Sessiz bir türkü yürüyorum
Seferber ettim düşlerimi
Yaşım henüz bir hüzün
Düşen yapraklar gibi
Gezmekte ömrüm
Buruklaşmış umutlarım
Kimsesiz yalnızlıklarım
Doyumsuz doruklarda kaç yıl
Yürümüşüm sallana salana
Belirsizliğine aldanıp adanmışlığım
Hangi gerçek vardır ki
Her gün doğar
Bana ait olanlar
-Siz gıpta etseniz de-
Beni boğar
Biliyorum sorgusuz bu
O yüzden yalan
Bize vaat edilen cennet
Ve yine de içim gülüyor
Oysa yalanız
talan kanımız
Kaldığın yerden başlamak yalan
Yakalanan yanan gözlerim söylüyor
Bu iklimi bitirmeli emeğimiz
Kandır kirleten gökyüzünü
Ellerimizde doğa mahkum
Kırdık kalemini
Masumiyetin mahkemesinde
İnsandık biz de
İnandık yalanlarımıza
Gerçekten yaşayarak
Hayal olmayı başardık
Yakarken elimizi su ve sabun
Ölüm ve yaşam bu kadar beyazken
Yada ben bu kadar biliyorken
Ne önemi var ki tüm bunların
Bak haberlere
Ölüm bir kurşun atımı ilerinde
Haydi sarıl yaşama
Peki şimdi benim yaşadığım
Yorgunluk niye
Ölüm kuşatması içinde
Bir yitikliğe dönmek
Yaşanırken her gün bir yeni deprem
Ağıt tutmaz yaralar büyürken
Böylesi yalın adımlar
Salınıp giden yollar
Bu sahtekar üzüntüler
Ve gerçek gülüşler…
Ben şair susuz iklimlerde
Korku bu denli tutku oldu mu hiç
Neyin adı sevinç
Diyemediysem sevgilim
Attıysam yabana aşkı
Ben olamam bu kadar şair
Böylesi yitikken her şey
Acılara rağmen elbette diyebilmek
Kaçmak bu kadar talihsiz mi
Sargısız yaralar
Yaşam neden bu kadar kara
Attıysan yabana aşkı
Yankısı kalmaz sesinin
Bedenim sarılmış mıdır
Adım hiç anılmış mıdır
Bir sigara dumanı gibi uçuyor anlar
Oysa çoktan harmanlandı zamanlar
Lekelendi tarih en beyaz yerinden
Elimi çekemiyorum kandan
Kaçmak bu kadar talihsiz
Kayıt Tarihi : 8.8.2009 18:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!