı kişi yazmış gibi duruyor.. değil.. hep aynı tempo.. hep aynı kişi söylüyormuş gibi değil..
..ölüm insana daha bir saygın kılar.. bakınız esengül.. bakınız bergen..
intihar her şairi saygın kılar.. hayır hayır bu o bu şu etken sebebi değil.. gerçekten şiiri hakkı ile çözmüş..
..bir şarap viski ekspersizi.. mantarı çekince kokudan nasıl anlıyor.. anlarım şiiri.. uzaktan.. iki dize görüyüm yeter..
..kokuyu alayım fare heyecanı.. yer yer dura dinlene.. kedi medi varmı demem.. en alta inerim cezbeder.. yeterki kokuyu alayım.. koku boyu giderim.. haa çarpıntı yapar baş döndürür.. mide bulandırırmış.. tek şiir olsunda..
..diğerlerinede baktım.. bunada sonuncu en alttaki düz yazı hariç şiir..
..şiir.. buna itirazım yok..
şairemi şaire..
..sırf dalga geçmeyim şüphelenmesinler diye yer yer.. gömüler hazine koyuyordur.. mezar soyguncuları araştırsın.. ne çıkar bahtına.. üç beş çanak çömlek.. bir kaç sikke..
.. ama şiir.. inanın alay etme yerme şu bu değil.. samimiyetle söylüyorum.. bunu yazan insan.. bin tanede yazsın.. hepside şiir.. sadece dalgasını geçiyor.. ..şizofren.. olabilir..
..paranoyak aynı zamanda.. kaçıyor birilerinden.. takip edilmekten korkuyor.. ama geride iz bırakıyor..
..melenkoli var.. geçmiş ile yüzleşmemek için kaçıyor.. geçmişte sancılar var.. yıpranmış.. düşler dükkanı medet umuyor.. normal..
..niye babaanne dede evi balgamlı gazete.. yürekte açmak istemediği yerler.. kağıda şiire sızıyor.. bulanık ortam flu.. zahmet edin çözün ben dağıtayım .. ben çocukluk yaşamadım.. gençlik yaşamadım hayat yaşamadım.. sevdasında.. ama şiir şair veya şaire.. kalıbımı basarım.. sadece hasta.. hepsi bu..
olağan üstü bir dikkat var.. hececilerde aruzcularda rastlanan.. serbestin gerçek ustalarında rastlanan.. karmaşık.. bir kokteyl hazırlamakta usta kimselerde rastlanır.. bir yudum tadınca.. gayrı ihtiyarı yutkunuyorsunuz.. halis muskat üzüm moldav cinsi bu..
o sayıp dökülen küçük müçük ersöz mersöz ruh hastaları gibi değil.. gerçekten şair.. kokuyu alırım ben.. sadece tedavi edilememiş.. ama şair.. şiir bu..
nasıl hazırlanmış ne oran maya ne oran üzüm ne kadar su anlamam.. ama şiiri anlarım evet şiir bu.. her sözcük emek ile yerine oturtulmuş.. uzaktan bak duvara yeter.. derz dolguları gönye şakül terazi.. hepsi yerli yerinde..
yüreğine sağlık.. kalemin daim olsun.. mekanı cennet olsun.. bu güzel seçkiyi getirenlere teşekkür ederim..
Günün şiirini babişkoma okudum, diyor ki:
''Yedi tül ardında yazgı uşağı,''
Bu mısradan güzel bir şiir olurdu. keşke usta bir şairin eli değseydi. Siz olaydınız nasıl yazardınız babişkom diye sordum. Mesela şöyle yazardım dedi:
Umutlarım solgun dalında kurur,
Hazana bırakmaz yaz kendi vurur.
Yedi tül ardında yazgı uşağı,
Elinde kalemle titreşip durur!
İşte böyle yazardım diyor:)
Canım babişkom, böyle yazacakmış!!!
Günün şiiri ve seçici kurula teşekkür ederim. Baksanıza bir mısrası Babişkoma esin kaynağı oldu.
İyi geceler antoloji. Bütün günümü sana verdim:
Helal olsun:)
nilgün kere nilgün.. küstah sözcükler yetersiz.nereden bilsin ki sarı saçlara tutunup kalmış çocuklar ,tek güzel söz duymadan büyümüş çocukların neden ve nasıl bu kadar gaddar ve 'kesilen parmaktır acımayacak!' formatında olabildiğini..
dünya üç adım etse kaç yazar..gördüm gördüm ben de gördüm..de işte ramazandır..bilet bulamadım nilgün..!hâlâ gelemiyorum..
Ölmek
Bir sanattır,her şey gibi
Eşsiz bir ustalıkla yapıyorum bu işi
Öyle ustaca ki insana korkunç geliyor.
Öyle ustaca ki insana gerçeklik duygusu veriyor.
Bu şiir ile ilgili 48 tane yorum bulunmakta