öpüşmek madem ilkel hâlidir
aç kurtlar gizlenen diş izlerinin
geçirsek düşleri eşiklerinden
mevsimler aşerse gözlerimizde
söner mi dersin bu çığlık hasret
yoksa kaybolup tenhalığında
serpilir mi gönül çıplak bedende
Bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Devamını Oku
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
olmayacak şey bir insanın bir insanı anlaması
Timur Selçuk seslendi şiirin arasından
Şair Sunay Akın çay bardağında bırakılan dudak payını görür,
Eduart’sa; Paris’in hala aç olduğuna inanır sevgililer sarmaş dolaş kestane yiyemediği için
Nazım; ateşten ve topraktan doğanların en mükemmelini bekler
Shakespeare ölmek ister ama onu bırakıp gitmekten korkar bu dünyanın ıssızlığında bir başına...
Ve zaman aynalarda akıp gider. Ancak ki ancak; aşkı bulanlar geçer öte yüzüne aynaların. Yıllar ki bu arayışın tanığıdırlar çokça zaman...
Sahi kimdir uzaktaki?
Bir kuyrukluyıldız mıdır güneşe yol alan
Yoksa Kundera sorgusundan firari bir ürkek güvercin midir?
“Uzak iklimlerde de çocuklar vardır kuşları çok seven
Gemiler değil denizlerdir uzaklaşan bazen bizden”
Bilmez misin bunu a deli! Bilmez misin sahi söyle?
Aslında güzel olan şair o büyük kemanın sesine bırakmak yüreğini. Yaşamak gökkuşağında. Kırmızıdan kaymak, mavide durmak, yeşilde öpüşmek usulca… Siyahta beklemek, beyazda vurulmak...
Aslında güzel olan kendimizi bir kez daha ele geçirebilmek her defasında.
dip not:bu şiiri Nazım'la açıklamak kolay olur diye bıraktım kendimi işte böyle dizelerin beni alıp götürdüğü yere.
Hiçbir ağaç
böyle harikulade bir yemiş vermemiş
olacaktır.
Ve en vadedici
bir yaz gecesi bile
böyle sesler
böyle inanılmaz renklerle
sabaha ermemiş olacaktır..
Topraktan
ateşten
ve denizden
doğanların
en mükemmeli doğacak bizden...
Nazım Hikmet Ran
Bu şiir ile ilgili 13 tane yorum bulunmakta