Aldım arabadan soğanı
Yaparım şimdi ben
En güzelinden hayatın umut paparasını
Ye dur bitmez artık
Birde yeni yaraları sirkeyle yıkamak lazım
Tadı hayatında kalır
Anısını mahşerde bile bana sormayın
Ateşler mi?
En kötüsü içimde yanıyor
Siz bilemezsiniz
Bazen cehennem dünyada dolaşır
Siz bilemezsiniz
Ben mi?
Ben çok iyi bilirim
Kırıldı mı?
Cam kule.
Yine
Düştün mü ağzının gözünün üstüne?
Yine
Söylemediler uyarmadılar mı?
Bu kaçıncı salaklık
Bu kaçıncı yalnızlık
Bu kaçıncı son
Bu sefer son
Son
Gölgelerimi akşam kimse göremeyecek bir daha
İçimin haritası çizik içinde
Bıçak değmiş
Bilen olmamış benden başka
Pusuvermiş garibim orada
Gene o bilindik bakışlar
Yosunlar içinde
Maviler olsun yâda beyazlarım
Bir kerede içimde
Bir kez olsun
Büsbütün
Bu yürek hiçbir araya gelmedi ki
Delikanlı silah tutanların vurmasını özledim
Kılıçların kesmesini
Kanım akarken savaşmasını özledim
Adam gibi ölmeyi özledim
Almadılar beni sessiz dolaşanlar aralarına
Onların arasında olamayacak kadar kirli miydim yoksa?
Her gece dualarım boşuna
Çamurların çakılların izi olmuştur yüzümde
Her kalktığımda ayağa
Düşüyorum tekrar ağzımın gözümün üstüne
Beklemediğin
En ince yerinde vuruyor hayat
Kargalara maskara oluyorsun
Öyle sinir
Öyle meraklı bakıyorlar ki
Kızamıyorum
Susuyorum
Bazen komik geliyor bakışları kargaların
Aptal yüzlerine bakarken
Gülme hissim dudağımdan düşüveriyor
En olmayacak diyarlara
Binbir parça bu yürek
Her birinde bir ben vardı tastamam
Yüz küsur okka
Bir ben
Bende artık kalmadı
Yapraklarımda marazlar
Suyum kesildi damarlarımda
Bir an bile düşmüyor isem aklın yollarında
Bittiğim o yollardır
Bittiğim sustuğum zamandır
Kederleri ezberledim
Nereden gelir giderler
Enkazlarımı hep gizledim
Kaç yangın vardı böyle
Hepsini ezberledim
Umudumun kömürleri
Her yerim isli
Durakları bekledim
Yangın ilk kurtarılacak değildim hiçbir zaman
Suya boşuna sevdalanmışız çoğu zaman
İçimiz dışımız hep tuzlu gözyaşı
Bembeyaz göller
Bakarken gözün acır
Hiçbir kelime yâda kelime grubu
Rahatlatmıyor insanı
Başladı mı bir isyan
Kansız asla bastırılmıyor
Her yerde yara bere
Kan revan düşünmelikler doluyor
Gizlemediğin yerinden vurulmak çok üzüyor insanı
Ne zaman hükmüm verilmiş
Haberim olmadı
İnfazıma dakikalar kala
Tutuşturmalık kelimeler
Yanıyor ateşler
Bir kesiktir kokusu
Anlamını yitirmiş hayatın
Kelimelerini de yitireceksin
Susacaksın
Sonra da sonbahara
Son yağmurunu getireceksin
Kahverengi gene kırmızıyı getirdin
Susturdun beni
Senide kim sustursun
Gece mi?
Kırıldı mı?
Cam kule.
Kâinat sussun başım uğulduyor bu gece
Teslim olmayacaksın hiçbir zaman
Küfür etmeden
İpini kendin çekeceksin
Cesaret dediğin
Korkmadan gidilen yoldur
Yolunu gördüysen yüreğinde
Bir daha arkada bakmayacaksın
Düşeceksin düşlerin özü içine
Acıdan korkmayacaksın
Acı içinde doğduk hepimiz
Sonra birileri bize gülmeyi öğretti
En korungan zamanlarımızdı
Sonra acıya geri döndük
En yalnız ve saldırılmış zamanlarımızda
Savaşın içinde
Nefes bile alamadığın
Yorulduğun teslim olup ölmek istediğin anlar olur
O anlarda ayakta
Sağlam bir atışı beklersin ki
Bir daha ayağa kalkamadan şerefinle ölmek için
Lanet olsun
Her seferinde kanlar içinde kalkarsın
Acının büyüğü cehennemin özü
Ölmeden tekrarındadır
Hüzün kokuyor yine bu şehir
Gecelerin deki yalnızlıktan
Gündüzlerin deki yalanlardan bıktım
Ne bu şehir
Nede başka bir şehir
Benim şehrim değil
Benim yerim değil artık
Umut paparası demiştim ya
Yedikçe yiyesim gelmiyor artık
Bu ne biçim illet
Hiç bitmiyor
Yıkıntılarımın içinde
Dumanlarım tütüyor
Efkârı yakan
Ateşi uyandıran
Tutuşturulmuş kelimeler
Hüzün çiçeğim küllerimin içinde
Yine seni büyütüyorum
Yüzüne baktıkça
Ağlıyorum
Kokladıkça
Ağlıyorum
Dokundukça
El değmemiş coğrafyalar gibi
Ürperiyorum
Düştün mü ağzının gözünün üstüne
Düştüm
Rüyalarda
Düştüm
Yine
Ağzımın gözümün üstüne
Bu sondu
SON
Kayıt Tarihi : 10.1.2007 00:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!