zamanı geldi horozun
bir chagall resminden
fırlayıp
çıkacak kümesten
damların üstünden uçup
bildik yeşilliklere bakarak
sonsuza açılan
kanatlarımız yakın
ne biri yukarda ne biri aşağıda
yeni renkler
sesler
tatlar bularak
inceliğin
o tüy hafifliğinle sar beni
havada güzel ezgiler kokusu
dilsiz artık su
değil sanki
bir pıtrak
duvarlardan fışkıran
dağlara koşuyorum
bir ormandan bir ormana atlayarak
sana yaklaşıyorum
sonsuzluğuma
sisler bırakıyor yerini
göğün derinliği kaplıyor her yeri
dağlara kavuşuyorum
sana
uçuyor mu
havada mı asılı
hep bir yerlerde mi olsun
istiyor chagall
kırmızı horozun
köy evinin duvarına dönük
sırttan görünen o adam da neyin nesi
chagall’ın düşsül bakışı değil
benimkiler yoruyor beni
al(beni) al
saat kemiriyor zamanı
bir yaz gecesi
soğuk bir dilim karpuz
bir kadeh rakı dindirir bu yangını
köpükler içinden çıkıp geliyor
gelmekte olan
köpükler içinde
gelip gözümün içine giriyor
duymadığım titrek bir ses mi
sesin usul usul yaklaşıp
oturuyor sesime
duru dalgalar
çıplak ayaklarla basılan kum
ay denize düşmüş
üşümüş elleri sevdiğimin
küçük minicik
elleri kemikli
suyollarıyla geçiyor zaman
mavi gözlerin içinden
kara sözcüklerin parlatıldığı
bir şiirden bir şiire
uykuda harita
çatı beklemede
sessizlik içinde
belki öğrenirim
sözcüklerden de önde geleni
kollarında bir kadının
yeniden
atar damarlarım
birden bir kalabalık
sessizlik dolu odada bir ses
yürür üstüme
kucaklar tomurcuğu
mutluluk yaprağı
keder karşıtı
dingin
usulcacık bir öpüş
dönüşür yüzlercesine
koşarken dağlara
iki ırmak karışır birbirine
yürekli bir ağaç için
akarlar birlikte
chagall’ın kemancısı eşliğinde
yeryüzü
yüzünü profilden değil
tam sunar bu kez
değişim işli bir eşarp uçuyor
yüzümden yüzüne doğru
eyersiz atlarımızı koşturuyoruz
dağlara
eşarp önde
biz ardında
dirim boyunca
varsın adı düşsül olsun
chagall
uçursun bizi de
Kayıt Tarihi : 20.6.2009 04:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!