Uçsuz bucaksız köşelerde öylece terkedilmiş bir halde otururken aklıma; asla affetmeyeceğim yollar, hakkımı asla helal etmeyeceğim yıllar girerdi...
Bir çıkmaz sokağa takılıp kaldığımda, kendime yakınırdım, hatta az da olsa hırpalardım bedenimi. Gözlerimden dökülen yaşların bir anlamı olmadığı kadar, dilimden çıkacak tek kelimenin yükü de bir o kadar da hafif olurdu.
Çaresiz oluşum umurumda bile değildi artık. Çünkü canımdan geçmiştim...
Kendimden, hayallerimde, umitlerimden, yarınlardan, sevdalardan, benliğimden vazgeçmiştim. Ve tüm bunlara rağmen bir kere düştüm kaldıran olmadı.
Benimde beklentim kalmadı...
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman