Düş Ve Ten Şiiri - Aynur Uluç

Aynur Uluç
498

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Düş Ve Ten

öpüşmek madem ilkel hâlidir
aç kurtlar gizlenen diş izlerinin
geçirsek düşleri eşiklerinden
mevsimler aşerse gözlerimizde
söner mi dersin bu çığlık hasret
yoksa kaybolup tenhalığında
serpilir mi gönül çıplak bedende

dilim açar mı sislerinin anahtarını
harlansak tomur demli kollarda
ten pençesine tünesek de yıkansak
susar mı içimde bir parça olsun
vanası çıldırmış kristâl musluk

kanar mı peki okyanus içse
sustukça susayan bu çölkeş çocuk

Aynur Uluç
Kayıt Tarihi : 22.4.2009 23:18:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ali Aydoğdu
    Ali Aydoğdu

    o gün sayfada yorum sorunu vardı;!!!!

    şimdi yazıyorum ...

    sen bitanesin !

    Cevap Yaz
  • Zeynep Şanal
    Zeynep Şanal

    harika:)

    Cevap Yaz
  • Arap Naci
    Arap Naci

    Bugünün şiiri,şiirin zaferidir...

    erkeğin diline uluorta ve soysuzca pelesenk olmuş erotizm,bir kadın tarafından bu kadar cesurca ustaca ve bütün güzelliğiyle kaleme alınmışsa ben onu ayakta alkışlarım...

    Aynur Uluç,İyi bir gözlemci ve gazeteciliğinin yanısıra iyi de bir şair.
    Söylemekle söylemek arasındaki farkı bilen bir şair

    Cevap Yaz
  • Ramazan Topoğlu
    Ramazan Topoğlu

    Derin, özel, etkili. Hedefine yetkin dizelerle ulaşan şiir. Günün Şiiri mertebesine uygun seçim. Usta dizelerle net ve anlaşılır.

    “Duygu/ruh mutabıklığının kutsallığında sevişmek de edebî bir eylemdir.”

    Düşle, reelliğe daha yakınlık arasında salıncaklandırılan “konu”, ikilikler halinde şairin kendine özgü dize kurgulama, algı ve yansıtma yöntemiyle şiirleştirilmiş. Her zaman kilit vurulmuş sevişmelere ilişkin özet duyguları 'şiir'in terbiye ve tekâmül gücünden imbikleyerek soyluluk katan ve çözümleyen Düş û Ten Soruları.

    “Erotizmin, sanatın gücünden yararlanarak uluortalıktan kendini ayıklamasına ilişkin güzel bir örnek” demeye yeltelenirken bile “bunu dikkatle söylemelisiniz” diye de gizli bir uyarıda bulunuyor şiirin bütünselliği.

    Şiirin dinamik örgüsünün iç salgılarından, “dörtnala sevişsek sabaha değin” koşul ekli dizesinin ; Cemal Süreya’nın “San” şiirindeki “Dört nala sevişmek lazım” dizesiyle bağlantılı olduğu akıldan çok uzak düşüyor. “Dört nal” kavramınının kullanım alanı bir hayli geniş. Ayrıca şairlerin imge, konu, sözcük ve deyim kullanımları birbirlerinden habersiz örtüştükleri zamanlar da olabiliyor.

    Sabaha dek dörtnala sevişme düşü / istemi / gerekliliği, kapsadığı coşku yoğunluğu nedeniyle, şiirlerde çok kullanılan “vuslat” sonrasının “ilk” olan vazgeçilmez doğal imzasını atıyor bir bakıma. Sabaha dek sürmesi istenilen o insanî ten sentezinin heyecanına “esinti” ile mütebessim bir ifade katılıyor. O heyecanda / esintide vurgulanan “ter kavrulması”, “ten bileşkesinde” biraz amiyane bulunan “ateşli olma” kavramını ustalıyor.

    Sinerjik duygularda kalp hoplatan bakışlar ardından iki insanın ağız kenar kıvrımları yani dudakları marifetiyle öpüşmeleri, düşlerin ve istemlerin birinci basamağıdır. Bazen sonrası olmayan en büyük amaçtan ibaret kalır bu öpüşme. Öpüşmenin ilk etapta tensellik ve tensel uyanışla bir bağlantısı bulunmamaktadır. Devam edelim; öpüşmek, karşılıkli istençle duyguların ve ruhun dudaklar aracılığıyla büyülü ve kutsal coşkularla doyurulması ve yatıştırılmasıdır.

    Erotik filmlerin usta yapımcıları, bazen vamp tipli kadınlar ve seksi denilen baylar yerine, kendisinden erotik görüntüler ve davranışlar umulmayan, yakıştırılmayan, masum yüzlü kadınları ve yüz ifadesi zengin efendi bay oyuncuları mıknatıs yaratan figür olarak seçerler ve dolayısıyla; filmlerine beklenmeyen bu sürpriz cazibeyle çok ilgi çektirirler. Bunu söylemekteki amacım, “ Öpüşmek madem ilkel halidir / Aç kurtlar gizlenen diş izlerinin” dizelerinin öpüşme sonrası sınırsızlığının tatlı hoyratlığındaki muhteşem lezzetin bu doğrultuda ilgi çeken koşutluk uyandırmasındandır.

    Bilindiği üzere karşılıklı böylesi bir yücelenme hali için Tanrı'nın en büyük değeri vererek yarattığı kadın ve erkek unsuru gerekmektedir. Şiirdeki insanî ten hallerini ve renklerini özümsedikten sonra doğrusu insan, hayvanlara acıyor. (Unutmayalım ki; bazı insanların pis kösnüllükleri ve ten soruları sınavlarındaki başarısızlıkları ve basitlikleri karşısında da hayvanlar insanlara acıyor). Bu konunun da teğet konukluğunun nedeni, yine şiirdeki “Mevsimler aşerse gözlerimizde” dizesinin çağrışımlarındandır. Düşünü sabaha dek bıkmadan sürdüren insan sevişmesi ve gözlerde yaşanan dört mevsim. Bu dizede iki insanın nihai doygunluğunun yanısıra, bir bakıma orgazm denilen sonucun yinelenmek için yeniden hazırlığa geçişleri de akla düşmektedir. Herkes istediği biçimde düşünebilir, bunun hiç bir sakıncası yok.

    O hasret, o çığlık söner mi? Sorulardan biri. Ortak yanıtlar duyulur gibi; sönmeseydi çıldırırdı insan. Sürdürelim; “Olur mu duygunun tene zaferi”. Burada şair bilinip de bilinmezlik duygusuyla bilineni pekiştiriyor. Çığlık sonrası sakinleşen soylu duyguların huzurudur o “tene zafer”. Değinmenin hiç bir sakıncası yok; çığlık sonrası bencilce yana devrilen ve uykuya dalan bayların anlayamacağı bir zaferdir bu. “Yoksa” diye notunu düşen şair, bu aşamada “Serpilir mi gönül çıplak bedende” diyerek çekincesini sergiliyor. Ne söylenir buna? Bebek uysallığı, bilenen dil, söze bırakılacak birikim.

    “Tomur demli kollarda harlanmak”. Bu dize hakkında fazla konuşmaya gerek bulunmamakta. Tomur, tomurcuk sözcüğünün 'cuk' ekinden arındırılmışlığındaki yalın sevimli tazeliğidir. 'Tomur demli kol' deyince akla, koldaki eklem yerinden itibaren omuza kadar olan yumuşak ve çekici bölüm çağrışmaktadır. Burada harlanmak bir saadettir, huzurdur; ten pençesi ise ortak refleksin bütünsel halidir, tünmek son zamana erişmektir.

    Yine o sorulardan biri 'vanası çıldırmış kristal musluk'. Harika bir dize daha. Tüm iç duyguların akışının özeti... Duygu dizginleme hünerinin sorulması.

    Şairin kendine özgü dizelerinden biri de, sonuncusu. “Aşk belinleyen bu çölkeş çocuk”
    Çölkeş, çöl düşkünü, susuz, suya hasret, belki de sevişmeye hasret, bakir. Belinlemek; ani uyanma şaşkınlığı. Haketsin ve şaşırsın. Gerekirse okyanusların suyunu tüketsin.

    Yazıları ve şiirleri çeşitli dergi ve gazetelerde sık rastlanan Aynur Uluç’un bu şiiri, bana bunları söyletti. Bu olgun ve efendi erotik şiir, içimde zerre kadar erotik duygu oluşturamazdı.. Öyle bir amacı yoktu zaten. İnsanın Düş û Ten sorularında daha da eğitilmesi meğerse yarına ya da az sonraya bırakılan güzel bir kalıtmış. Bu çok hoş.

    Seçici kurul'un isabetli seçiminden dolayı teşekkürler.

    Cevap Yaz
  • Ahmet Utku
    Ahmet Utku

    İmgelerden geçilmeyen bir şiir.Sözcükler zengin,anlatım üst seviyelerde.Ama okurken içimde bir kıpırdanma olmadı.Yine de emeğe sağlık.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (13)

Aynur Uluç