~ Emen göğüs kafesi;
~ (gözbebeği, birkaç nefes)
~ ejderha kasnağı,
~ iteleyen...
~ O -çocuktur
~ (Şu çocuktur, çocuktur bu; o, çocuktur …)
~ - çocuk olmadığında da!
~ Postalların ritm tutturduğu
~dolu ezgisinde tuhaf bir baş kaldırışın;
~ bir tulumba gibi, özü toprak altından emdi;
~ gecelerin ermişi:
~ Bir tutam semizotu kopardım ya,
~ yan bahçeden; bu anlatıyor -
~ anlar tercümesinde- bana seni.
~ Ama, birden kopan şu gürültüye ne demeli?
~: Gerdanlık, nefes almaya çalışan;
~ kostümsel cibinniğinde generalin …
~ tam da bu saati seçti;
~ şimdi ve her zaman,
~ boncuklar dökülmüştü ve birleşenler onlar(dı)
~ ve her zaman …
1.
Karanlık evin düşeş pentagramı’nda
kanı gözetenler, …
(kan akıtmak isteyenler;
zar atımı mesafe'de, kader'in-insan yağmur inen'i!
: özenen inşa etsin, yapsın; yarı-öznel, bizleri!)
koridorlarında koşarak debelendiler,
Báthory Erzsébet’in Cséjthe’sinin:
(Hangisi gerçek olan, bu beş tane siyah beyaz resmin?
Kaleye kıvrılan uğursuz patika, karlı...
siyah engerekler beyaz üzerinde zararlı; bu ağaç bitkileri..
bu tabloda zararlı, ak mezartaşları:
Sisin yuttuğu kar örtüsü ve siyah kemiren börtü-kara-dallar...
Ah, ah!
geçirilen başa, külah; zıplıyor ileri geri meddah)
1560 sularında yol almaya başladı …
eskilerin tasması, daha da eskilerin asası;
geçmek için boyunlara!
(kanı sularıyla sulanan;
yüzlerce altıgen'in, altı yüzlerce kızın, yüzlerle.
çiçekler üstünde koşuşan parazit, güdümlü -
ne, özün? ne özün! gözünde mi senin gözün?
- kutsanan bir güzellik, böyle kutsanan)
Ve kavşakta birleştiler, savaşçılar:
bir sallanan koltuk bulacaklar -
ki şaşıracaklar -boş …
Görecekler
ve içeriye geçemedikleri
bu şeffaf küvezin ufkunda
(Titreşen dağ nefesi namına: güzide kaynak,
kayalıklardan adım adım inerek,
hadi, denize! hadi, denize!)
hem, onun içerisinde:
… eğri bükülüyor, bir sallanan koltuk.
Küçük kızını kaybetti,
bu sallanan koltuk:
Karmaşada,
Onu aramaya gidecek.
Solgun yüzler,
(Geçişli kaşlar, titreyen ifadeler -
kaslar, kasılan yumru gibi, yürek gibi
or’dan, buradan
- bilemeden)
tuğla kesesinde yağmurun,
(sıçrayacaklar)
düşen her damlanın istifinde -
ki köz, faraş ile canlı tutulan
- yıkmaya kubbeyi …
balyozlarıyla …
uğraşıyor …
En baştaysa,
en esmer suratlı muğlak -
ama şuurla, Genghis
- Orta Asya’dan:
2.
~ Düzen dağlamaya;
~ hazır mısın, satmaya kendini?
~ Azab-ı riayet-i riyakat, bir de Farsça’sı:
~ Bir porsuk, örerken tüneller, nehir üzerinde -
~ Çay demlemekte, bir porsuk
~ - bam tellerinde, rüzgar çınlıyor!
~ Ötüveren şuurlu, kocamış; kocamış, sayıklayan bilinçsiz:
~ serbest dalışta, kuşlar;
~ onlar kocamış, kuşlar kocamamış!
3.
Yürüyen eşarptan ve uçuşan, kaybolmaya başlayan …
: cesedi böyle fark ettiklerinde;
atıldılar onlar, birdenbire:
Kubbeyi, yakalayabilseler bile yakabildiklerini...
~ [ Pegasus’un yelesine fışkıran küçük kız, Helle! -
~ düştü düşecek sulara, doğduğunda, bebekcik
~ - damlaları’ndan, Boğaz’ın:
~ altı kez daha donanımlı Poseidon’un lüle saçları:
~ aşındırarak, postalları aşarak;
~ (Tepesi-muradı ulu Kocatepe’nin)
~ göz çukurlarına indi -
~ ayrımsanıp, uzak gören gözler
~ - dağ kestanelerinde, yere kondu …
~ koku almayı biliyor, patlıcan sarısı burnu...]
Ve kavşakta birleştiler: savaşçılar …
bir sallanan koltuk bulacaklar,
Boş… işte, buna şaşıracaklar …
titreşen, diğer: (bunu algılayan)
ve diğer muğlak…
ve öteki çorak; diğer koruk fakat, henüz oluşmuş …
(an ve hep, samimi bir sebep)
Fark ötelenen boyuta atladı, cüretin -
dolunay'ın: kendisinin mi?
sallanırken sallanan
koltuğu...
Kayıt Tarihi : 29.9.2004 17:16:00





- Sevgi
- Ayrılık
- Aşk
- Atatürk
- Günaydın
- Şehir
- Anne
- Araba
- Sevinç
- Allah
- Aile
- Hüzün
- Bayram
- Yağmur
- İhanet
- İslam
- Hayat
- Çocuk
- Tarih
- Tanrı
- Gece
- Evlilik
- Eğitim
- Güzellik
- Barış
- Çanakkale
- Kedi
- Kin
- Köpek
- Mutluluk
- Umut
- Türkiye
- Müzik
- Savaş
- Politika
- Peygamber
- Para
- Doğa
- Özgürlük
- Dolunay
- Dost
- Deniz
- Okul
- Ölüm
- İstanbul
- Çiçek
- Çevre
- Kadın
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)