D Ü Ş T A Ş I K O L Y E S İ
(Kırılgan Düşler)
Eyüp Sultan’*a
Ne zaman, üzerine yeryuvarın gölgesi düşse, tutulsa / Ay torbaya girdi, yardım istiyor bilirdi / Dede tüfeğini göğe uzatır / Teneke çalardı köylü çocuk… İnsan oğlunun aya ilk ayak bastığı gündü, dün gibi hatırlıyorum. Koca koca pilleri olan büyük radyodan ajansı dinliyorduk. Amerikalı astronotun aya inişini, yürüyüşünü ve konuşmalarını dinledikten sonra, rahmetli dedem. ‘Haşa oğlum, onlar Ay’a inmediler. Bir çöle inmişlerdir...! Allah’ın katına inilir mi! ? .. Sümme haşa? ..’ dediğinde, yüzüne aval aval bakmıştık.
İşte o gün, Pürenci Memet’in ilk oğlan torunu olmam nedeniyle beni çok seven ninem, üzerinde rengarenk Osmanlı bayrakları ve padişah turaları olan sandığını açtı. Kendisine de anne annesinin verdiği düş taşı kolyesini çıkarıp boynuma taktı. Bana en kıymetli eşyasını veren Eşeli Nine’me sarılarak öptüm. Sülalemde ilk nesil kadınların taktığı düş taşı kolyesi ilk kez bir oğlan çocuğuna takılıyormuş.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta