Düşlerin Kayıp Sığınağıdır Aşk

Selahattin Yetgin
1613

ŞİİR


34

TAKİPÇİ

Düşlerin Kayıp Sığınağıdır Aşk

Her sabah yenilenmiş düşler doldururuz avuçlarımıza, üşüyen ruhumuzun kayıp rotasına dingin adımlar atarak
Her sabah üzünçlü vedaları atarız ardımıza, kayıp dünlerin sularını geçeriz aşkla, ruhumuzdaki peçeleri yırtarak
Her sabah biçare umutların dağlarına bakarız, giden gelmez sevdaların yanık uçlu şiirlerini özlemle kucaklayarak
Her sabah umut koyarız tanımlayamadığımız hayatın adını, yoksul ömrümüzün yorgun döşeklerini güneşlere asarak

Mor ışıklı bir odada kımıltısız sarılışlara yorgun damarlarımın kaynaklarına kadın ruhunu at bu gece. Yaman öpüşlerinin kayıp tarlalarından sıvazlayarak avuçla bereketli tohumlarımı, damarlarımdaki şah mat coşkuların yanık nidalarıyla sustur yar er çığlıklarımı. Omuzlarından sular kayarken, dudağından ruhuma ballar damlarken doldur aşkın peteklerini. En doyumsuz sarılışların kırlarına uzanalım sonra, ay resmimizi yapsın, gece umarsız ağrılarımıza şifalar kaynatsın ve seninle anlamlı anların şafakları asla karanlıkları aratmasın.

Aynı odadan yaşamın geniş ovalarına dağılan gölgelerdik, adımız yankılanırken ödünç masallarda. Tersinden okunan sözler gibiydi hayat, yorgun damarlarımızı zorlayan pusatsız sevdalarda. Andımızdı aşk yine de, tahtından düşmüş bedendik biz boş sokaklarda.

Kırık bakışların ezgin cümleleriyle ıslanırdı tenlerimiz yürüdükçe biz aşka. Kıyıda tenha yerler arardı gölgemiz, gecenin köşkünde bir yorgunluk telvesine karıştığımız anlarda. Dalga kumla sevişirken biz gözlerimizin utangaç raksını yudumlardık boş bardaktan.

Sevginin o ipeksi dallarına bir kuşun gözyaşı düşer, kekre masalların derin odalarından bildik bir ses yükselir ansızın vakitlerden aşk olur. Heybetli bir ağaçtır umut, yakarıyla sarılan tenlerin uyumu muhteşem olur. Yoklukla demlenir anlar, keyifli bir yolculuk tesellisi olur.

Ağacın gölgesini sevmez rüzgâr, hışırtılı bir arzuyla okşanırken yapraklar, kurt gölgeden sıyırır öfkesini damara yüklenirken coşkular. Özlemdir yutkunuşlarla ve iç çekişlerle geçiştirdiğimiz, rüzgârlı göğsümüzü bunun için güneş sarmalar. Beyaz yastıkta bir kadının saçlarını dolaşır ellerim, ruhumda gezinir uyku mahmuru gözleri. Sarıl gövdeme, sokul gölgeme yar, petekte dillendi sevilerim, yollarda savruldu senli emellerim, gel yorgun göğsümün siperine, umutla hasat olsun senli günlerim.

Devrilmiş ağaçların gözyaşını içer asırlardır sevdalı balıklar yıldızların mağrur iç geçirişlerine aldırmadan. Yosunlarla donatılı aşk denizlerinin yorgun derinlikleri bu yüzden soğuktur sevda bakışlı kangren masallar biriktirme bana kanaması kesilmeyen özlemlerle geleceğim bir gün yurduna.

Vakitler kalburüstü bir düşün kanamalı sığınağı, yakarılarla tutunduğumuz uçarı slâydı. Uzaktaki bir değirmenin duvarına resim yapar o kadın, bekleyişlerle boyanır tuval renklere sarmalanır boynundaki şal. Yanık türküler sofrasından aç kalkar cümleler su tenden kayar sorgulu günler avuçları terle yıkar. Umut dağınık bir yatak, sorular dudakta titrer, aşk kangren sevilerle öfkeleri bile yürekten siler.

Yanık tarlalara seçeler gül polenleri bırakır ben seni düşünürken, avuç içlerimi terletirken özlemin, gün akşamın saçlarını sevdalısı gibi okşar. Mağrur gemiler geçer senli sulardan, su açlarını yıkar, tuz dudağın olur coşkularımı harlar. Gülüşünün resimlerini ararım dünlerden gülüm, kuşlar gemileri kucaklar, yangın yeri olur gönlüm senli anıları sayıklar.

Adına hasret denilen tutkuların penceresinde aşk yolumu gözleyen bir kaçak dumanlı gözlerinde yıldız alacası, yorgun yüreğinde bekleyişlerin delirmiş sancısı. Umut yanık ovalar gibi yağmurları bekler, özlemli göğsümden fırlarken sonsuzluğa dilimden kavuşmanın duası. Gecemin yakasında kokun var gülüm, sabret çıkacak elbet kahırlı günlerin de yasası.

Sarsılan bir direnç odasıdır bazen yüreğimiz, aşikâre damlalar birikir bazen göz çukurlarımızda ve vakitsiz damlar biz umutların kuru yastıklarına başımızı yasladığımızda. Yanık türküler merhem olmaz ah yaramıza, her nakarat dağlar gönlümüzü her söz dokunur hışımla o umutla atan kalp sığınağımıza. Kekre bekleyişlerin kapsülüne aşk zerk olur yinede, mağrur yaşam şarkılarıyla olgunlaşır hayat denen hazin meyven.

Düş sancısına tutulmuş bir kadın, vuslatın endamına sarılarak gerçeğini bekliyor pencerede, ruhunda küflü bir yalnızlık kahrı. Çıldırtan dakikaların öyküsünü yazıyor bir adam, gece böceklerinin valsını dinleyerek. Hangi daralmanın dokunuşudur aşk, kırılgan duvarların o mor çatısına tüneyen. Hangi öfkenin ruh yakarışıdır yokluğun, fısıltılarla sevişen gecemi örseleyen. Söyle yıldız bakışlı kadın söyle, hangi kıyamın kavgasıdır yüreğinde sakladığın!

Mağrur iç geçirişlerin o kurak nehirlerinde gövdesiz bir gölgelik aramaktır coşku, ruhumuzun bezirgân heybesinde anlamını beklerken aşk. Çözümsüz kahırların yangın alanıdır sarılmak, gövdemizin alaz penceresindeki terli yeldir. Yapışkan sözler söyleme kulağıma, öfkeyi sükûnet, özlemi har geçirir. Sensizlik denilen şey ya kahırlı bir yokluk ya da ruhumun sensiz peşrevidir.

Selahattin Yetgin
Kayıt Tarihi : 4.9.2013 12:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Namık Cem
    Namık Cem

    saygıyla
    namık cem

    Cevap Yaz
  • Levent Karakaş
    Levent Karakaş

    tebrikler güzel yüreğiniz ve kaleminiz var olsun.. şiir tadında kalın.. tam puan ile selamlıyorum sizi ve güzel eserinizi..

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Selahattin Yetgin