Benimle hiç uzlaşı yaşamıyor,
Gale bela çekiyor ömür.
Sanki meçhul zamanlardan gelmiş,
Meçhul bir düşte, prenses olmuş gönlüm,
Gözlerim gibi gri, gözlerim gibi renksiz gökyüzüm.
Yok! Öyle kuyruğu pullu rengârenk uçurtmalarım.
Dedim ya GRİ diyarlardanım, GRİ diyarlardanım.
Yeleleri parlak kurşun renkli bir at.
Gelse asil bir prens,
Olurdu beklediğim o muhterem zat.
Gökyüzünde uçuşan kırlangıçlara inat…
Uçardı gönlüm ona doğru çırparak kanat.
Şimdi salkım salkım renkte sisli gözlerim.
Bundan bile etkilenmiyor gerçek üstü düşlerim.
Ucu bucağı bulunmaz o hazin çocukluk yıllarım.
aynalarda izlerim yüzüme yansır acı gülüşlerim.
Kuşlar kovalayan o geçmiş yıllarım,
İzlerken dökülür yanaklarımdan yaşlarım.
Aynalarda suskun dilim.
Aynalarda yalnızlığa vurgun gözlerim.
Duyduğum her türkü Bedia,
Duyduğum her şarkı muazzez olur bana.
Yüreğim buzlu cam sanki netlik yok ayar tutmaz oldu.
Kolları fersiz o eski endamı geçkin öz soldu.
Yaşıyor en gafil düşlerini bihaber, gayrı hayat yordu.
O yıllardan geriye kalan kargalar dahi tenezzül süz oldu.
Sahipsiz kalan tarlalarıma çekirge sürüleri doldu.
Şimdi ağlamaklı gözlerle geriye bakarım,
Yalan! Yalan bu hayat… Bahaneler yalan.
Yalan sevmeler sevilmeler yalan...
Bilinen tek gerçek Doğum ile ölüm harman.
Bunun arasında ki ise çok kısacık bir zaman.
Şimdi ağırlaşan yüreğime inat, kıvrak gidiyor adımlarım.
Düşler ülkesinde kalmış gayrı saf ve temiz yaşamım.
Kayıt Tarihi : 12.8.2016 23:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!