öpüşmek madem ilkel hâlidir
aç kurtlar gizlenen diş izlerinin
geçirsek düşleri eşiklerinden
mevsimler aşerse gözlerimizde
söner mi dersin bu çığlık hasret
yoksa kaybolup tenhalığında
serpilir mi gönül çıplak bedende
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Devamını Oku
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
o gün sayfada yorum sorunu vardı;!!!!
şimdi yazıyorum ...
sen bitanesin !
harika:)
Bugünün şiiri,şiirin zaferidir...
erkeğin diline uluorta ve soysuzca pelesenk olmuş erotizm,bir kadın tarafından bu kadar cesurca ustaca ve bütün güzelliğiyle kaleme alınmışsa ben onu ayakta alkışlarım...
Aynur Uluç,İyi bir gözlemci ve gazeteciliğinin yanısıra iyi de bir şair.
Söylemekle söylemek arasındaki farkı bilen bir şair
Derin, özel, etkili. Hedefine yetkin dizelerle ulaşan şiir. Günün Şiiri mertebesine uygun seçim. Usta dizelerle net ve anlaşılır.
“Duygu/ruh mutabıklığının kutsallığında sevişmek de edebî bir eylemdir.”
Düşle, reelliğe daha yakınlık arasında salıncaklandırılan “konu”, ikilikler halinde şairin kendine özgü dize kurgulama, algı ve yansıtma yöntemiyle şiirleştirilmiş. Her zaman kilit vurulmuş sevişmelere ilişkin özet duyguları 'şiir'in terbiye ve tekâmül gücünden imbikleyerek soyluluk katan ve çözümleyen Düş û Ten Soruları.
“Erotizmin, sanatın gücünden yararlanarak uluortalıktan kendini ayıklamasına ilişkin güzel bir örnek” demeye yeltelenirken bile “bunu dikkatle söylemelisiniz” diye de gizli bir uyarıda bulunuyor şiirin bütünselliği.
Şiirin dinamik örgüsünün iç salgılarından, “dörtnala sevişsek sabaha değin” koşul ekli dizesinin ; Cemal Süreya’nın “San” şiirindeki “Dört nala sevişmek lazım” dizesiyle bağlantılı olduğu akıldan çok uzak düşüyor. “Dört nal” kavramınının kullanım alanı bir hayli geniş. Ayrıca şairlerin imge, konu, sözcük ve deyim kullanımları birbirlerinden habersiz örtüştükleri zamanlar da olabiliyor.
Sabaha dek dörtnala sevişme düşü / istemi / gerekliliği, kapsadığı coşku yoğunluğu nedeniyle, şiirlerde çok kullanılan “vuslat” sonrasının “ilk” olan vazgeçilmez doğal imzasını atıyor bir bakıma. Sabaha dek sürmesi istenilen o insanî ten sentezinin heyecanına “esinti” ile mütebessim bir ifade katılıyor. O heyecanda / esintide vurgulanan “ter kavrulması”, “ten bileşkesinde” biraz amiyane bulunan “ateşli olma” kavramını ustalıyor.
Sinerjik duygularda kalp hoplatan bakışlar ardından iki insanın ağız kenar kıvrımları yani dudakları marifetiyle öpüşmeleri, düşlerin ve istemlerin birinci basamağıdır. Bazen sonrası olmayan en büyük amaçtan ibaret kalır bu öpüşme. Öpüşmenin ilk etapta tensellik ve tensel uyanışla bir bağlantısı bulunmamaktadır. Devam edelim; öpüşmek, karşılıkli istençle duyguların ve ruhun dudaklar aracılığıyla büyülü ve kutsal coşkularla doyurulması ve yatıştırılmasıdır.
Erotik filmlerin usta yapımcıları, bazen vamp tipli kadınlar ve seksi denilen baylar yerine, kendisinden erotik görüntüler ve davranışlar umulmayan, yakıştırılmayan, masum yüzlü kadınları ve yüz ifadesi zengin efendi bay oyuncuları mıknatıs yaratan figür olarak seçerler ve dolayısıyla; filmlerine beklenmeyen bu sürpriz cazibeyle çok ilgi çektirirler. Bunu söylemekteki amacım, “ Öpüşmek madem ilkel halidir / Aç kurtlar gizlenen diş izlerinin” dizelerinin öpüşme sonrası sınırsızlığının tatlı hoyratlığındaki muhteşem lezzetin bu doğrultuda ilgi çeken koşutluk uyandırmasındandır.
Bilindiği üzere karşılıklı böylesi bir yücelenme hali için Tanrı'nın en büyük değeri vererek yarattığı kadın ve erkek unsuru gerekmektedir. Şiirdeki insanî ten hallerini ve renklerini özümsedikten sonra doğrusu insan, hayvanlara acıyor. (Unutmayalım ki; bazı insanların pis kösnüllükleri ve ten soruları sınavlarındaki başarısızlıkları ve basitlikleri karşısında da hayvanlar insanlara acıyor). Bu konunun da teğet konukluğunun nedeni, yine şiirdeki “Mevsimler aşerse gözlerimizde” dizesinin çağrışımlarındandır. Düşünü sabaha dek bıkmadan sürdüren insan sevişmesi ve gözlerde yaşanan dört mevsim. Bu dizede iki insanın nihai doygunluğunun yanısıra, bir bakıma orgazm denilen sonucun yinelenmek için yeniden hazırlığa geçişleri de akla düşmektedir. Herkes istediği biçimde düşünebilir, bunun hiç bir sakıncası yok.
O hasret, o çığlık söner mi? Sorulardan biri. Ortak yanıtlar duyulur gibi; sönmeseydi çıldırırdı insan. Sürdürelim; “Olur mu duygunun tene zaferi”. Burada şair bilinip de bilinmezlik duygusuyla bilineni pekiştiriyor. Çığlık sonrası sakinleşen soylu duyguların huzurudur o “tene zafer”. Değinmenin hiç bir sakıncası yok; çığlık sonrası bencilce yana devrilen ve uykuya dalan bayların anlayamacağı bir zaferdir bu. “Yoksa” diye notunu düşen şair, bu aşamada “Serpilir mi gönül çıplak bedende” diyerek çekincesini sergiliyor. Ne söylenir buna? Bebek uysallığı, bilenen dil, söze bırakılacak birikim.
“Tomur demli kollarda harlanmak”. Bu dize hakkında fazla konuşmaya gerek bulunmamakta. Tomur, tomurcuk sözcüğünün 'cuk' ekinden arındırılmışlığındaki yalın sevimli tazeliğidir. 'Tomur demli kol' deyince akla, koldaki eklem yerinden itibaren omuza kadar olan yumuşak ve çekici bölüm çağrışmaktadır. Burada harlanmak bir saadettir, huzurdur; ten pençesi ise ortak refleksin bütünsel halidir, tünmek son zamana erişmektir.
Yine o sorulardan biri 'vanası çıldırmış kristal musluk'. Harika bir dize daha. Tüm iç duyguların akışının özeti... Duygu dizginleme hünerinin sorulması.
Şairin kendine özgü dizelerinden biri de, sonuncusu. “Aşk belinleyen bu çölkeş çocuk”
Çölkeş, çöl düşkünü, susuz, suya hasret, belki de sevişmeye hasret, bakir. Belinlemek; ani uyanma şaşkınlığı. Haketsin ve şaşırsın. Gerekirse okyanusların suyunu tüketsin.
Yazıları ve şiirleri çeşitli dergi ve gazetelerde sık rastlanan Aynur Uluç’un bu şiiri, bana bunları söyletti. Bu olgun ve efendi erotik şiir, içimde zerre kadar erotik duygu oluşturamazdı.. Öyle bir amacı yoktu zaten. İnsanın Düş û Ten sorularında daha da eğitilmesi meğerse yarına ya da az sonraya bırakılan güzel bir kalıtmış. Bu çok hoş.
Seçici kurul'un isabetli seçiminden dolayı teşekkürler.
İmgelerden geçilmeyen bir şiir.Sözcükler zengin,anlatım üst seviyelerde.Ama okurken içimde bir kıpırdanma olmadı.Yine de emeğe sağlık.
ŞİİR OKU/YORUM
İlk düşüncem şairin daha güzel daha çok emek verilmiş şiirleri varken seçicilerin bu şiiri seçmeleri yanlış. Bu nedenle seçicilerin kendilerini sorgulamaları gerekiyor.
Şiir, gerek yazım kurallarını kullanmayışı gerekse eksik sözcüklerle yarım kalmış. Bu yüzden de işlevini yerine getirememiş.
Bir şiirin gücü biçim ve teknik yapısının sağlamlığı kadar içerdiği mesajın doğru ve güvenilir olmasıyla ortaya çıkar. Şiir,ilk üç dizede bir konu hakkında kesin bir kanaati ortaya koymakla yola çıkıyor. O kanı bir birlikteliği yaşatmak için terin teni kavururca yakıncaya kadar dört nala sevişmek olduğu... Öpüşmenin ilkellik olduğu kanısıda şairde kabul görmüş. Ancak bu doğru ve kesin kabul olarak gördüğü inancını sürdüremiyor. Mesaj kopukluğu yaratıyor bu inancı koruyamamak. Sonraki dizelerdeki sorularla okurda 'Ben böyle kabullensem de sen bana inanma bak böyle böyle düşünmekte olası' diye açılımlar açarak mesajını zayıflatıyor.
'Aç kurtlar gizlenen diş izlerinin
Usul bebek dilim yanasusamış '
Şairin mesajını yüklemek istediği sezinlenen bu dizeler ise içerdiği sözcük yapısıyla anlaşılmaz olmuş. Sanki bir boşluğun yaratacağı çökmeyi önleyen dolgu malzemesi gibi kalıyorlar. Bu nedenle şiir süslü sözcük dizeleri olmaktan öteye gidemiyor.
Sevgili Uluç'un bunları göz önünde tutacağına inanıyorum.
yeri gelmişken Poltekin'in negatif ayrımcılığını kınamadan geçmeyeceğim.
Sürçi lisan ettimse affola... '
Metin Yaltı
Bir bayan şair için fena değil. Mehmet Nurettin Üstün.
Aynur'un sayfasinda hic batmayan günes vardi eskiden. Göz aliyordu gÖZ!.
yok.
Günün şiiri ve şairi usta kalem Aynur Hanımı kutlarım.'susar mı içimde bir parça olsun,vanası çıldırmış kristal musluk' saygılar.
kutluyorum günün şiir ve şairini..
namık cem
Bu şiir ile ilgili 13 tane yorum bulunmakta