Gün,
bir avuç leylak serpti,
göğün tavanına;
gidiyor diye güneş...
Pembe tüllerin ardından iniverdi,akşam yavaşça...
kehribar renkli yakamozlarla yandı deniz...
ayın ondördünde,
geç vakte kadar,
sen yapayalnız oturuyordun balkonunda...
bir seranat gibi,serpildi geceye,
bir tutam yasemin kokusu...
izinsizce süzüldü,içeriye,
aralık pencerenden mehtap...
tül,savrulup dokundu...
usuuulcacık tenine,
düş müydü,
gerçek miydi,
sen de farkında değildin...
inanamadın gözlerine...
karanlık odanda!
İşte,
O,
karşında,çırıl çıplak
kas katı kesilmiştin,
korku değildi bu...
taa burnuna kadar geliyordu,
teninin bebeksi kokusu...
mümkün müydü?
O'na,
dokunamamak...
oysa,
sen,
yarını düşlüyordun...
sırtını yatağının baş ucuna dayamış,
yarın İzmir'e yağmur yağacak,
gök yüzü,gözlerin kadar nemli...
sokaklar,
dudakların kadar ıslak olacak...
Ben,
karanlık odamda...
soğuk yatağımda bir başıma diyordun,
düşlerimde...
çıplak,bedenin yağmurlarla yıkanacak!
çiğ taneleri bırakacak,bedeninde...
yağmur
damla,damla...
bir daha ki yağmura dek,
toplayacağım...
dudaklarımla...
Kayıt Tarihi : 2.10.2008 00:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (4)