Öz yurdumda yatağıma yatarım,
Düşlerimde hep gurbeti yaşadım.
Haksız sevmem haklıları tutarım,
İşlerimde hep gurbeti yaşadım.
Yavaş yavaş tele düzen verince,
Ve bu yüzden gönlüme gam girince,
Adaleti hep raflarda görünce,
Yaşlarımda hep gurbeti yaşadım.
Dedem hep derdi ki, harama bakma,
Devletten yana ol, mazlumu yakma,
Ruhumda ıztırap, elimde lokma,
Aşlarımda hep gurbeti yaşadım.
Yasaktı düşünmek Türk İllerini,
Yalnız koymak olmaz gönül erini,
Eylül’de görünce sam yellerini,
Kışlarımda hep gurbeti yaşadım.
Özüm, gülü çile ile bitirdi,
Büyüttü,besledi deme getirdi,
Yağmur yağdı, dolu vurdu götürdü
Taşlarımda hep gurbeti yaşadım.
Baltayı vurunca çınara küt küt,
Ne desen kesecek gereksiz öğüt,
Kökünden habersiz talihsiz, züğürt,
Başlarımda hep gurbeti yaşadım.
Kayıt Tarihi : 12.1.2005 11:15:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Zülfikar Yapar Kaleli](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/01/12/dusteki-gurbet.jpg)
Tebrikler
Hepsi bana yabancı, hepsi başka biçimde
Ne bir arzum ne emelim, yaralanmış bir elim
Ben gurbette değilim, gurbet benim içimde
Eriyorum gitgide, elveda her ümide
Gurbet benliğimi de bitirdi bir içimde
Gurbette sıla tüter burnunda. Bazen de kendi memleketinde bile gurbeti yaşar. Çünkü çoğu zaman gurbet insanın kendi içindedir...
Kutluyorum değerli şiirinizi ve sizi Zülfikar bey. NİCELERİNE...
YURDUNDA GURBETİ YAŞAMAK…
İnsanın gurbeti yaşaması için illaki yurdundan, sılasından uzak kalması gerekmez.
Bizler genellikle doğduğumuz yeri sıla olarak biliriz. Aynı vatanda başka bir ile, başka bir diyara gidince kendimizi gurbette buluruz. En azından gurbetin garipliğini, garabetini yaşarız.
Anadan, babadan, bacıdan, gardaşdan, ayalden, evlattan ve kavimden ayrı kalmak, hele hele ilk defa ise bu ayrılık, vatanın başka yeri gurbet olur, ayrı kalana.
Gurbet; adı üstünde, gariplik, yabancılık, yalnızlık, sahipsizlik, çaresizlik…
Yalnızsan, sevdiklerinden uzaksan yatağa yattığın yer öz yurdunda olsa ne fark eder, …
Hele bir de haksızlıkları görmüşsen, haksızlıklara uğramışsan.
Yabancı ellerde gerçek anlamıyla “gurbet” der, belki kabullenir insan.
Öz yurdunda neyi, neden, nasıl kabullensin?
İşlerinde garipliği yaşamak, garabeti, tuhaflığı yaşamak işte bundandır.
Akordu bozuk sazın sedası çatlak çıkar.
Tele düzen vermek, akordu yeniden düzenlemek için doğru sesi bilmek gerek.
Doğruyu yakalamak için teli biraz germek, çok gerilmişse kırmamak için gevşetmek lazım.
İnsani ilişkiler de böyle değil midir?
İnsanlar fazla gerilince koparla, gevşetince tın tın olurlar, düzeni bozarlar…
Devletten yanayız. Devleti yiyenlerden, çalıp çırpanlardan olamayız. Ancak, “Adalet mülkün temeli” ise devletimiz adaleti sağlamakla mükelleftir.
Millî hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” esassa hâkim olması gereken millettir. Millet olmadan zaten ne devlet, ne vatan olur. O halde öncelik devletten çok millete aittir. Milleti meydana getiren fertlere.
Şiirde geçtiği şeklini düşünürsek devlet zalim olamaz. Devlet asıl unsurun var oluşunun vasıtasıdır. O zaman milleti oluşturan fertlerin ve özellikle de mazlumun yanında olmalıdır.
*
“Devlet benim” diyen bir zihniyetin, koparılacak bir düğme için altı ay hapis öngören bir anlayışın devletle, devletçilikle ilgisi olamazdı.
Devletçilik şartlarını da gördük. Arpalıklara, kayırmalara dönüştürülen, çiftlik ağalarının malına dönüşen ve “dayısı olanın işinin yürüdüğü” dönemleri de yaşadık.
“TAVASSUTÇUN KİM?” sorusunun insanın suratına kırbaç gibi şaklatıldığı dönemleri de IZDIRAPLA, acıyla yaşadık.
Bütün bunlara rağmen, şiirdeki saf düşünceyle hiçbir zaman “DEVLET DÜŞMANI” olmadık, “MİLLET DÜŞMANI” olmadık.
Bunları geçmişin karanlıkları olarak kabul edin.
*
Devletine, milletine sahip çık. Mazlumun yanında ol ve harama el uzatma. Izdırap çekmek istemiyorsan lokman helal lokma, yudumun alın terin olsun.
* “ızdırap” “ıstırap”
Türk dil Kurumu Yazım Kılavuzu esas alınmalı. En son hali “ızdırap”sa öyle de yazılmalı.
Kelime Arapça olup yazılışı “ıztırâb” şeklindedir.
Ancak buradaki “z” Arapça “zat” harfiyle, “t” kalın “tı” harfiyle yazılır. Kelimenin sonu da “b” be” harfiyle biter. ﺐ ﺁ ﺮ ﻃ ﺍﻀ
Güne düşen şiiri ve şairini içtenlikle kutluyorum.
Altay Tigin
19 Şubat 2015
“Güne Düşen Şiir” Grubu
*
NOT:
“ÜYE ŞAİRLERDEN GÜNÜN ŞİİRİ VE ŞAİRİ” sayfasında yer almak istiyorsanız, lütfen en fazla iki şiirinizi “Güne Düşen Şiir” Grubu’nun mesaj sayfasına ekleyiniz…
Ekleyeceğiniz şiirlerinizle birlikte, şiirinizin bulunduğu sayfanın alt sol köşesinde KIRMIZI RENKLİ Antoloji.com yazısının hemen üstündeki ŞİİRİN ANTOLOJİ NUMARASINI DA İSMİNİZİN ALTINA EKLEMEYİ unutmayınız…
“Güne Düşen Şiir” Grubu
http://gruplar.antoloji.com/gune-dusen-siir/
TÜM YORUMLAR (18)